YAŞAR İLKSAVAŞ : CİNSELLİK VE ŞİDDETİN GÖLGESİNDE BİR KARA KOMEDİ :KATİL JOE

0

Engin Hepileri tarafından yeni kurulmuş bir tiyatronun, Tiyatro.İn’in ilk oyunu Katil Joe, ünlü oyuncu ve yazar Tracy Letts’in de ilk yazdığı eser.

 

YAŞAR İLKSAVAŞ
YAŞAR İLKSAVAŞ

Genç Chris bir uyuşturucu satıcısıdır. Ama annesi elindeki yetmiş gram uyuşturucuyu çalmış, Chris çeteye 6.000 dolar borçlanmıştır. Parayı ödemezse öldürülecektir. Bundan kurtulmak için tek bir yol vardır önünde: babası ve üvey annesiyle birlikte annesini öldürecek, onun kızkardeşine (Dottie’ye) bıraktığı 50.000 dolarlık hayat sigortasına konacaktır. Konacaktır da, bu cinayet işini kim üstlenecektir? Bunun için gündüz polis, gece kiralık katil olan Joe ile anlaşmak ister. Joe’nun parasının peşin ödenmesi koşulu vardır, ta ki Dottie’yi görünceye dek. Para ödenene dek onu rehin almak ve onunla birlikte olmak koşuluyla bu işi üstlenmeyi kabul eder. Ne ki, cinayet planlandıkça ve gerçekleştirilmesi yaklaştıkça bu insanlar büyük bir kaosun içine sürüklenecekler, birbirlerini şiddetin ağırlıkta olduğu korkunç ve ürkütücü bir kaderin içine çekeceklerdir…

Katil Joe yazarın ilk yapıtı olmasına karşın  bir olgunluk dönemi ürünü gibi. Daha ilk anında köpeklerin canhıraş havlamaları, devamlı açık duran, babanın izlediği televizyon, dialogların çarpıcılığıyla… oyunun atmosferini başarıyla çiziyor yazar. Şiddetli olduğu kadar gülünç bir dizi olay birbirini izliyor. Her anı inandırıcı, tek bir fazla , tek bir gereksiz cümle yok. Matematiksel bir kurgu gerçekleştirmiş. Dottie’nin söylediği “Gözlerin canımı yakıyor,” cümlesinin oyunda iki kez geçmesi ve kullanıldığı yerler gibi. Ve sonuçta şiddetin olduğu kadar gülünç bir dizi beklenmedik olayın oluşturduğu çok başarılı, çeşitli kavramları sorgulayan, başkaldıran bir kara komedi izliyoruz.

Aslı Salarvan Cousens’in akıcı, duru, kusursuz denebilecek bir sahne diliyle türkçemize kazandırmış olduğu yapıtı Mehmet Birkiye çok başarılı bir rejiyle, herbir anı, herbir ayrıntıyı değerlendirerek, önemli noktaların altını ince çizgilerle çizerek, hiç düşmeyen, gerilim dozu giderek artan bir rejiyle sahneye koymuş. Şiddeti de, güldürüyü de çok dozunda tutmuş.

Cem Yılmazer’in dekor ve ışık tasarımıyla Ebru Özaydın’ın kostümleri oyuna yorum katan çalışmalar. Örneğin duvara akseden, tüm duvarı kaplayan televizyon görüntüleri  televizyonun bu ailenin tüm hayatını nasıl kapladığını çok güzel anlatmakta. Kostümler de öyle.

Siyah pantalonu, siyah deri ceketi, siyah şapkası ve kırmızı çoraplarıyla Joe sanki bir ölüm meleği gibi. (Köpeğin yalnızca Joe’ya havlamaması da bunu mu gösteriyor acaba?) Chris ve Ansel’in Joe’yla anlaşması bana Faust’un Mephisto’yla anlaşmasını anımsattı. Ve Engin Hepileri bu zor rolün üstesinden başarıyla geliyor. Her oynadığı rolde birbirinden başarılı kompozisyonlar çizmiş olan Hepileri rahat ve doğru oyunculuğun en güzel örneklerinden birini veriyor. Aşırılıktan uzak, yalın, yalınlığı içinde görkemli bir oyunculuk sergiliyor.

_MG_8011dusuk

Defne Halman da öyle. Halman sahne üzeinde izlemeye doyamadığım oyunculardan. Her rolünde olduğu gibi bu oyundaki Sharla’yı da zekice, tüm yeteneğiyle, en küçük ayrıntıyı gözden kaçırmadan yorumluyor. Cinselliği de, şiddeti de en gerçekçi haliyle sahnede yaşatıyor. Abartılmaya çok müsait bir rolü kılıç sırtı bir dengede tutmayı başarıyor.

Mehmet Birkiye birada boğulmuş, televizyon bağımlısı, her şeye yüzeysel bakan, hiçbir şeyi umursamayan Ansel rolünde hafızalardan silinmeyecek bir karakter çiziyor, bir kompozisyon yaratıyor. Davranışlarıyla, ses tonu ve vurgulamalarıyla, doğallığıyla oyundaki güldürüyü en inandırıcı biçimiyle ortaya çıkartıyor.

Taner Ölmez’i sahnede ilk kez izledim ve sahne üstü enerjisine de, oyunculuk yeteneğine de hayran oldum. Başarısının Chris rolüyle sınırlı kalmayacağına, onun da adına ileride sıkça rastlayacağımıza, başarı çizelgesinin giderek yükseleceğine eminim.

Dottie rolü de cok güzel bir rol. Dört kişilik cehenneminde beyaz atlı prensini bekleyen, bu prensi sadist katilde, Joe’da bulan, bu cehennemden kaçmak için ona sarılan yarı çılgın bir Külkedisi. Biraz da Arzu Tramvayı’daki Blanche Dubois’yı anımsatıyor. Yer yer belli bir düzeyi tuttursa da Öykü Karayel sanki biraz rolünün altında ezilmiş gibi. Ben oyunu ikinci temsilinde izledim. İleride daha yerine oturabilir diye düşünüyorum.

Dram ve çılgınlığın, şehvet ve şiddetin acımasız bir karışımı olan Katil Joe, metniyle, rejisiyle, oyuncularının üstün performanslarıyla kaçırılmaması gereken, bu yılın en önemli tiyatro olaylarından biri. Tiyatro.İn’e bu başarılarının devamını diliyorum.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.