YAŞAR İLKSAVAŞ / GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE: BİR TATAVLA MASALI

0

Alkışlar Tiyatrosu. On beş yılı aşkın geçmişi olan, bu yıla dek çalışmalarını amatör olarak sürdüren, bu yıl gişe açarak profesyonelliğe adım atmış bir topluluk. Ama tiyatronun “iki kalas, bir heves” olmadığının bilincindeler. Bunun için de Tarık Şerbetçioğlu, Savaş Dinçel, Deniz Noyan gibi isimlerle çalışmaya özen göstermişler. Her ne kadar profesyonelliğe adım atmışlarsa da amatör ruhlarını hiç yitirmedikleri oyunun her anında hissediliyor. Heyecanları seyirciye de geçiyor ve bu paylaşım sahne üstü kimi aksamaları bile silip süpürüyor.

 

YAŞAR İLKSAVAŞ
YAŞAR İLKSAVAŞ

Tatavla. Bugünkü Kurtuluş semtinin eski adı. Yıllardan 1923, tarih, 6 ekim. İstanbul’un kurtuluşu. Türküyle, rumuyla, ermenisiyle, yahudisiyle… ülkemizin o zengin yelpazesinin birlikte yaşadığı, neşelerin de, kederlerin de, acıların da, dertlerin de, mutlulukların da, mutsuzlukların da, hattâ yalnızlıkların da paylaşıldığı bu mahallede İstanbul’un kurtuluşu hep birlikte kutlanmakta. Bu mahallede herkesin nasıl birbirine sahip çıktığına tanık olacağız bu oyunda, Nazilerin Yahudi zulmüne de, Türklerin nasıl Yahudilere sahip çıkıp kurtarmaya çalıştıklarına da, mübadeleyle istemeye istemeye, göz yaşları içinde bu ülkeyi terk etme zorunda kalmalarına da, varlık vergisiyle Aşkale’ye sürülmelere de… Kimsenin kimseyi ötekileştermediği bir döneme tanıklık etmekte ve bugüne gelmekteyiz… Ülkemizin eşine benzerine az rastlanır bu zenginliğimizin giderek yok olduğu, yok edildiği günümüze…

Rozi Almaleh ve Eti Zavaro’nun kaleme aldığı ve yönettiği oyun çok önemli bir konuya parmak basıyor. Farklı düşünce, farklı yaşam biçimleri, farklı kültürleri olan insanların nasıl bir arada, bir bütün halinde, aynı vatan sevgisiyle yaşadıklarını gösteriyor. Sevinçleri de bir bu insanların, kederleri de; hayatı paylaşarak yaşıyorlar ve hayatları paylaştıkca güzelleşiyor. Ve hep birlikte haykırıyorlar: “Biz İstanbul’uz!” diye. Evet, İstanbul bu, ve bu İstanbul’a –en azından arta kalanlarıyla—hepimiz sahip çıkmalıyız.

Barış Dinçel’in dekorları, o cumbalı evleriyle, o tenekeler içindeki çiçekleriyle, dantel perdeleriyle… özellikle de çeşitli mekânların aynı sahnede geçmesine olanak sağlayan son derece başarılı bir çalışma. Beki Almaleh’in dönemini doğru yansıtan köstüm tasarımı da öyle. Deniz Noyan’ın müzikleri oyuna renk ve can katıyor. Keşke ilk perdede bir iki parça daha olsaydı diye düşünüyorum.

Oyuncuların tümü de sane üstünde ellerinden gelenin en iyisini yapma cabasındalar. Benim en çok dikkatimi çeken oyuncuların çok başarılı şive kullanımları. Daha önceki bir yazımda, şivelerin giderek kaybolduğundan, birbirine karıştırıldığından, bunlara sahip çıkılması gerektiğinden söz etmiştim. Bu oyunda, kusursuz bir rum şivesine tanıklık ediyoruz. Emeklerine sağlık.

Bir Tatavla Masalı, gülerken boğazımızda bir şeylerin düğümlendiğini hissettiğimiz, kimsenin kimseyi ötekileştermediği bir dönemi unuttuğumuz değerleri bizlere hatırlatan, son derece özverili bir çalışma.

www.dirensanat.com

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.