Ukraynalı Piyanist Anna Fedorova & ABD’li Nicholas Schwartz / Klasik Müzik/ Sabit Doğan Röportajı

0

Dünyanın ünlü Piyanistlerinden Ukraynalı Anna Fedorova& Nicholas Schwartz ile  KAM MENANGMENT’İN organize ettiği Türkiye konserinde bir araya geldik. Anna Fedorva Diren Sanat platformunda yaptığımız röportajda Avrupa çapında yaptığı Ukrayna’ya yardım konserlerinin sürecini anlattı. Anna Fedorova Amerikali  Konturbas Sanatçısı aynı zamanda eşi Nicholas Schwartz  ile birlikte tam yaptıkları 30 konserin süRecini anlattı. Eşiyle tanışma hikayelerine değinen sanatçı Niki ile bir havaalanında karşılaştık. İkisi de istiridyeyi sevdiği için yeni albümlerine İstiritye İncisi adını koydular. Rus Sanatçılarının eserlerinin çalınmaması tartışmasına ise şu cevabı verdi. İnsanları pasaportlarına göre değerlendiremezsiniz. Ancak insanlıklarına göre değerlendirilir. Rus Halı ile Ukrayna halkı daha ayrılalı 30 yıl oldu. Babam Rusya’da doğdu ve annemle Moskova Konservatuvarında tanıştılar”

Röportajın Tamamını Diren Sanat YouTube kanalımızda izleyip abone olabilirsiniz.

Bizim  hikayemiz Brezilyada başladı.

Maalesef Nikolay oraya gelirken uçakla.Bagajı kayboluyor. Hiç bir şey olmadan sadece sırtından yayı ile beraber.Tam bar kapanmak üzere iken gece bir iki gibi  Niki içeri giriyor.O içeri girdiği zaman o kadar üzgün ve bitik durumda kiBar kapandığı için elimdeki son içkimi ona ikram ettim.Ve böylece tanışmış olduk.Brezilya’ onu tanışmıyorduk.

 İlk defa onu sahnede gördüm.

Hayatımda hiçbir konturbası böyle çalan birisini görmemiştim.

İnanılmaz şekilde çalıyordu.

Orkestranın en iyi konturbas sanatçısı idi.

Ve ilk o anda ona aşık olduğumu hissettim.

Böylece aramızda bir kıvılcım oluşmaya başladı.

Ve ondan sonra da Anna Hollanda’da yaşamıyor.

Ve Anna bir konser turnesi için Hollanda’ya gittiğimizde.

Bir konser sonrası  Nordon market diye bir yer var.

Orda  çok güzel taze istirityeler var.

 Taze taze yenebiliyor.

Orada buluşmaya karar verdik.

—- Yani müzik birleştirir durumu

Evet. Evet. Özür dilerim.

Nikolas’da biraz konuşsun.

Ona söz vermedik.

Nikolas: Anna dünyadaki ilk çıkışını  Hollanda’da Pop Konsey Katat diye bir yerde Gerçekleştirdi. Henüs  16 yaşında idi.

Fakat Hollanda da bir çok konser vermesine rağmen Hollanda’yı hiç keşfetmemiş. Amsterdam gezmemişti.

 Bende bunu fırsat bilip Hollanda’yı daha yakından tanımasına vesile oldum.

Nikinin en çok sevdiği yer ise Nooldon Market diye bilinen yerde çeşit çeşit istirityelerin olmasıydı.

Hollanda’nın kendine ait  …………………. Var. Japonyadan gelmiş, Fransa’dan gelmiş. Hollanda’nın kendine ait.  Tam bir degistasyon yaşıyorsunuz istirityelere  karşı.

Ve orada ikimizinde elinde istirityeler biz orda geleceğe yönelik planlar yapıyoruz. Nasıl çıkış yapabiliriz? Neler yapmalıyız gibi. Sorular soruyoruz.

 O esnada Oystırlara baktık.

Şerefe dedik.

—- Konser verirken konturbas biraz piyanoya göre geri planda mı kalıyor.

Bu dengeyi nasıl sağlıyorsunuz?

-Niki: Anna kesinlikle kaprisli bir diva değil. Müzikte bunun çok büyük örnekleri var. Kendisi çok mütevazi.Asla kendini kaprisli göstermek istemez.

Müzikte bunların çok örnekleri var.

Kendisi çok mütevazi bir kişilik.

Dünyaca bilinen ve dünyaya mal olmuş bir sanatçı olarak tanınmış olmasına rağmen

Mütevazi kişiliği ile kapristen uzak sanatçı kişiliği ile kendini sevdirip kabul ettirmiştir.

O yüzden bu ilişkiyi beraber götürmek babından hiçbir sıkıntımız olmuyor. Onun zaten benden önce de olan kariyeri malum olan bir şey. Bunun haricinde ben bunu kabul ederekten zaten beraber güzel işler yaparaktan çok dengeli bir işbirliği hem de özel hayat birlikteliği şeklinde evliliği yürütüyoruz.

Anna : Şunu ifade etmek isterim ki öncelikle Niki ile çalışmaya başladığım ilk zamandan itibaren öğrendiğim bir şey yumuşak çalmaktı. Çünkü bir keman veya çello gibi bir sese sahip değil duble Konturbas çok yumuşak ve sıcak bir tona sahip. Ama piyano bunu rahatlıkla bastırabilen büyük bir ensturman (bende ek bilgi olarak vereyim (Anna çok kuvvetli piyanonun tuşlarına fazla bir baskı uygulamadan bile inanılmaz bir ses çıkarabilir.) Çok dengeli müzik yapılabilecek bir birlikteliğe beraber imza atıyorlar.

–           Ne güzel böylelikle birbirinizden ayrılmak zorunda kalmıyorsunuz; Turne piyanistleri genellikle başka ülkelere gidince sevgililerini, eşlerini, çocuklarını bırakmak zorunda kalıyorlar. Sizde öyle bir durum olmayacak hep beraber gidiyorsunuz.

–          

Gelelim bu konserden seçmiş olduğunuz parçalar  Stolen Pearls a

–           albümünden seçmeler. Biraz bu albümünüzden bahseder misiniz? Müzikleri özellikle hangi öğeleri içinde bulundurarak seçtiniz? Önceliğiniz neler oldu bu albümü seçerken

–          

–           Niki : Çok uzun süren bir araştırmanın sonucunda bu albüm ortaya çıktı. Çünkü Duble konturbas için yazılmış konturbaslar bulunmadığından dolayı bu repertuara uygun ve bu entürmanın sıcaklığını ve yumuşaklığını daha vurgulayacağı eserlere seçmeye özen gösterdik. Bazı eserler var ki dinistıranın beş tane eseri var ki dünyanın hiçbir yerinde çalınmıyor. Ve bu eser inanılmaz güzellikte bir eser. Biz bu eserleri birlikte aradık bulduk. İnsan sesi olan vokalleri konturbasa uyarladık. Başka enstürmanlar için yazılmış eserleri aradık. Onları konturbas düzenlemeleri yaptık. Böyle çok güzel özellikle Şobert’in Arpenajast sonatı yumuşaklığı ve vurguyu çünkü o vokal için yazılmış bir eserdi. Bu eserle hiç düşünmeden piyano ile birlikte çok güzel bir eser ortaya koyduğumuzu düşünüyorum.

–           Elbette bu aynı zamanda Ukrayna’ya yardım konseri. Siz Ukrayna savaşı başladıktan sonra en fazla konseri veren sanatçılar arasındasınız yaklaşık otuza yakın konser verdiniz. Biz her ne kadar gülümsüyor da olsak bu gülümsemenin altında bir hüzün ve bir acı var. Bu acıyı da uzaktan takip ediyoruz. Bu konuda neler hissediyorsunuz? Bu süreç sizi nasıl etkiledi?  Elbette ki savaş hiç olmasın hep barış olsun…. İnsanlar hiç ölmesin diyeceğiz ama maalesef yine açlık ölüm ve şiddet var. Elbette ki sanatçı olarak ince bir hassasiyete sahibiz. Bunla ilgili neler paylaşmak istersiniz? İzleyicimize neler söylemek istersiniz?

–           Anna :  Açıkçası böylesine bir savaş ortamının ve vahşetin savaş ortamının gerçekleşebileceğini tahmin bile edemiyordum. Bunun sadece sözde kalacağı bilgisine sahiptik. Kendimi gerçekten çok şansı hissediyorum. Savaş başlamadan bir hafta önce Ukrayna’dan annemi babamı Hollanda’ya apar topar getirme şansına nail oldum. Çünkü gerilim o anda artıyordu ve onlar geldikten bir hafta sonra savaş patlak verdi. Bu durumu bu terörü acıyı vahşeti yaşamak bizim için tarif edilemeyecek bir durum. Biz bu savaş durumu ortaya çıktıktan sonra her ne kadar annem baba Hollanda’ya  gelmiş olsalar da kalan onların dostları, akrabamız, arkadaşlarımız mevcut idi. Ve onlardan duruma dair hep bilgi almaya çalıştık. Onların sığınaklarda, garajlarda hayatlarını idame ettirmeye çalıştıklarını çaresizliklerine tanık olmak oturup seyirci kalmak bizim için bir seçenek değildi. Bunun için ne yapabilirizi düşündüğümüz zaman akabinde bir hafta içerisinde çoğunluğu Hollanda içerisinde Romanya’da polonda İspanyada Türkiye’de gerçekleşmek üzere yaklaşık otuz tane Ukrayna’ya yardım veya farkındalık yaratma konseri gerçekleştirdik. Ve bunun için para topladık. Ve bu parayı da Ukrayna’ya bağışladık.

–           Biz hemen bu düşüncemizi Hollanda opera binası yönetimi ile görüştük. Ve bu düşüncemizi dinler dinlemez bu düşüncemizi kabul ettiler. Bunun karşılığında derhal bir konser düzenlendi. Opera salonun üç salonunda gerçekleştirdiler. Sonra Amara diye bir salonları vardı orda bir konser gerçekleştirdik. Sonra üçüncü konser en büyük konserdi. Biletler satışa çıkışta otuz saat içinde tükendi. Hatta insanlar normal bilet fiyatının haricinde yüksek paralar ödeyerekten biletleri satın aldılar. Hatta sandalyeler, koltuklar, değil koridorlar, her yerler doluydu. Çok duygusal bir süreç yaşandı. Sadece o tek bir konserde Yüz Bin Euro para toplandı. Bu konser bir başlangıçtı. Şu anda yaklaşık 600 bin Euroya yaklaşan bir para toplandı. Temmuz ayı ile birlikte şu an çok büyük bir organizasyon hayata geçecek. Amerikan Metropolitan Operası, Polonya hükümeti ve Polonya Operası ile birlikte 12 konserden oluşan ve avrupanın belli festivallerinde veya konser salonlarında gerçekleşecek bunun dokuz tanesi Avrupa’da üç tanesi Amerikada olmak üzere konser gerçekleştirilecek. Bu konserde çalınacak en iyi parça Ukrayna’nın en iyi sanatçılarından Ukrayna’da en iyi konser orkestralarından kurulu yüksek seviyedeki bir orkestra olacak. Ve bu konserin tüm geliri Ukrayna2ya bağışlanacak. Ben solo olarak çalacağım Chopenin ikinci piyano konçertosunu çalacağım. Bunun haricinde bir tane saprono buna katılacak. Ünlü bir şef bu orkestrayı yönetecek. Ve bu farkındalığı ve yardım etkinliğimizi bu şekilde devam ettireceğiz.

–           Şimdi tatbiki şöyle bir durumda var. Savaş siyasilerin aldığı bir karar ve ezilen halklar oluyor. Sizde ister istemez birlikte aynı coğrafyada yaşamış insanlara akrabalarınıza destek olmak istiyorsunuz ve yardım konserleri için canla başla çalışıyorsunuz. Bir tarafa yardım ederken bir tarafı da karşınıza almış oluyorsunuz. Konserlerinizde hayatınızı riske atacak, size karşı bir tepki şeklinde veya herhangi bir olumsuz durumla karşılaşıyor musunuz? Konserlerinize hiçbir ambargo uygulandı mı? Rus sanatçılarla bir karşı karşıya gelme durumunuz oldu mu? Böyle bir zorlukla da kısıtlama ile de karşılaştınız mı?

–           Anna: Açıkçası böyle bir şey ile karşılaşmadım. Karşılaşsam da Rusya’da konser yapmamla ilgili bir amborgo ile karşılaşmış olsam da umrumda da değil. Bu tamamıyla bir savaşla ilgili bir şey değil. İnsanlıkla alakalı bir mevzu. Bu mevzuya hiçkimsenin savaşmacı bir akılla bakabileceğini düşünemiyorum. Düşünen de açıkçası yok. Ben hiç böyle bir protesto ile karşılaşmadım. Çünkü konsere davet eden ülkeler zaten hali hazırda bu savaşa karşı ülkeler. Konsere gelenler savaşa karşı bir pozisyon almış ve Ukraynayı destekleyen bir tavır sergiliyorlardı. Öyle ki benim  Rus müzisyen arkadaşlarımın hiçbiri bu savaşı desteklemiyor.  O yüzden hiç böyle bir durum olmadı. Olduysa da ben görmedim. Tersi gittiğim her konserde Rusya aleyhine yapılan protestolardı. Protestolarda bu savaşı durdurmak için yapılıyordu.

–           Bu süreç sizin sanatsal yanınızı nasıl etkiledi?

–          

–           Niki: şunu söylemek isterim ki bu yardım konserlerine başladığımız zamandan itibaren bizim normal müzikal yaşantımızın ve performansımızın çok ötesinde  büyük bir performans veya etkinlikler düzenlemeye başladık. Ama şunu söyleyebilirim ki müzikal açıdan bu güne kadar yaptığımız hiçbir konserlerde bu kadar salonları dolduramamıştık. Bugüne kadar yakalayamadığımız bir duyguyu bir birleşmeyi, coşkuyu… ortak paydada insanların nasıl duygusal bir moda girdiğini gözlemledik. Bu kolay kolay tecrübe edilecek bir şey değildi. Ve bunu hissetmek çok özel bir şeydi benim açımdan. O yüzden bu duygu ile müzik yapmış olmaktan bir salon dolusu insanla paylaşmış olmaktan dolayı kendimi şanslı hissediyorum.

Anna : kesinlikle Niki’ye katılıyorum. Yaşadığınız şey kolay kolay tecrübe edebileceğimiz yakalayabileceğimiz bir şey değildi. Bu kadar salonu dolduran insanlarla sadece iyi müzik dinlemek değil. Ortak duyguyu paylaşmak çok değişik bir tecrübe idi. Bu konser programımızı ajandamızı inanılmaz sıkışık bir hale getirdi. Biz her boş bulduğumuz güne neredeyse bir konser koyduk. Bu bizi hem bedensel anlamda hem de zihinsel anlamda ciddi yoran bir süreçti. Fakat şu var ki yaptığımız şeyden dolayı ulaştığımız bu nokta bizi bambaşka bir boyuta taşıdı. Hiç tecrübe etmediğim şeyleri müzikal anlamda tecrübe etmeye başladım. Bazı çaldığımız şeyleri güzel müzik olduğu için performans ediyorduk fakat. Bazı müzikler çok büyük anlamlar işbirlikleri çok büyük anlamlar kazandı bu süreç içerisinde. Mesela 2016 yılında Eurovizyon şarkı yarışmasını kazanan Amala diye bir sanatçı vardı. Ben kendisini daha önceden tanımıyordum. Onunla bir duble yaptık. İnanılmaz bir tecrübe idi. Şu bir gerçek ki bizim ajandamızı inanılmaz derecede yoğunlaştırdı bu süreç. Biz bundan dolayı çok mutluyuz. Daha da yapmaya devam edeceğiz.

–           Bu süreç içersinde gözlemlediğiniz kadarı ile Türk halkının Türkiye devletinin türk sanatçılarınındesteğini ne kadar yanınızda hissettiniz? Desteklerinden memnun musunuz? Sizin için yeterli mi<?

–           Montro anlaşması ile lozan antlaşması ile boğazlardan geçen monto tamemen Türkiye’de olduğu için Bir Rus gemilerinin Akdenizi aşıpta Ukrayna’yı bombalama tehdidi düşünüldüğünde Türkiye buna müsaade etmediği için biz bu konuda Türkiye’ye minnattarız.

–           Müzik evrensel bir sanat. Savaş siyasi. Bir klasik müzik konserinde her milletten insanlar birleşmiş oluyor. Rus halkı ile Ukrayna halkının birbiri ile ilişkisini nasıl etkiledi. Konserlerinizde Rus ve Ukrayna halklarından birarada kaynaşmış gördünüz mü?

–           Şu var ki zaten söylediğiniz şey gerçekleşti. Biz bu Ukrayna’ya yardım konserlerinde bir çok Rus sanatçı dostumuz ile beraber sahne aldık. Bizim zaten rusya ile çok sıkı bağlarımız var. 30 sene önce Ukrayna bağımsızlığını kazandı. Ve benim babam Rusya’da doğdu, Rusya’da büyüdü. Annemle rusyada moskova konservatuvarında tanıştı. Biz insanlıkla olan meselemizi pasaporta bakarak değil. İnsanlıkla değerlendiriyoruz. Bu böyle değerlendirilmeli. Hatta bugün günümüzde Rus müzisyenlerin müziği çalınmalı mı çalınmamalı mı bir diyalog söz konusu. Ve tartışma söz konusu fakat şu var ki; ben hala müzik evrenselse ben hala bugün rahminov’un eserlerini çalıyorum. Önümüzdeki ay verdiya festivalinin açılışında yine bir Rus bestecinin eserini çalacağım. Çünkü müzik evrensel ise  bunu bir kimliğe veya bir topluma bir aileye bağlı tutmamalı. Evrensel ise herkez bunu çalabilir ve söyleyebilir. Bu kişiselleştirilmemeli. Kişileri pasaportlarına göre değil. İnsanlıklarına göre değerlendirmeliyiz.

–           Çok teşekkürler.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.