SONBAHAR DA İSYANCI…TIPKI BENİM GİBİ… /YAVUZ PAK-PINAR ÇEKİRGE

0

5 Ekim 2015. Pazartesi. Sabahın ilk saatleri. Muhsin Kayar ve Hüseyin Köroğlu’nun mesajlarıyla irkildim birden: “Gitti…” O kadar. Tek bir sözcük, gitti.Dona kaldım o an.Yavuz’u arayacaktım,vazgeçtim.Derken Ana Scapigliati nin sözcükleri belirdi ekranda: “Buen Viaje querida Tomris İncer. Te extrañaremos!!!”( İyi yolculuklar tatlım. Tomris İncer, seni özleyeceğiz!!! )

YAVUZ PAK - PINAR ÇEKİRGE
YAVUZ PAK – PINAR ÇEKİRGE

Çok değil, sadece birkaç hafta önce Hüseyin Köroğlu’nun kaydettiği görüntüleri izliyorum üst üste: “Gördüğünüz gibi gayet iyiyim, moralim düzgün, erken tedavi, erken teşhis ve moral gerçekten çok yüksek, sonra ne olur bilmiyorum ama şimdi gayet iyiyim. Radyoterapim bitti kemoterapiye başladık bugün ilk kemo bitti. Yani umutluyum, siz de umutlu olun. Gerçekten mutluyum, oynamıyorum, hepinizi seviyorum.”

Hayır, O’nunla yaptığımız Paralel Sorgu röportajımızın kayıtlarını şu an dinlemeye hazır hissetmiyoruz kendimizi… Belki daha sonra…

Gözkapaklarıma gelip yerleşen o ağıtlı yıllardan bir sızı…Tomurcuklanan bir gözyaşı damlası… Bir tane daha…. Ve sağanak… Akılla duyarlılığı, bilgiyle birikimi, içgüdüleriyle oyunculuğunu buluşturan o büyük sanatçı. Hayatını sanata adamış, sorumluluğunun bilincinde, kendi ifadesiyle, sadece bir zanaatkâr. Sahnede yaşar kıldığı her karakterin, yüreğinden, hayatından kopan her repliğin, şakaklarında biriken her ter damlasının bedelini misliyle ödemişti, biliyorduk. Bu nedenle bir tiyatro neferiydi zaten. Sahiciydi, gerçekti! Sanatıyla iç içe geçmişti hayatı. O kadar…

“Tiyatrocu demek, tiyatro sanatçısı demektir,” demişti Zeynep Oral bir makalesinde ve şöyle devam etmişti: “Tiyatroya gönül vermiş olan demektir. İster ‘okullu’ olsun ister alaylı, kendini bu alanda yetiştiren, eğiten, sevdiği için, istediği için, tutkunu olduğu için, onsuz yapamayacağı için, tiyatro yapana denir ‘tiyatrocu’. Oyuncu, ışıkçı, sahne elemanı ya da yönetmen, soluk alıp verişini tiyatro sanatına adadığı için ‘tiyatrocu’ olmuştur. Ekmeğini tiyatrodan kazandığı için ‘tiyatrocu’dur. Günümüzde ‘tiyatrocu’ olmak, meşakkatli, zor, azim, sabır, inat ve inanç isteyen bir iştir. Ben onları birer kahraman ve ‘Don Kişot’ olarak görürüm. Gerçek tiyatrocular, Muhsin Ertuğrul’un dediği gibi sahnenin pislik kaldırmayacağını bilenlerdir. İkiyüzlülük, yalan, dolan, sahtecilik, yapaylık, kin, öfke, nefret de kaldırmaz! Kısacası, adam gibi adama, insan gibi insana, ‘tiyatrocu’ denebilir.

10978550_902726936445432_4093090023610773880_n

1974 yılı. İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’na Vasıf Öngören’in ‘Bu Oyun Nasıl Oynanmalı?’ oyunuyla adım atmıştı Tomris İncer. ‘Bahar Noktası’, ‘Altı Derece Uzak’, ‘Canlı Maymun Lokantası’, ‘Çok Uzak’, ‘Medea’, ‘Eskici Dükkanı’, ‘Leons ile Lena’, ‘Dünyanın Ortasında Bir Yer’, ‘Divane Ağaç’, ‘Tehlikeli İlişkiler’…Ve televizyon dizileri…Sinema filmleri…Ödüller…

Tomris İncer söyleşimizde, yılların mücadelesi, özverisi vardı karşımızda. Ve düşü, düşüncesi tiyatro olan gerçek bir oyuncu! Esaslı yalnızlıklardan, meçhul tenhalardan çıkıp gelmişti. Herkesin bir şekilde, çok şekilde, her şekilde yaşadığı ödeşmelerden, kıyamlardan, acılardan, düşbozumlarından… Rengârenk düşler dokudu her defasında sahnede. En cesur perdeden yansıladı duyarlılıkları, yaşar kıldı. Derine gömülü acılarımızı fark ettik bir bakışıyla. Hüzünlerimize ağıt yaktı. Kün Ana’ydı. Madam Glenn Close’du. İçimizdeki çukurları, krater çatlaklarını doldurdu. Neşeyle acıyı, umutla umarsızlığı ustaca yoğuran bir simyacıydı çünkü. Bir sahne dehası.

Yanağına bir damla düşmüştü…

Ürpermiştik. Dudaklarının kıyısında gülümsemeye benzer bir seğirme. Usul usul, bilge edasıyla anlatıyordu Tomris İncer:

“Öncelikle ustalarımı izledim, çok şey öğrendim onlardan. Bilir misiniz, hep Cüneyt Türel, Ayşegül Devrim, Erdoğan Gemicioğlu, Toron Karacaoğlu’na sorardım. En doğru tonlamayı, en doğru telaffuzu bulmak için. Yönetmenden izin alıp provaları izlerdim bir köşeden. Gülistan Güzey, Nedret Güvenç, Rıza Tüzün, Şehime Erton, İsmet Ay, Suna Pekuysal, Fuat İşhan gibi isimlerle usta-çırak ilişkisiyle gelişen, bir yere ulaşan bir süreçti bu. Sahnede nasıl duruyorlar, seyirciyle kurdukları iletişim, zamanlama becerileri, hangi birini saysam? Konservatuvar mezunu değilim. Alaylıyım, evet. Ama görerek, izleyerek, dinleyerek, çalışarak yetiştirdim kendimi. Yetiştirmeye çalıştım. Erol Keskin den, meselâ, ‘detaylı oyunculuğu’ öğrendim. Nitekim, tasavvuf gibi bir şey belki tiyatro. Öğrendikçe kendini daha yetersiz görerek daha çok öğrenmeye yöneliyorsun ister istemez.”      

11043082_902726996445426_332422483936732377_n

                                                                           

     “Eşimi kaybettiğimde, Erol Keskin arayıp ‘Mikado’nun Çöpleri’ni önerdi. Acım o kadar yeni, o kadar tazeydi ki, Erol’a kızdığımı, hatta duyarsızlıkla suçladığımı hatırlıyorum. Evet, provalarda gizlice ağladım. Evet, kolay günler değildi. ama gördüm ki, sahne üzerinde ateşiniz düşer, hıçkırık kriziniz geçer. Sahnenin büyüsü bu, onarıcı gücü. Dahası, kendi gücünüzü fark ediyorsunuz oynarken. Çok şeyin üstesinden gelebileceğinizi de. Bir tür yaratıcılık bu duyumsadığınız.”                                    

    “Emekli olduğumda çok ağladım. Büyük bir boşlukta buldum kendimi, bilir misiniz? Ağrılı, zor bir dönemdi. Hani kurumuş bir çiçeğe su verirsin de birden canlanır, hani çırılçıplaksındır keskin bir ayazda. Bir şifon bulup sarmalanırsın, üşümen geçer. İşte, Yiğit Sertdemir ‘Teyzem, gel şu teksi bir oku,’ dediğinde benzer hisler içindeydim. Kumbaracı 50 benim için rehabilitasyon merkezi oldu. Yiğit Sertdemir ise psikoloğum. ‘Gerçek Hayattan Alınmıştır’, ‘Öldün, Duydun Mu ?’, ‘Soytarım Lear’ ile yeniden tutundum sanki hayata.”                                                              

   Etiksiz estetik olmaz!!! Söyleyecek sözü olan ve iyi işler yapan tiyatroların ve tiyatrocuların her zaman arkasındayım. İnsanlar için hem eğitici hem eğlendiricidir tiyatro. Şu hayatta insanı insan yapan hamtaşını yontmaktır. İnsanın bu faaliyetinde, duygularını güzelleştiren ve düşüncelerini geliştiren tiyatronun ayrı bir yeri vardır ve hep öyle olacaktır.

Rolü alıp yorumlayışı, kar taneleri gibi benzersizdi bir diğerinden. İndirgenmiş, güdük, eksik bırakılmış hayatlarımıza ışık tuttu hep Tomris İncer. Dahası, sahnede bir oyuncunun varoluşu üzerine söyleyebileceği son sözdü, her yaşar kıldığı karakter…Bir tür yaşam yolculuğuydu bu. Sayısız biyografi vardı geçmişinde. O gerçek bir tiyatro insanıydı. Bir grande dame. Az bulunan bir sahne, oyuncu, izleyici uyumu, bir doğru kimya, kusuruz bir bileşim…

11021193_902726896445436_1778909851401193015_n

Türkiye Tiyatrosu’nun duayen oyuncularından Tomris İncer, “etiksiz estetik olmaz” şiarıyla, yarım asırdır sürdürdüğü sanat hayatında, güzelliği iyilik ve bilgi ile buluşturmayı başarmış ender sanatçılardan biri olmayı başarmıştı hep. Etik duruşu ve mücadeleci kimliğiyle, bu coğrafyanın baskılar, yoksunluklar ve trajedilerle dolu toplumsal tarihinde sanatını yaşatan ve yücelten bir sanatçı olarak, tiyatro tarihine adını yeteneğiyle olduğu kadar aklı ve vicdanıyla da yazdırmıştı…                                                                             Alkışların sonu gelmemişti. Alkışlar sürüyordu. Alkışlar bitmiyordu. İnsan gibi bir insana, bir tiyatrocuyaydı bu alkışlar. Tüm o ağıtlı zamanlardan bugüne hep direnmiş bir insana olan saygıydı, hayranlıktı, sevgiydi bu alkışlar. Seren direkleri kırılmış bir gemide, Alaeddin’in yitirdiği lambayı arıyor gibiydik. Zemheride karayelin önüne kattığı buzlu bir yağmur taneciğinden farkımız yoktu sanki. Gökyüzü ağırdı, kurşuniydi.

Söyleşimizin finalinde şu sözcükler dökülmüştü dilinden: “Buğulu bir cama kalp yaparım, seviyorum! derim. Papatya ya da kalp de olabilir aslında. Papatya baharı çağrıştırır bana… Hani ‘bahar isyancıdır’ denir ya… Ben ise hayatımın sonbaharını yaşıyorum ve görüyorum ki sonbahar da isyancı! 68 yaşımdayım ve hep isyan var içimde…”

10999414_902726796445446_3986878475045298064_n

 

PINAR ÇEKİRGE – YAVUZ PAK

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.