Sunal ailesi, Kemal Sunal filmlerinin telif haklarıyla ilgili davalarını Anayasa Mahkemesi’ne taşıyor

Türk sinemasının usta oyuncusu Kemal Sunal’ın, 70’li ve 80’li yıllarda rol aldığı filmlerin yayın haklarıyla ilgili telif davaları devam ediyor. Rahmetli Kemal Sunal’ın ailesi, kendilerini ve sevenlerini üzen, yapımcıların haksız kazanç sağladıkları bu durum karşısında, bir basın toplantısı düzenleyerek Anayasa Mahkemesi’ne başvuracaklarını açıkladılar.

Sanatçının eşi Gül Sunal, oğlu Ali Sunal ve kızı Ezo Sunal’ın düzenlediği toplantıda, Kemal Sunal’ın “icracı sanatçı” sıfatıyla oynadığı Yeşilçam filmlerinin sinema gösterimi dışında, kendisinden izin alınmadan, televizyonda veya farklı platformlarda piyasaya sürülmesinden doğan kanuna ve adalete aykırı alınan kararlar hakkında bilgi verdiler.

Türkiye’nin 7’den 70’e gönüllerde taht kuran sinema sanatçısı Kemal Sunal’ın eşi Gül Sunal, 1990 yılından itibaren özel TV’lerin yayın hayatına başlamasıyla birlikte sinema seyircisinin azaldığını ve bu durumun yeni filmler çekilememesine sebep olduğunu söyledi. Eşinin 70’li ve 80’li yıllarda çektiği filmlerin sözleşmelerinin sinema gösterimi için yapıldığını ancak yapımcıların, TV kanalları ile anlaşarak sözleşme şartlarını ihlal ettiklerini söyledi.

“Kemal’in yeni nesiller tarafından tanınması açısından mutluluk verse de büyük bir haksızlık olduğu da bizi ve sevenlerini yaralıyor”

Gül Sunal; “Bu durum Kemal’i çok üzdü. Yıllar önce 25-30 bin liraya oynadığı filmler milyonlarla anılıyordu. Çoğu filmde sözleşme yoktu. Bir gün özel televizyonlar olacağı, filmlerin DVD veya dijital ortamda oynayacağı eğer o zaman öngörülebilseydi Kemal Sunal’la film yapmak isteyen yapımcılar bütün hakları ona verirdi. Çünkü yılda sadece 2-3 filmde oynuyordu ve yapımcılar bu filmler için ne isterse vermeye razıydı.

Kendisi telif için bir iki teşebbüste bulundu ama başarısız oldu. Bir yandan filmler, sinema tarihinde görülmemiş halde halen birçok ulusal kanal yanında, yasal olan olmayan kanallarda da oynamaya devam ediyor. Bu durum Kemal’in yeni nesiller tarafından tanınması açısından mutluluk verse de büyük bir haksızlık olduğu da bizi ve sevenlerini yaralıyor. Kemal ile iş yapan vearkadaşı olan yapımcılara bizzat gidip konuşarak, bu haksız durumun cüzi de olsa bir anlaşma ile çözülmesini istedik, maalesef olumlu cevap alamadık. Son çare olarak adalete başvurmak zorunda kaldık. Bu haksızlığa karşı Anayasa Mahkemesi’ne başvuracağız.” dedi.

PAYLAŞIM
Önceki İçerikKomşu Kapısı 2018-2019 sezonunu açıyor.
Sonraki İçerik2018 Emmy Ödülleri’nde Digiturk Dizileri 18 Ödülle Fırtına Estirdi
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan