RENGİN UZ: DÜNDEN BUGÜNE HAYATA YANSIYAN ‘İZ’ LER

0

Warning: Illegal string offset 'limit' in /home/admin/web/dirensanat.com/public_html/wp-content/themes/Newspaper/includes/shortcodes/td_block_big_grid_7.php on line 20

Yeni Metin Yeni Tiyatro’ projesi kapsamında Galata Perform ; ‘İz’ oyunu İle farklı  tarihlerde yaşanan hikayeleri eşzamanlı anlatıyor.

Rengin Uz
Rengin Uz

Küçük salonlarda önemli işlere imza atan topluluklardan biri olan Galata Perform, ‘Yeni Metin Yeni Tiyatro’ projesi kapsamında, Ahmet Sami Özbudak’ın yazdığı, Yeşim Özsoy Gülan’ın sahneye koyduğu ‘İz’ oyununu sahneliyor. Ahmet Sami Özbudak, İz ile Almanya’nın 2012 Heidelberg Stückemarkt  Festivali’nde “Avrupa’nın En İyi Genç Yazarı” ödülünü almış.

İz, her anlamda yenilikçi bir oyun, Tarlabaşı’nda yüzyıllık bir binada, aynı anda, Türkiye’nin yakın tarihine damgasını vurmuş üç farklı dönemden kesitler anlatıyor; 1950’lerde bu evde, sessiz sedasız geçinip gitmiş, 6-7 Eylül olaylarına kadar  kendilerini evlerinde hissetmiş Rum kız kardeşler Markiz ve Eleni, 1980’lerde 12 Eylül darbesinin mağduru genç devrimci Ahmet ve onun Karadenizli ev sahibi Turgut Usta, 2000’li yıllarda, aynı daireyi paylaşan, seks işçisi travesti Sevengül ile sevgilisi Kürt Rizgar

Genç yazar, Türkiye’nin yakın tarihine, tarihsel, politik, toplumsal açıdan, üç farklı dönem ve üç farklı sınıf açısından bakarken, yönetmen Yeşim Özsoy Gülan, bu farklı yaşamları aynı sahnede buluşturmuş. Küçücük bir sahnede, her zamanki deneyci,  bağımsız, alternatif reji anlayışı ile.  Farklı dönemlerin insanları, eş zamanlı olarak, aynı sahnede birbirlerini görmeden kendi hikayelerini, kendi dramlarını yaşıyorlar. Bu yaratıcı rejide yönetmenin en büyük yardımcısı,  sinematografik dramaturgiyi yapan Ceren Ercan. Böylece ortaya, tiyatro ile sinemanın buluştuğu parlak bir iş çıkmış. Olayların sahnede göremediğimiz bölümlerini sahnenin üstüne yerleştirilmiş iki büyük ekrandan seyrediyoruz. Oyun aynı zamanda sahne gerisinde, sabit kameralarının yerleştirildiği arka bölümde de oynanıyor ve seyirciye ekrandan canlı olarak yansıtılıyor. Yatak odası, oturma odası, giriş kapısı ve koridorda olup bitenleri bu ekranlardan seyrediyoruz. Önce, sahnede izleyemediğimiz dönemler ve anlar ekrandan gösteriliyor gibisinden bir hisse kapıldım, ya da kendimce öyle olmalı diye düşündüm ama hayır. Biraz bölünüyorsunuz ama hiç önemli değil, bu sinematografik çözüm oyunu çok güzel çözümlemiş.

iz-foto-Atif-Ulku-1

Yeşim Özsoy Gülan, oyunu sahnelerken, toplumsal hafızanın iki önemli simgesi metaforu üzerinde durmuş. Bir beyaz bez torba var ki, dönemden döneme elden ele geçiyor. Kedi, ekmek,  ve büyük bir ihtimalle    dinsel  objeler konuyor içine. Rum evinin duvarından diğer dönemlere kalan, Markiz’in önünde dua ettiği, Ahmet’in sakıncalı kitaplarını koyduğu, Sevengül’ün kurtuluşu olan parayı biriktirdiği (özel bir adı var mı bilmiyorum) duvardaki kutuyu da unutmamak gerek.

Ahmet Sami Özbudak’ın metninde eşitsizlik olduğunu düşündüğüm nokta, 50’ler ve 80’lerde, önemli tarihsel olayların kişisel yaşamları nasıl darmadağın edip dramatik bir sona sürüklediği anlatırken, aynı ağırlığı 2000’lerin öyküsünde göremememiz. Yani 6-7 Eylül olayları ve 80 ihtilali mağdurlarından sonra, travesti ve Kürt sevgilisinin mağduriyeti biraz havada kalıyor. Evet yine de insanlar ötekileştiriliyor, itilip kakılıyor…Ve giderek de Tarlabaşı, sakinleri ile birlikte el değiştiriyor…

GENÇ KADRONUN UYUMU

iz-foto-Atif-Ulku-3

Genç bir kadronun buluştuğu ‘İz’ de iz bırakacak oyunculuklar var. Birbirine zıt karakterlerdeki Rum kız kardeşler, her bakımdan 50’ li yılların havasını yansıtmakta başarılı olan iki oyuncu, oyunun yönetmeni Yeşim Özsoy Gülan (Markiz) ve Ceren Demirel (Eleni) tarafından canlandırılıyor. Tarihi binanın 80’lerdeki kiracısı, ne iş yaptığı fazla açıklanmayan, ama insanlar üzerine deney yapan bir laboratuarda çalıştığını anladığımız, her akşam ekmek peynire talim eden devrimci Ahmet rolünde Bertan Dirikolu var. Doğru ve yalın bir oyunculuk yakalamış. Ahmet’in Hiristiyan olduğu icin saklandığı yalanına baştan beri inanmayan, ona, Rum kız kardeşlerin öyküsünü anlatan ve gencin hazin sonunu hazırlayan ev sahibi Turgut Usta’yı Batur Belirdi canlandırıyor. Karadeniz şivesini ustalıkla konuşurken, oyunculuğundaki mesafeli ve soğuk tavrı sonuna dek koruyor. Travesti rolü abartıya açıktır. Okan Urun, Sevengül’ü oynarken bu tuzağa hiç düşmemiş. Urun, Paris Sorbonne Nouvelle Üniversitesi Tiyatro Bölümü’nde yüksek lisans yapmış. Bedeni ve ruhu ile Sevengü’ü ele geçirmiş. Duygusallığı, öfkesi, hırsı, acısı, çaresizliği ile yaşatıyor onu. Özbudak’ın yazar olarak Sevengül’e torpil geçtiğini sanmıyorum ama oyunda en çok ‘iz’ bırakan Sevengül oluyor. İlk kez seyrettim, çok başarılı buldum.

iz01sevengul

Sevengül’ün Kürt asıllı, her türlü pisliğe bulaşan, onu kullanan sevgilisi Rizgar’da Burak Safa Çalış, öncelikle tip olarak rolüne çok yakışmış. Karşılıklı çok iyi bir enerji yakalamışlar. Finale yakın sahneye çıkan akrabası rolündeki Koray Kadirağa kadroya ayak uyduruyor. Sahne tasarımı, daha önce yaptığı oyun kostümlerini çoğunlukla  beğendiğim Başak  Özdoğan’a ait. İz, tarihi Cihangir evinin salonunda geçiyor. Duvarlar fazlasıyla, göze batacak biçimde eskitilmiş. Salonu, her dönemin kendi karakterine uygun küçük ip uçları serpiştirilmiş. Ancak Rum ailenin yaşadığı 50’li yıllar, dekorda en belirgin olanı. O dönemi ait vitrinli bir büfe, ortada masa, kocaman bir avize… Şekerlik, likörlük gibi dönemsel aksesuarlar. Sevengül, üzerinde sımsıkı taytı, sallana sallana salona girip Rum kız kardeşlerin masasına kurulurken de dekor değişmiyor tabii. Ama bir garip floresan ışık yanıveriyor! Yine de genel olarak baktığımızda, sanki oyun, Markiz ve Eleni’nin salonunda geçiyor gibi. Diğer dönemlere ait ayrıntılar daha zayıf kalıyor. Ama böyle olması beni hiç rahatsız etmedi. Tülin Kermen’in kostümlerine gelince  Her biri kendi dönemini, ait olduğu sınıfı yansıtmada başarılı. Ancak Sevengül yine bir adım önde. Görüntü yönetmeni Ferhat Öçmen, teknik yönetmen Ömer Özkan ve teknik sorumlu Halil Özok de ayrıca sahne arkasındaki yoğun ve başarılı çalışmaları nedeniyle kutlamak gerek.

İz, bu sezon şimdiye dek izlediğim oyunlar arasında bende en fazla iz bırakan oldu.

‘İz’ leyin derim…

Rengin Uz

www.dirensanat.com

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.