Bir zamanların aranılan kadın sanatçısı Serpil Benay uzun bir aradan sonra yeniden ‘Yazık’ ile çıkıyor. 1980’li yılların gece kulüplerinin aranılan ismi Serpil Benay başta Sezen Aksu  ve Özgür Aras, Aykut Gürel gibi isimlerin desteğini alarak şarkı çıkarmaya karar verdiğini söyledi. Zamanında Zeki Müren ile sahneye çıktığını onunla güzel anılarının olduğunu belirtdi. Sezen Aksu, Sibel Can gibi isimlerle de sahneye çıkan sanatçı: “çok zor günler geçirdim ama bunları kimseye hissetdirmedim.” Bu süreçte Sezen Aksu’nun kendisini arayıp ” Bütün şarkılarımı okuyabilirsin” diyerek destek verdiğini, Sibel Canın’da kendisine sahne kıyafetleri gönderdiğini söyledi.

FOTOĞRAF:SAFA GÜLSOY

Geçmişte İbrahimTatlıses tarafından sahneye çıkmasının yasaklandığına da değinen sanatçı  ” o günler geçti gitti. şimdi bir sorunum yok” dedi.

Serpil Benay’ın basınla paylaştığı röportajın tamamını aşağıda okuyabilirsiniz.

Evim olmadığı için Zeki Müren’in evinde kaldım!

-Özgür Aras ve Aykut Gürel’le birlikte uzun bir aradan sonra yeni projenizle müzikseverlere seslendiniz anlatımısınız…
‘Bir melek geldi yanıma… 12:30 yemeğe oturduk.1:30’da şarkı yapmaya geldik. Sezen Aksu’yu aradık. İki meleğim Özgür Aras ve Sezen Aksu sayesinde iki saat içinde şarkıyı çıkarmaya karar verdik. Aklımda fikrimde yokken bir anda projenin içinde kendimi buldum. Ertesi gün Aykut Gürel’le şarkının aranjesi yapıldı okudum. Bende anlayamadım.

-Bir küslükten dolayı mı bu kadar ara verdiniz müziğe?
’80’li yıllarda çok güzel dönemler geçirdim. Çok güzel işler yaparak güzel imzalar attım. Ondan sonra pop müzik patlaması ile birlikte gazinoların kapanmasıyla birlikte sıkıntıları başladı. Kendi kendime kırıldım küstüm. Aslında kimsenin umurunda değildi. Uzaklaştım sahnelerden.  Yine güzel mekanlardan gelen teklifleri arada değerlendirdim. Ama bu işe küsülmez bence bunu anladım bu süreçte.

-80’li yıllarda Zeki Müren kadrosunda sahnelere adım atmışsınız… Onun gibi bir usta ile aynı sahnede olmak sizin için bir avantajlı değil mi?
‘Aynı sahnede olmak ve bana ayrıca destekleri oldu sayın hocamın. İlk sahneye uvertür olarak çıkıyordum sahnelerde. Sonra gece kulübünde çıkardım sayın paşam oraya gelir beni dinlerdi Ankara’da… Ondan sonra İstanbul’u arıyor bu arada fena bir kız var bunu gelin alın diyor benim için. Hatta Ankara’dan İstanbul’a geldiğimde evim yoktu. Zeki Paşanın evinde kaldım. İnsanlarla tanıştırdı. Bana bir yol açtı. Çok şanslıydım.

-Zeki Paşa yakından tanıyan birisi olarak nasıl biriydi…

‘Paşamız Türkiye’ye gelmiş en büyük değerdir bu asla tartışılmaz…Son zamanlarda bazıları çirkin konuşmalar yapıyorlar. Kendileri bence çok çirkin kalpli. Ben paşanın çok desteğini gördüm. Benim programıma gelirdi bir tane okur musunuz derdim ‘Git başımdan derdi’.. Onun tarzını biliyordum name yapacağım şarkı okurdum. Sonra sahneye çıkar şarkı okurdu. Zeki Müren önemli ve değerliydi.

-Unutamadığınız bir anınız var mı paşa ile?
‘Beni koluna takar küçük gazinoları birlikte gezerdik. Allah rahmet eylesin bir sanatçı kimse beni tanımıyor o dönem… O sahnedeki sanatçı beni sahneye alması için Zeki Paşa haber yolladı. O beyefendi beni sahneye almadı. Zeki beyde gazino patronunu çağırdı. Benim bir daha buraya gelmemi istiyorsanız bu beyefendi bir daha bu arada çıkmayacak dedi. O gün işine son verdiler o beyefendinin. Allah rahmet eylesin o beyefendiye de.

-Zor zamanlar geçirdiniz…
‘Çok zor zamanlar geçirdim. Benim iki tane oğlum var 10 senelik annemin hastalık süreci vardı. Sahneler bitmişti. Çok zorlandım. Hayat bana zor şeyler yaşattı. Ama hep böyle bir daha güçlü ayakta kaldım. Hayat zaten aynı standartta giderseniz hayatın tadına varamazsınız ki… ben genel olarak çok mutlu insanım. Çok zorluklar atlattık. Hırsa girersen daha çıkmaza girer insan. Hayat inişli-çıkışlı.

FOTOĞRAF: SAFA GÜLSOY

-Bu zor zamanlarınız da sizin yanınızda kimler vardı?
‘benim yanımda kimse yoktu çünkü hiç kimse hiç birşeyimi bilmiyordu. Ben biraz kuyruğu dik biriyim. Sıkıntılarımın olduğu bir gün dostumla yemeğe çıktık. Ben şıkır şıkır giyindim. O da yahu dedi senin sıkıntılı olduğuna kim inanır. Hayatın getirdikleri içinde bir sürü destek olanlar oldu. Sibel Can benim canım. Bu şarkı projesinde de bana kıyafet yolladı. Aksesuarlar yollamış. O benim canım. Onunla paylaştığım çok şey var. Sibel’le yaşadıklarım herhalde sorsanız o da o günlere dönmek ister. O eğlenceli sahnelere imza attık. Çok yıllar rahmetli Huysuz Virjin ben ve Sibel Can birlikte çalıştık. Türkiye’de ben gece kulüplerinde imzamı atmış bir isimdim ben bunu bilmiyorum ben sadece işimi iyi yapmış biri olarak biliyorum kendimi. Ben iyi şarkıcıyım. Starlığın farkında değildim.

-Öz eleştiri yapıyor musunuz… Adımlarınızı yanlış attığınız için…

‘Hayatta keşkeler olur tabii ki. Şöhretin bedeli var. Yanlış konuşmak istemiyorum. Sadece sahneden para kazanılarak bizim dönemimizden bahsediyorum. Şu anda sanatçılar çok büyük paralar kazanıyorlar. Bizim dönemimizde sadece sahneden para kazanarak servet sahibi olmanız mümkün değil…O yıllarda bir sanatçının arkasında muhakkak zengin bir sevgilisi olurdu. Destekleyici. Benim öyle bir hayatım olmadı. Arkamda güç yoktu. Bizim kazandığımız paralarla servet sahibi olunmazdı. Ben güzel yaşadım. Kimseden talep etmedim. Etseydim bana yetişecek dostlarım vardı. Hayatımda unutamadığım bir şey. 25 yaşında oğlum lenfoma geçirdi. Bunu duyurmadığım halde duymak isteyen duyuyor ve yanında oluyor. O dönemde beni arkadaşı aradı maddi manevi yanındayım dedi bu da Özgür Aras’tı. O benim meleğim. Sezen hanımda yıllardır benim onda kredim vardır. Şarkılarımın hepsini okuyabilirsin dedi. Sezen Aksu hayranıyımdır. Pamuklara sarmak istiyorum onu.

FOTOĞRAF SAFA GÜLSOY

-Genç şarkıcıları nasıl buluyorsunuz?
‘Var güzel sesler. Hadise’yi severim. Evimin içinde kızım gibi görüyorum.

-Sizce müzikte bir yozlaşma söz konusu mu ?
‘Var evet. Müzisyenlerle fenomenler arasında bir fark kalmadı. Fenomenlerde müzisyen oldu. Müzik ödülü alıyor inanamıyorum. Bunları algılayamıyorum. Şarkıcılık çok kutsal bir meslek benim gözümde. Sahneye çıktığım zaman başka bir dünyaya geçiş yapıyorum. Lay lay lom hopp paraları kazanıyorlar… Bu değil…

FOTOĞRAF: SAFA GÜLSOY

-İlk zamanlarınızda menajer Hasan Bora’ya İbrahim Tatlıses’in baskısı olduğu ve sahneye çıkmamanız için köstek olduğu yazılmıştı… Yıllar geçti bu olaya ne diyeceksiniz?
‘Sade veto etmedi. Maalesef sözleşmelerim Hasan Bora’daydı ve iki yıl sahneye çıkamadım. Yasaklandım. Nedenini bilmiyorum. Allah diyorum. İbrahim Tatlıses’le sorunum yok.  Oldu ve geçti.

-13 tane sinema filminiz var… Oyunculuğa da ger dönecek misiniz?
‘İstiyorum geri dönmeyi. Güzel dizide anne, mafya kadını canlandırabilirim. Bu işte yorulmayı seviyorum.

-Parayı seviyor musunuz?
‘Çok para gelsin ama döver gibi de harcamak isterim. Para araçtır. Ben onu biriktirmeyim. Etrafımdakiler yararlansın isterim. Benim hiçbir zaman bankada 1 milyon dolarım olmayacak.

 

-Yeni single projeniz “Yazık” için gelen yorumlar nasıl?

Beni çok mutlu ediyor. Sosyal medya dan gelen yorumları okuyorum o kadar güzel şeyler yazıyorlar ki. İşin ustaları övgü dolu şeyler söyleyince gözlerim doluyor. Keyiflini çıkarıyorum kısaca.

nbsp;

Diren Sanat Özel Röportajları için Youtube kanalımıza bekleriz

nbsp;

 

PAYLAŞIM
Önceki İçerikİBB ŞEHİR TİYATROLARI BİRHAN KESKİN ŞİİRLERİYLE MÜZEDE SAHNE ETKİNLİĞİNDE SEYİRCİYLE BULUŞTU
Sonraki İçerikKüçükçiftlik Park Konserleri;Adamlar, Jakuzi ve Hedonutopia Var (Müzik haberleri, Gruplar, Sanatçılar, Albümler)
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan