Giuseppe Verdi’nin Son Başyapıtı, 

0

“Falstaff” Operası AKM’de sahneleniyor..

İstanbul Devlet Opera ve Balesi, Giuseppe Verdi’nin son başyapıtı olan, bir insanlık komedyası “Falstaff” operasını sahneliyor… Atatürk Kültür Merkezi – Türk Telekom Opera Salonu’nda sahnelenecek olan eser, 13-27-31 Mayıs 2023 tarihlerinde sanatseverler ile buluşacak.

William Shakespeare’in “Windsor’un Şen Kadınları” ve “IV. Henry”oyunlarından  uyarlanarak  hazırlanmış olan eserin, librettosu Arrigo Boito’ya ait.

“Falstaff”ın, Verdi tarafından  bestelenmek istenmesinin en büyük   nedenlerinden birinin,  Shakespeare’e olan  hayranlığı olduğu bilinmektedir. Verdi, birçok dramatik ve trajik opera bestesinin ardından, bu gülünç, muzip ve nükteli opera eserinini bestelerken büyük bir keyif aldığından bahsetmiştir.

Doğrusunu söylemek gerekirse opera izleyicisi olmak da zordur. Opera sanatçısı olmak da zordur. Çünkü opera sanatların en yücesidir. İçersinde bütün sanatları barındırır. Dekorlar, resimler, tablolar, kıyafetler, dans, ses müzik, oyunculuk, teknoloji derken içinden çıkılamayacak bir görsel şölene dönüşür. Birde duygular bambaşka bir dilde orkestranın ritmine uydurularak ifade edilmek zorundadır. İyi bir opera sanatçısı aynı zamanda iyi bir oyuncu ve çok kıvrak bir performans sanatçısı olmak zorundadır. Benim için en önemlisi oynanan bir eserin zamana ve sahneye sadık kalmasıdır. Yani ben bir operayı izlediğimde zamanın içinde yolculuk da yapmalıyım. Yukardaki üst yazıyı okumadan hikayeyi de anlamalıyım. Gözlerim devamlı yukarı bakarken oyunculukları da kaçırmamalıyım. Bu arada AKM’de altyazıların konulduğu yer bir hayli yukarda olduğu için diyalogları okuyayım derken oyunu da zaman kaçırdım diyebilirim. Biraz daha aşağıya indirilebilirdi.

 Renato Bonajuto’nun sahneye koyduğu bu opera gösterisi gözümüzün alabildiği her alanı başarı ile doldurdu. Seyirci de büyük bir coşku oluşturdu. Oyuncu kadrosu verdinin çizdiği karakterlerle birebir örtüşmüştü. Libretto’sunu Arrigo Boito’nun yaptığı çalışma son derece orijinaline sadık kalarak bizi tamamıyla olayların yaşadığı döneme çekebildi. Dekor tasarımcısı Efter Tunç kostüm çizimleri dönemi tam anlamıyla yakalamakla birlikte renklerdeki seçiciğiliği ( özellikler kadınların kıyafeti) sahnede hareket ve bir dalgalanma havası veriyor.

Baş rolün sahibi olan güçlü bariton Işık Belen’nin başını çektiği bu yükselemen oyuncu kadrosunun canlı performanslarından, şarkıcıların bu prodüksiyonun Verdi’nin karakterlerine inanılmaz bir yakınlık hissetmemizi sağlıyor. Işık Belen çizdiği karakter ile seyirciye o kadar sahi geliyor ki seyirci nerdeyse sahneye fırlayacaktı.  Açıkça belirtmek isterim ki erkekler alınmasın ama ben kadınların performansını daha başarılı buldum. Birbirleri ile kurdukları ritim, oyundaki rol paylaşımları, verdikleri sıcaklık, yeri geldi mi duygusal ve kırılgan davranışları ile bizi hikayenin içine çektiler.  Performansları ve sesi kullanma becerileri ile metni okumamıza gerek kalmadı. Alice Ford rolünde Şebnem A. Kışlalı, Nannetta rolünde Dilruba Bilgi, Mrs. Quickly rolünde Deniz Likos, Mrs. Meg Page rolünde Barbora Hitay rol alıyor. Her birini ayrı ayrı kutluyorum.

İtalyanca seslendirilecek olan eserin rejisörü Renato Bonajuto. İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası’nı Tolga Atalay Ün yönetiyor. Dekor tasarımı Efter Tunç’a, kostüm tasarımı  Ayşegül Alev’e, ışık tasarımı ise Yakup Çartık’a ait. Eserin koro şefi ise Paolo Villa.

14.yy’da İngiltere’sinde geçen eserde,  Shakespeare’in yarattığı en eğlenceli karakterlerden biri olan şişman çapkın Falstaff’ın, aynı anda evli ve iki iyi dost olan Alice Ford’u ve Meg Page’i baştan çıkarmaya çalışması ile başlayan zincirleme olaylar anlatılıyor. Bu insanlık komedyasında;  aşk, para, hırs, entrikalar…kısaca tüm beşeri duyguların yaşandığı bir karmaşanın  sonunda , budalalarla dolu olan bu dünyada, her şeyin bir şakadan ibaret olduğu vurgulanır.

Eserde; Işık Belen, Cengiz Sayın, Caner Akgün, Alper Göçeri, Murat Güney, Berk Dalkılıç, Ufuk Toker,  Çağrı Köktekin, Anıl Önder, Hazal Ata, Can Reha Gün, Bahadır Özkoca, Göktuğ Alpaşar, Erdem Sakarya, Ali Haydar Taş, Şebnem A. Kışlalı, Sevim Ateş, Dilruba  Bilgi, Özgecan Gençer, İpek Zehra Evre, Deniz Likos, Ayçin Sürücüer, Nesrin Gönüldağ, Barbora F.Hitay, Elif Tuğba Tekışık  dönüşümlü olarak rol alıyorlar.

PAYLAŞIM
Önceki İçerikHamiş, Gösteri; Gösteri de Hamiş’ti
Sonraki İçerikTOTAL RECALL SERGİSİ’NDE BULUŞTULAR
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan