SAHNEDE 'AŞHK' VAR!

0


Tiyatro AŞHK, prömiyerini 12. Kıbrıs Tiyatro Festivali’nde gerçekleştirdiği Tatminkar Ödül adlı oyunu ile 12 Kasım 2014 Çarşamba akşamı saat 20:30’da İstanbul Profilo Alışveriş Merkezi Sahnesi’nde perde açıyor. Kanadalı Yazar Carole Frechette’nin yazdığı, Ece Okay’ın çevirisini yaptığı ve Hüseyin Köroğlu’nun yönettiği oyun, festivalin kapanış oyunu olarak ayakta alkışlanırken, Ekim ayında sahne aldığı İstanbul Kozyatağı Kültür Merkezi Sahnesi’nde de beğeniyle karşılanmıştı.
Büyük üstad Muhsin Ertuğrul’un

‘Tiyatro alanı, bir ihtisas, bir aşk, bir ihtiras işidir’ sözlerinden yola çıkarak kurulan Tiyatro AŞHK,

2012 yılında sahnelediği ‘Hüseyin Köroğlu ile Işığa Yürüten Adam’ adlı oyunundan sonra Tatminkar Ödül adlı oyunuyla seyircileri yalnızlık, aşk ve korku üzerine düşünmeye davet ediyor. Kurgusu ve dinamik altyapısıyla seyirciyi sürükleyen oyun, iki kişilik ve tek perde. Oyunun
yönetmeni Hüseyin Köroğlu, oyunda günümüzün en büyük travmalarının başında gelen yalnızlık ve korkuya dikkat çekerek, şöyle özetliyor: ‘’Dünya kuruldu kurulalı, yalnızlık ve korkularla kuşatılarak yönetiliyoruz. Ya da birileri bizi istediği gibi yönetebilmek için, her nefesimizi, her adımımızı gözetliyor, kaydediyor ve işine geldiği gibi yönlendiriyor. İçimizdeki yalnızlık ve korku duygularını öne çıkararak kendine bağımlı hale getiriyor. Biz de demokrasi adı altında özgürce yaşadığımızı sanıyoruz. Peki ya çıplak gerçek ne? Bütün bunlara karşı biz ne yapıyoruz?’’

anasayfa2
Tatminkar Ödül adlı oyunun kahramanlarından biri olan Beatrice, şehrin dört bir yanına bir ilan asar; “Mirasçı bir kadın kendisini etkileyecek, hislendirecek, cezbedecek bir erkek aramaktadır. Kazanana tatminkar ödül vadetmektedir.” Bu ödülün peşinde olan erkeklerden biri olan Jean, Beatrice’in bulunduğu bu 33. Kata gelir. Oyun boyunca, Şenay Saçbüker Beatrice rolüyle “Bir erkeği sevince acı veren şeylerin daha az düşünüldüğü söylenmişti bana. Geçen zaman gibi.” cümlesiyle koca bir şehirde, adeta Olympos’un tepesi gibi olan bir binanın 33. katında, günümüz insanının en büyük korkularından biri olan yalnızlığın pençesine yakalanmış bir kadını canlandırıyor. Her kadın gibi, beyaz atlı prensini belki de ‘yalnızlığını devredebilecek’ birini beklemektedir. Hüseyin Köroğlu’nun canlandırdığı Jean rolü ise çocukluğundan beri hep hayatın sıfır noktasında nefes almak zorunda kalmış bir adamın hayatta kalma mücadelesi veren ve korkularla cebelleşen garip yolcuğunu anlatmaktadır. Jean, Beatrice’in egemenliğindeki 33. Katta yani bizce Olympos’un tepesinde kalabilecek midir acaba?
Peki ya siz oyunu izleyince ne yapacaksınız?
33. katta kalmayı mı tercih edeceksiniz, yoksa gitmeyi mi tercih edeceksiniz? Karar sizin…

8
TATMİNKAR ÖDÜL Sahne Tarihleri:
12 Kasım 2014 Çarşamba – Saat : 20: 30– Profilo Alışveriş Merkezi Sahnesi

9 Aralık 2014 Salı – Saat : 20: 30 – Kozyatağı Kültür Merkezi Sahnesi

Bilet fiyatları : 35 TL (Tam), 25 TL (Öğrenci)
(Biletix ve sahne gişelerinden temin edebilirsiniz.)
Yazan: CAROLE FRECHETTE

 Çeviren: ECE OKAY
Yöneten: HÜSEYİN KÖROĞLU
Dramaturgi: DİLEK TEKİNTAŞ

 Sahne Tasarımı: HÜSEYİN KÖROĞLU

 Koreografi: ÖZGE MİDİLLİ

Efekt Tasarım : ERSİN AŞAR

Işık Tasarım: CENGİZ ÖZDEMİR

 Afiş: DİDEM İNCESAĞIR

Oyuncular: ŞENAY SAÇBÜKER, HÜSEYİN KÖROĞLU
Yönetmen Yardımcısı:

ARDA ALPKIRAY / Asistan: ALARA KÖROĞLU
Fotoğraflar: ÖZGÜR COBUTOĞLU / Kurumsal İletişim: RUŞEN HATİPOĞLU
Kurumsal iletişim ve bilgi talepleriniz için:

Kurumsal İletişim Müdürü Ruşen HATİPOĞLU 0533 301 6600

 rusen@tiyatroashk.com

www.dirensanat.com

PAYLAŞIM
Önceki İçerikULUSLARARASI SUÇ VE CEZA FİLM FESTİVALİ’NİN BU YILKİ KONUSU ‘GÖÇ’
Sonraki İçerikBEKLEYENLERİN ACILARI
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan