HANDAN SALTA : SEVGİLER PEKİN HAVASI

0



Uluslararası Tiyatro Eleştirmenleri Birliği (IATC) 26. Dünya Kongresini ve aynı zamanda genç eleştirmenler toplantısını bu defa Çin’in başkenti Pekin’de yaptı. Başkentlerin olağan sıkıcılığındaki şehirlerden biri olan Pekin’i ne kadar renklendirdi bu toplantılar, orası tartışılır. Zira kalabalık sözcüğünün tek başına tanımlamaya yetmeyeceği kadar insanın sabahın beşinde başlayan metro, otobüs seferleriyle çıktıkları hayatta kalma mücadelesinde tiyatro eleştirmenleri ya da tiyatro ne kadar yer tutar sorusuna kesin bir yanıt vermek bence güç.
Tiyatro eleştirisinde internetin yerinin tartışıldığı, sunumların yapıldığı kongreyle ilgili en ironik gerçek Çin’de sosyal medyanın en popülerleri olan Instagram, Facebook, Twitter ve Youtube ile birlikte gmail hizmetlerinin yasaklanmış olmasıydı. İleri demokratik ülkelere yakışmayan bu yasağa ne kadar şaşırdığımı anlatamam. Farklı kuşaktan eleştirmenlerin internet konusundaki tutumlarını yaşları belirlemiyordu ancak son noktayı “internet dediğimiz yine biziz” diyen genç bir eleştirmen koydu. Kongrede bir ilk de IATC’ye bir kadın başkan seçilmesiyle yaşandı; Margareta Sörenson önümüzdeki iki yıl boyunca IATC’nin başkanlığını yapacak.
Havası, suyu, toprağı kullanılan kimyasallardan oldukça kirlenmiş Pekin’de insanlar gaz maskesiyle dolaşıp, boncuklu, fistolu, ekoseli maskeleriyle boy gösterirken biz eleştirmenler öğrencilerin sahnelediği bir Pekin Operası, bir çağdaş dans gösterisi, bir opera (Don Pasquale) ve bir de Vişne Bahçesi izledik. 2007 yılında inşa edilmiş Performans Sanatları Ulusal Merkezi binasının salonlarının, amatör ya da profesyonel, isteyen her topluluk tarafından kullanılabilmesi her konuda sıkı bir disiplin ve kurallar silsilesiyle karşılaşılan bir ülke için oldukça liberal bir tutum.

pekin
İlk kez gittiğim bu ülkede çağdaş dans denen gösterinin Türkiye izleyicisi için eskimiş bir seyir sunduğunu söylemem gerek. Don Pasquale salondaki seyircileri coştururken eleştirmenler aynı coşkuyu paylaşamadılar. Gerçekçi bir sahneleme, kostüm ve oyunculukla hazırlanmış Vişne Bahçesi’nde sahne ve ışık tasarımcısının yarattığı güzel fotoğraflar dışında bir yenilik, ışıltı, canlılık bulamadığımı itiraf etmeliyim. Çin Operası’na gelince, öyküsü, oynanış tarzı, kostümü, makyajı, aksesuarı izleyici tarafından ezbere bilinen bir gösterinin aynı izleyici tarafından defalarca izlenmesi, Pekin Operası öğrenimi yapan okulların bulunması beni çok düşündürdü.
Bir yandan havası, suyu kirli kentlerini ve ülkelerini değiştiremeyip kendilerini sağlıklı tutmak için Amerikan malı vitaminler kullanmak için sıraya giren, diğer yandan bıkmadan usanmadan aynı öyküyü izleyenler. Otel resepsiyonunda çalışanlar da dâhil olmak üzere, çok fazla sayıda üniformalı çalışanın varlığı, müze girişinde veya bir lokantanın kapısında bile olsanız görünmeyen bir elin her şeyi çekip çevirdiği duygusunu sürekli canlı tutuyor. Bütün bunlara internet yasaklarını da ekleyince ortaya çıkan tabloda hayata dair tek bir şey kalıyor; zaten Çinliler de onu yapıyorlar ve her yerde yemek yiyorlar.

HANDAN SALTA

www.dirensanat.com

PAYLAŞIM
Önceki İçerikRENGİN UZ: 100 YIL DAHA …ÖZGÜRCE…
Sonraki İçerikYAŞAR İLKSAVAŞ: BASKILARA RAĞMEN TİYATRO YAPMAK
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan