“Hiçbir hayat masum değildir”- EBEDΠ  BARIŞ-

0

                          Ebedî Barış insanlar arasındaki doğal durumun barış hali değil, savaş hali olduğunu ortaya koyan, bunu da “Ebedî barışı garantileyen tek yer mezarlıktır,” diye vurgulayan, seyircisini düşünmeye zorlayan, günümüzü yorumlamaya yönelten önemli bir oyun. İnsanlıktan çok insanlıktan çıkmanın sergilendiği bir yapıt.

Yaşar İlksavaş Twitter @Yasarilksavas
Yaşar İlksavaş
Twitter @Yasarilksavas

Çağdaş İspanyol yazarlarının en önemlilerinin başında gelen Juan Mayorga’nın, baş kişisi bir kaplumbağa olan, Kaplumbağa adlı oyununu birkaç yıl önce Ali Poyrazoğlu Tiyatrosu’nda izlemiştik. Yazar, Darwin’in büyük tartışmalara konu olan “Türlerin Kökeni” adlı bilimsel kitabından yola çıkarak kaleme almıştı bu yapıtını. Darwin bu kitabı yazmadan önce uzun bir araştırma ve inceleme yolculuğuna çıkmış; bu yolculuk sırasında Galapagos adasına düşmüş yolu. Orada Harriet adını verdiği bir kaplumbağayla karşılaşmış, Londra’ya dönerken onu da yanında getirir. Mayorga buradan hareketle, insanlığın ve olayların karmaşıklığını gözler önüne seren, Harriet’in başrolde olduğu Kaplumbağa’yı yaratmıştır. Bu piyeste en dikkat çekici unsurlardan biri de yazarın olaylara yaklaşımındaki tarafsızlığıydı. Olayları tarafsız bir bakış açısıyla gözler önüne sermiş, seyirciyi düşünmeye, birçok soruya yanıt bulmaya yönlendirmişti.

Bu kez yazarın önemli bir başka oyununu, Ebedî Barış’ı Entropi Sahne’de izliyoruz. Burada da Mayorga, Emmanuel Kant’ın “Ebedî Barış Üzerine Felsefî Düşünce” adlı kitabından yola çıkmış, baş kişileri köpekler olan bu oyununu yazmış.

Neresi olduğu belirsiz, gözlerden uzak gizli bir alanda üç köpek: bir rotweiller, bir çoban köpeği ve genleriyle oynanmış, laboratuarda yetiştirilmiş üçüncü bir köpek. İnsanoğluna benzeyen üç ayrı karakter. Terörle mücadele birimine bir köpek seçilecek, seçilen köpek ayrıcalıklı olan beyaz tasmaya hak kazanacak, yalnızca anti-terörist köpek ünvanını almakla kalmayacak, geleceği olan bir işe de sahip olacaktır. Bunun için üç aşamalı bir sınavdan geçmek zorundadırlar. Fiziksel ve kültürel sınavlarının ardından bir de terörizmi yirmi sözcükle anlatmaları gerekmektedir. Son sınav da emekliliği gelmiş, deneyimli ve kıdemli köpek Cassius’un yaptığı kişisel görüşmedir. Yan odada bir tutsak vardır ve onu itirafa zorlamak sözkonusudur. Rekabet serttir, koku almanın ve gücün ötesindedir, Tanrı bile işin içine katılmıştır…

20

Mayorga bu köpekler üzerinden, tarafsızlığını hiç yitirmeden, bir sistem eleştirisi yapmakta, sistemin terörizm üzerine düşüncelerini sergilemekte. “Jonjon” köpeklerin en gencidir, kabına sığamaz, güçlüdür. Ezberci bir eğitimden çıkmıştır, fazla düşünen bir karakter değildir, kandırılması kolaydır. İnsana bağımlıdır, sahibi ne derse onu yapmaya hazırdır.Adını İskandinav mitolojisinin baş tanrısı, Kuzey mitolojisinin Zeus’u, zafer ve av tanrısı, “tahrik” ve “hiddet”i de temsil eden Odin’den almış olan “Odin” hırslı ve öfke doludur. Jonjon’u tahrik ederek Emmanuel’e saldırtmayı, bir rakibini ortadan kaldırmayı planlar. Amaca giden her yolu mübah görür. Jonjon nasıl olsa kolay lokmadır onun için. “Emmanuel” oyundaki filozof köpektir, Kant hayranı olan sahibi takmıştır bu adı ona, felsefe kültürünü de ondan almıştır.

Canan Şahin’in dilimize kazandırdığı oyunu Yunus Emre Bozdoğan yönetmiş. Herbir karakterin üzerinde titizlikle duran yönetmen iletilen mesajların altını kalın çizgilerle çizmemeye özen göstermiş, seyircinin de biraz gayret göstermesini istemiş. Sahnede bir an olsun bozulmayan bir oyun birlikteliği sağlamış.

Bir rol iyi de oynanır, kötü de. Asıl önemli olan rolün doğru oynanmasıdır. Bu oyunda da her oyuncu rollerini en doğru biçimde yorumluyorlar. Bir an olsun oyundan kopmuyorlar, “es”leri bile en iyi biçimde değerlendiriyorlar. Serdar Yeğin, Burak Demir, Olgun Toker ve Baran Güler çok rahat abartılabilecek rollerini bıçak sırtı bir dengede tutmayı başarmışlar. Beden dillerini de çok iyi kullanıyorlar, köpeksi hareketleri çok iyi özümsemişler. Yarattıkları köpek karekterlerinden insanoğluyla kolayca bağlantı kurabiliyorsunuz. Rüçhan Çalışkur benim her zaman keyifle izlediğim oyunculardandır. “Leanne’in Güzellik Kaliçesi”ndeki oyunculuğu hâlâ aklımda. Bu oyunda da çok küçük gibi görünen ama çok önemli bir rolün başarılı yorumcusu.

Ali Cem Köroğlu karakterlere birebir uyan başarılı sahne kostümleri gerçekleştirmiş. “Jonjon”un boksörleri çağrıştıran kostümü, “Odin”in kavgacılığını gösteren bir kolu yırtılmış, üstü parçalanmış giysileri, “Emmanuel”in ağırbaşlılığını ortaya koyan pastel, ciddî havalı kostümü, Cassius’un yaşına uygun takımı ve “efendi”nin o simsiyah kostümü Ali Cem köroğlu adına yaraşır tasarımlar.

Ebedî Barış insanlar arasındaki doğal durumun barış hali değil, savaş hali olduğunu ortaya koyan, bunu da “Ebedî barışı garantileyen tek yer mezarlıktır,” diye vurgulayan, seyircisini düşünmeye zorlayan, günümüzü yorumlamaya yönelten önemli bir oyun. İnsanlıktan çok insanlıktan çıkmanın sergilendiği bir yapıt.

Yastık Adam’dan sonra Ebedî Barış Entropi Sahne’nin küçük salonunda önemli işlere imza atıldığını gösteriyor. Emeği geçenleri kutluyorum.

Yaşar İlksavaş

www.dirensanat.com

PAYLAŞIM
Önceki İçerikMehmet Çiftçi: Oscar öncesi “La La Land”a bir bakış…
Sonraki İçerikUmut Sefa Yıldız- Lake Street Dive: Keşfe Değer
YAZAR VE ÇEVİRMEN 1949 yılında İstanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi, Galatasaray İktisadî ve Ticarî Bilimler Akademisi'ni bitirdi. İşletme İktisadı Enstitüsü'nde master yaptı. Kom Tekstil ve Konfeksiyon Fabrikaları A.Ş.'de 29 yıl idarî ve malî işler müdürlüğü ve genel müdür muavinliği yaparak üst düzey görevlerde çalıştı ve aynı fabrikadan emekli oldu. Yaşamının uzunca bir döneminde İhsaniye Altsokak'ta, ailesiyle oturdu. Üniversite yıllarında tiyatro ve kitap eleştirileriyle denemeler yazmaya başladı. Sonra yalnızca tiyatro eleştirileri yazmayı sürdürdü. Yine üniversite yıllarında başladığı çevirmenliği de hiç bırakmadı ve 2000 yılında emekli olduktan sonra çeviriye ağırlık verdi. Yeni Gazete, Hürriyet, Dünya, Hürgün, Yeni Ortam, Gazette 13, Son Saat gazetelerinde tiyatro ve kitap eleştirileri, Cumhuriyet gazetesinde derleme ve derleme çevirileri yayınlandı. Hürriyet Gösteri, Tempo, Papirüs, Yeni Dergi, Yeni Ufuklar, Oluşum, Yeni İş Dünyası, Çağdaş Sanat, Aylık, Best, Downtown dergilerinde 1970'den bu yana tiyatro eleştirileri ve diğer yazıları yayınlandı. De Yayınevi, Can Yayınları, Gelişim Yayınları, Bilgi Kitabevi, Kelebek yayınları, Altın Kitaplar, Doğan Kitap, Everest ve Oğlak yayınlarında elliye yakın çevirisi çıktı.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.