YAŞAR İLKSAVAŞ / TUTKULARININ GÖLGESİNDE BİR OYUNCU: AKTÖR KEAN

0
yasar-ilksavar
YAŞAR İLKSAVAŞ

Tiyatro Tatavla, gerek yaşamı, gerek tiyatro oyunculuğuna getirdiği yeni üslûpla bir döneme damgasını vurmuş önemli bir aktörün, Edmund Kean’in yaşamını sergiliyor sahnede.

Aktör Kean ünlü bir sanatçının yaşamını sahneye getirmenin de ötesinde çağına tanıklık eden bir yapıt. Yıllarca Arlecchino rolünden ileriye geçemeyen, kendisine hemen hiç olanak tanınmayan, ama tiyatro tutkusu, tiyatro aşkıyla , Shakespeare’de hep başrol oynamak için direnen, yokluklara, yoksnluklara göğüs geren ve kendisine tanınan ilk olanakta “Venedik Taciri”nde ilk kez geleneksel hale gelmiş kızıl peruğu ve sakalı takmadan oynadığı Shylock rolüyle birdenbire büyük bir ün kazanan Keanher oyununda bu ününü biraz daha arttırır. Kendisinden önceki oyunculuk üslûbunun abartılı teatral hareketleri yerine coşkuyu, doğallığı getirir sahneye. Oyunu izlerken, “Tiyatronun amacı, tiyatronun konusu insandır, insanî olan her şeydir tiyatro,” diyen Jean Louis Barrault’nun  sözlerini anımsıyorsunuz ister istemez. Çünkü, Aktör Kean’i izlerken sahnede “insan”ın her yönüyle canlanıp biçimlendiğini görüyorsunuz. Tutkularıyla, güçlü ve güçsüz  yanlarıyla, zaaflarıyla, korkularıyla, hırsı, başarıları, yükselişi ve düşüşüyle, doğruları ve yanlışlarıyla, duygu dünyası, özel yaşamı ve sanatıyla bir sanatçıyı tüm boyutlarıyla izliyorsunuz sahnede.

Oyunda, bir yandan Kean’in yaşamını izlerken, bir yandan da oynadığı önemli rollerden bölümler izliyoruz: “Hamlet”, “Macbeth”; “Venedik Taciri” “Othello”; “Üçüncü Richard”… Bu bölümlerde oyunlarla Kean’in yaşamı arasında paralellikler kurulduğuna tanık oluyoruz, yaşam gerçeğiyle sanat gerçeğinin hangi noktalarda kesiştiğini görüyoruz; sanatın gerçek yaşamda nasıl karşılığını bulduğunu görüyor ve Shakespeare’e, dehasına bir kez daha hayran kalıyoruz.

image002image003
Raymond Fitzsimon’un yazmış olduğu Aktör Kean tiyatro yazınında önemli yeri olan yapıtlardan biri. Yapıtı Sevgi Sanlı türkçenin inceliklerinden yararlanarak büyük bir başarıyla dilimize kazandırmış. Kimi çevirilerdeki Shakespeare’in o ağdalı dili bu kez tüm şiirselliğini kazanmış. Metin bir su gibi akıp gidiyor. Tolga Yeter oyunun özünü ortaya çıkaran yalın bir rejiyle sahneye koymuş yapıtı. Aynı yalınlığı Sibel Taka’nın dekorlarında da görüyoruz ve başarılı bir dekoratör-yönetmen işbirliğine tanık oluyoruz. Ne ki, yorumlanması oldukça zor bir oyunda, ara boyunca oyuncunun neden sahnede tutulduğunu, oyuncuya neden bir dinlenme olanağı sağlanmadığını anlayamadım. İlk perdenin son repliğinde perde kapanıp, ikinci bölümde perdenin açılması oyuna ne kaybettirirdi, bilemedim. Canan Göknil’in kostümleri estetik güzellikleri yanında dönemini de doğru yansıtan, başarılı bir çalışma.

“Kean” rolü her oyuncunun hayalini süsleyen bir rol hiç kuşkusuz. Eraslan Sağlam büyük bir cesaretle soyunmuş bu role. Ve büyük bir emek harcadığına hiç kuşku yok. Karakterden karaktere geçişlerde, birbiri ardına canlandırdığı tiplemelerde, gerçek yaşamandaki Kean’den sahne üstündeki Kean’e geçişlerde Eraslan Sağlam oyunculuğunu büyük ölçüde dengede tutuyor. Ama bu denge kimi yerlerde bozuluyor ne yazık ki. Örneğin Othello’da ne denli başarılıysa Shylock’ta aynı düzeyi tutturamıyor, yahudi lehçesi yer yer bozuluyor, tefecinin dramı seyirciye geçmiyor. Dramatik sahnelerde ne denli başarılıysa taklitlerde (örneğin Charlotte) o denli yapaylığa kaçıyor. Ama sonuçta çok zor bir rolün üstesinden büyük ölçüde geliyor.
Aktör Kean  bir oyuncunun tüm oyunculuk yeteneğini, tüm oyunculuk gücünü ortaya koyduğu,hiç tüçümsenemeyecek bir emek ürünü.

Yazan: Yaşar İlksavaş

www.dirensanat.com

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.