Gülse Birsel’in Aile Arasında filmi vizyonda hızla ilerlemesini devam ettiren filmin özel gösteriminde oylum Talu’nun sorularını cevaplandırdı. Söyleşi de; ” çekimleri hep güneşin durumuna göre ayarladık. Bazı akşamlar o kadar çok üşüdük ki içlik onun üzerine dalgıç kıyafeti giymek zorunda kaldım. Bu yüzden çekimlerde birkaç beden büyük gözüyorum. çünkü dalgıç kayafetinin üzerine elbisemi giydim”  dedi.

 Söyleşi esnasında Holywood’a gönderme yapmadan edemeyen Gülse Birsel ‘ Bir Güneş Makinası yapsınlar’ diyerek sinemamızın halen güç koşullarda yapıldığını dile getirdi.

 

Gülse Birsel, 1 Aralık’ta vizyona giren filmi hakkında ise şunları söyledi;İzleyenlerden olumlu dönüşler olduğunu ve filmi izlemeye gidenlerin tek şikayetinin ‘çok kalabalık yer bulamadık’ şeklinde olduğunu belirten Birsel, şöyle konuştu:

“Gişe çok iyi olacak biliyorum ama benim asıl amacım filmin beğenilmesiydi. Anladığım kadarıyla da filmin çok beğenildiği yönünde. Bu da beni çok mutlu etti. Ben filmin yazarı olarak beğenilmesini çok istemiştim. Şu an elimizde net bir sayı yok ama pazartesi ilk sayıları alacağım.”

Gülse Birsel’e Cem Yılmaz ile  Ata Demirer arasında bir rekabetin olup olmayacağı soruldu:   “İkisi de benim arkadaşım. Üçümüz de iyi komedi yapıyoruz. Yapmaya çalışıyoruz. Rakipten çok arkadaşım onlar benim. Aynı takımdayız” karşılığını verdi.

İlk filminizde ne gibi sıkıntılarla karşılaştınız? sorusuna ise şöyle cevap verdi:

Buradan Hollywood’a sesleniyorum. Güneş makinesi kaç paraysa yapsınlar” .

İlk filmini çekerken sinema teknolojisiyle ilgi ciddi sıkıntılar yaşadık. Teknolojinin sinemada çok geri kaldık. Çekimler sırasında çok üşüdük ve sürekli güneşi takip etmek zorunda kaldık. Sinemanın teknoloji olarak artık çok başka bir yere gitmesini istiyorum. Bir kere güneş bekleniyor. Bakıyorsun güneş buluta girmiş. Beklemeye devam. Bir güneş makinesi yapılsın. Buradan Hollywood’a sesleniyorum. Güneş makinesi kaç paraysa yapsınlar” .

Filmin Silivri’deki çekimlerinde çok üşüdüğünüzü belirtiliyor bunla ilgili ne gibi önlemler aldınız? sorusu üzerine 

“Yani birkaç gece çok üşüdük. O kadar üşüdüm ki dişlerim birbirine çarpıyordu. Gece elbisesi giymek zorundaydık. Ertesi gün gidip yün içlik, üzerine dalgıç elbisesi onun üzerine de elbise giydim. Filmde 42-44 beden görünüyorum. Aslında değilim tamamen dalgıç kıyafetiyle ilgili” diye konuştu.

Aile Arasında filminin gala gecesi

PAYLAŞIM
Önceki İçerikGÜLİZ AYLA PARLA’MAYA DEVAM EDİYOR
Sonraki İçerikDemet Evgar: Komedi illa bir cinsiyet üzerinden çıkarılmamalı
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan