TİYATRO AÇIK HAVAYA TAŞINDI / ‘BİR KADIN UYANIYOR’ OYUNUNU AYSEL YILDIRIM İLE KONUŞTUK

0

Korona sürecinde tiyatro sahneleri de etkilendi. Oyunlar uzun bir süre oynanmadı. Bir çok tiyatro neredeyse kapanma noktasına geldi. Tiyatrocular bir çok koldan çözüm arayışına girdi. birvaraya geldile,  dertleştiler, platformlar, kooperatifler kurdular. Çözümler ürettiler. Yeni tiyatro alternatifleri arayışına girdiler. Sonunda yazla birlikte açıkhava tiyatro festivalleri bir nebze de olsa biraz sorunu çözdü ve tiyatrolar açık havaya taşındı.

Bizde   Oyuncu Yönetmen Aysel Yıldırım ile bir araya geldik. Tam 15 yıldır oynadığı ‘Bir Kadın Uyanıyor’ oyununu konuştuk. Sakıp Sabancı Müzesinde düzenlenen Müzede Sahne etkinliğinde seyirci ile buluşan oyun Kadın şiddetine dikkat çekiyor. Bizde Aysel Yıldırım’a hem oyun hakkında hemde Kadın Şiddeti nedenleri üzerine bir sohbet gerçekleştirdik. Kadın şiddetinin nedenleri, Çözüm önerileri nelerdir, İstanbul Sözleşmesi neden önemli, taşralı kadınlar daha mı yalnızdır, Kadın nasıl tüm bu baskılardan kurtulur? oyunculuk teknikleri, BGSt tiyatro ile nasıl buluştu, Gençlerin tiyatroya bakışı nasıl, yeni nesil tiyatro nasıl olur, Korona sürecini nasıl atlattı, Bu süreçte neler yaptılar? hepsi ve daha fazları Sabit Doğan’ın Diren Sanat için yaptığı röportajda izleyebilirsiniz.

RÖPORTAJIN GİRİŞİ TAMAMI DİREN SANAT YOUTUBE KANALINDA

Bir Kadın Uyanıyor oyununun 15 yıldır oynanan oyunun ilk oynandığı zaman ki ve şuan ki tepkiler nasıl?

 

Aysel Yıldırım: Kadın gündemi hiç eksilmiyor. Kadına yönelik şiddet her zaman hep bir aciliyet isteyen bir şey olarak kalıyor. Keşke eskise de bu oyunu biz oynamayalım desek ama öyle değil. Oyunda çok psikolojik şiddet ve devlet şiddeti anlatılıyor ve bugünlerde İstanbul Sözleşmesinin iptal edilme tartışmalarıyla birlikte yeniden hayatiyet kazandı. Oyunun bir yerine de spontane bir şekilde yerleştirilen yerleştirdiğim İstanbul Sözleşmesi yaratır. Replik çıktı. Aslında 15 yıl önceki durumda olduğumuzu gösteriyor.

 

15 yıl içerisinde nasıl geri dönüşler aldınız?

 

  • İktidarlar geldi geçti, AK Parti iktidar dönemine başlamıştık, iktidar biçimleri de çok şekil değiştiriyor. İlk çıkardığım dönemde CHP Kadın Kolları,  bu oyunu şehir şehir gezdiriyordu. Sadece kadınlara açık oynuyorduk, birçok şehirde çok fazla seyirciyle buluştu. Bu manada hedefine ulaştığını diyebilirim, bizim temelde bu oyunu yaparken kadınlara mahsus kamusal bir alan kurmaktı. Aslında hepimizin hikayesi.

 

Oyunda aynı karakterin farklı yaşlardaki psikolojisine bürünerek oynuyorsun bu yüzden oyun melodrama ya da komediye de dönüştürülmemiş, o çizgiyi nasıl belirlediniz?

 

  • Bu oyunun gerçek yaşam hikayesinden alınmasından kaynaklanıyor. Yazarımız Sevilay Saral’ın  kaleminden ve rejiden geçti. Fakat anlatıcımız olan Pınar böyle anlatıyordu; bizimle hikayesini paylaştı, yer yer gülüp bazen ise gözyaşlarımıza engel olamıyorduk ama o hiçbir zaman ağlayarak anlatmadı bize oyun mücadeleden ve uyanmaktan yana bir oyun bütün seyircilerimizin bundan esin almasını hedefliyoruz.

 

Kentli bir yaşamdan bir taşraya gidiyor. Burada bir yalnızlığa mı itiliyor, buna pasif şiddette diyebilir miyiz?

 

  • Bu yüzden böyle bir ortamda zorlanması normal. Kendi çevresindeki arkadaşlarını Yeşilırmak imgesiyle anlatılıyor, Pınar bize anlatırken bireysel olarak iç dökmelerini Yeşilırmak ile anlatıyor. Doktor Mora’yla İstanbul’da da yaşasa aynı ilgisizlikle ve özensizlik ile yaşayacaktı.

Alev’in farkı bu çıkmazdan sıyrılmayı başarması, sahnede özeleştirisini veriyor. Aslında kahramanınız istediğiniz kadar masum değil ve bunun farkında.

 

Sahnede tek kişilik bir oyun olması ve sandık imgesinden bahseder misiniz?

 

  • Kadınsı bir imge. Kendisine yapılan çeyiz sandığıyla bütün ömrünü taşıyor gibi bir imge var. Oyunun başındaki sandıktan çıkma o uyanış koreografisi bir anda da o uykudan uyanamama koreografisi gibi bir soyutlamaydı. Uyurgezer modundan çıkarken yere düşüyor ama o düşüşlerde bir türlü uyanamıyor ta ki oyun başlayana kadar.
PAYLAŞIM
Önceki İçerikŞARKILARA MEKTUPLAR’DAN AÇIK MEKTUP ÇAĞRISI: “YAŞAMAK İSTİYORUZ”
Sonraki İçerikSerap Çiftçi’den ‘Müzik Zevki’
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan