YAŞAR İLKSAVAŞ:POLİSLER

0

Warning: Illegal string offset 'limit' in /home/admin/web/dirensanat.com/public_html/wp-content/themes/Newspaper/includes/shortcodes/td_block_big_grid_1.php on line 20

Saçma akım tiyatrosu, yani absürd tiyatro, en sevdiğim, en keyifle izlediğim ya da okuduğum tiyatro türlerinden biridir. Slawomir Mrozek’in 1958 yılında yazdığıı ve 3Mota tarafından sahnelenen ilk eseri Polisler de bu türün en güzel örneklerinden biri.

YAŞAR İLKSAVAŞ
YAŞAR İLKSAVAŞ

Mrozek’in absürdü İonesco ve Beckett’in absürdünden farklılaşan, alışageldiğimiz tiyatro oyunlarına daha yakın bir absürd. Mrozek’te absürd gerçekliğin arkasına gizlenmiş gibi. Bu oyunda yazarın karamsarlığını komiğin ve absürdün ardına gizlediğini görüyoruz. Oyunu gülerek izliyoruz ama gerçeklik iliklerimize işliyor.

Polisler dünyanın herhangibir ülkesinde geçen, ya da hiçbir ülkesinde geçmeyen bir oyun. Kişilerin bir adları olmaması, Emniyet Müdürü, Provokatör, Memur… olarak adlandırılmaları oyunu evrensel bir boyuta taşıyor. İşte bu ülkede polis gücüne, kolluk güçlerine artık ihtiyaç kalmamıştır.Çünkü hapisanelerde hükümet karşıtı kimse kalmamıştır. Son anarşist de hükümetin, küçük kralla kral naibinin icraatlarını onayladığını, onlara hayranlık duyduğunu belgeleyen bir evrakı imzalayarak serbest kalmıştır. Hapisaneler boşalınca polislere de gerek kalmayacaktır, işleri bitmiştir. Yeni isyancılar bulmak için halkı kışkırtmaya çalışsalar da halk hayatından son derece memnundur. Halkın arasına sızan kışkırtıcılar halktan dayak yiyecek duruma gelmiştir. O denli mutludur halk. (Aslında gerçekten mutlu mudur? Yoksa sindirilmiş, korkudan yok oluşu mu tercih etmiştir?) Varlık nedenleri ortadan kalkan polisler kendi isyancılarını kendileri yaratma durumunda kalırlar. Ve tarafların birbirlerini suçladığı bir ortamda buluruz kendimizi…

     Polisler bu yıl izlediğim en önemli, en ilginç oyunlardan biri. Neşe Taluy Yüce’nin dilimize kazandırmış olduğu oyunu Ümit Çırak koymuş sahneye. Oyunun güldürü ögesini ön plana çıkarırken önemli mesajların altını ince çizgilerle çizmiş. Abartıyı bıçak sırtı bir dengede tutmuş. Metnin kendi içinden çıkan absürdü oyuna çok güzel yedirmiş. Güleryüzlü bir karamizah sunuyor seyirciye. Herbir anı en ince ayrıntısında değerlendirmiş. Ve sahnede hiç düşmeyen bir tempo, bir oyun birlikteliği sağlamış.

polisler-fotograf-2-300x200

Bu başarılı rejide birbirinden başarılı oyunculuklar izliyoruz. Prodvokatör’de Tolga Çıklaçitçi çok sevimli, seyirciyi kendine bağlayan bir karakter yaratmış. Son derece ölçülü, rahat ve doğru bir oyunculuk sergiliyor. Rüzgâr Aksoy’u ilk kez “Sanat”ta izlemiş ve çok beğenmiştim. Bu oyunda da yine iyi ve doğru bir kompozisyon çizmiş. Ama sesine bu kadar yüklenmese, biraz daha az abartılı oynasa daha iyi olmaz mıydı diye düşünüyorum. Özenç Eren Yetçi çizdiği karikatür tiple ve rahat oyunculuğuyla sahneye renk ve canlılık katmış. Sibel Salihoğlu da rolünü en doğru biçimde yorumlamış. Çağatay Çatal’ın oyunculuğu bana biraz tekdüze geldi. Bu tekdüzelik içinde birçok esprinin güme gittiği kanısındayım. Baran Bayraktar’a gelince, olmayan bir role can katmış sahnede. Finaldeki tek cümlesini o kadar ustaca söylüyor ki, oyun çıkışı onun vurgulamaları kalıyor kulaklarımızda. Tanrı vergisi bir sahne elektriği var. Bu ismi bir kenara yazın derim, ileride başarılı oyunculuklara imza atacağından eminim.

Çok küçük bir alanda kurdukları işlevsel dekorları için Ali Asker Buğur ve İlkay Eren’i yürekten kutlamak isterim. Sahne ve kostüm tasarımına imza atmış Ceren Ergen Çırak’ı da. Fatih Atakan Taş’ın çok iyi bildiğimiz ninnilerden yaptığı uyarlamalar oyunun mesajnı daha da güçlendiriyor. Polisler’de yönetmen-dekoratör- sahne ve kostüm tasarımı ve müziğin başarılı bir ortak çalışmasına tanıklık ediyoruz

Bu yıl izlediğim ve izlenilmesi gerektiğine inandığım oyunlardan biri Polisler. Oyunu Osmanbey’in anıt apartmanlarından birinin, Sebat Apartmanı’nın üst katındaki dairenin 35-40 kişilik küçük salonunda izledim. Salon küçük ama bu salondan dünyaya koskoca bir pencere açılıyor.

www.dirensanat.com

PAYLAŞIM
Önceki İçerik20. ULUSLARARASI İSTANBUL TİYATRO FESTİVALİ
Sonraki İçerikKABİLE SAHNE’DE YENİ OYUN BAY JERRY’NİN YERİ
YAZAR VE ÇEVİRMEN 1949 yılında İstanbul'da doğdu. Galatasaray Lisesi, Galatasaray İktisadî ve Ticarî Bilimler Akademisi'ni bitirdi. İşletme İktisadı Enstitüsü'nde master yaptı. Kom Tekstil ve Konfeksiyon Fabrikaları A.Ş.'de 29 yıl idarî ve malî işler müdürlüğü ve genel müdür muavinliği yaparak üst düzey görevlerde çalıştı ve aynı fabrikadan emekli oldu. Yaşamının uzunca bir döneminde İhsaniye Altsokak'ta, ailesiyle oturdu. Üniversite yıllarında tiyatro ve kitap eleştirileriyle denemeler yazmaya başladı. Sonra yalnızca tiyatro eleştirileri yazmayı sürdürdü. Yine üniversite yıllarında başladığı çevirmenliği de hiç bırakmadı ve 2000 yılında emekli olduktan sonra çeviriye ağırlık verdi. Yeni Gazete, Hürriyet, Dünya, Hürgün, Yeni Ortam, Gazette 13, Son Saat gazetelerinde tiyatro ve kitap eleştirileri, Cumhuriyet gazetesinde derleme ve derleme çevirileri yayınlandı. Hürriyet Gösteri, Tempo, Papirüs, Yeni Dergi, Yeni Ufuklar, Oluşum, Yeni İş Dünyası, Çağdaş Sanat, Aylık, Best, Downtown dergilerinde 1970'den bu yana tiyatro eleştirileri ve diğer yazıları yayınlandı. De Yayınevi, Can Yayınları, Gelişim Yayınları, Bilgi Kitabevi, Kelebek yayınları, Altın Kitaplar, Doğan Kitap, Everest ve Oğlak yayınlarında elliye yakın çevirisi çıktı.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.