2. Eğitim ve Ruh Sağlığı Günleri ‘Ruh Sağlığı Krizi’ teması ile gerçekleşti

0

Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi Rehber öğretmenlerinin organize ettiği 2. Eğitim ve Ruh Sağlığı Günü buluşması online olarak gerçekleşti. Her yıl farklı bir tema ile tartışmaların yapılacağı  ‘Eğitim ve Ruh Sağlığı Günleri’ bu kez ‘Ruh Sağlığı Krizi’ni eğitimin tüm paydaşları ile ele aldı.

 Türkiye çapında yoğun bir katılımla gerçekleşen etkinliğin sunuculuğunu Sabit Doğan üstlendi. İki oturum şeklinde gerçekleşen etkinlik protokol konuşmaları ile başladı; Kaymakamı Önder Bakan, Sabancı Vakfı Müteveli Heyeti Başkanı Güler Sabancı, Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Politikaları Daire Başkanı Mustafa Kışan, İstanbul İl Milli Eğitim Müdürü Levent Yazıcı, Beşiktaş Milli Eğitim Müdürü Özcan Türkoğlu, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi Müdürü Sedat Işık ‘Ruh Sağlığı Krizi’ üzerine duygu düşünce ve tecrübelerini paylaştı.

İstanbul İl Milliği Eğitim Müdürü Levent Yazıcı; Sınıf rehber öğretmenliğinin güçlendirilmesi gerektiğine vurguladı. MEB Milli Eğitim Politikaları Daire Başkanı Mustafa Kışan; Pandemi ile birlikte dijital çağı da göz önünde bulundurursak; İnsanın yabancılaşmasına değinerek “gittikçe kendine yabancılaşan bir dünya ile karşı karşıyayız. Bu yabancılaşma sorununu ancak yine insanın kendisi çözecektir” dedi ve sözlerini “insan insanın ilacıdır” diyerek tamamladı. Sabancı Vakfı Müteveli Heyeti Başkanı Güler Sabancı ise Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nin böylesine bir etkinlik düzenlemesinden son derece mutlu olduğunu, okulun genel anlamda çalışmalarının kendisini mutlu ettiğini söyledi. Eğitimin her zaman kendiyle yüzleşen eşitleyici bir rolü üstlenen bir yapıda olması gerektiğine vurgu yaptı.

Beşiktaş Kaymakamı Önder Bakan ise andemi sürecinde eğitimde karşılaşılan ‘Ruh Sağlığı Krizi’nin üstesinden gelinmesinin ne kadar önemine değinerek gözlem ve tecrübelerini paylaştı. Çözüm önerilerini dile getirdi. Bu tarz etkinliklerin düzenlenmesinin ne kadar önemli olduğunu belirtti.

2. Eğitim ve Ruh Sağlığı  Günü birinci oturumu Prof. Dr. Yankı Yazgan moderatörlüğünde başladı. Ruh Sağlığı Krizi “Sınıf içinde ruh sağlığı işaretlerini tespit etme ve uygun müdahale yöntemlerini uygulama” başlığı ile ele alındı. Prof. Dr. Yankı Yazgan Psikolojik ilkyardım öğretmenliğinin geliştirilmesi gerektiğini vurgularken eğitimde “veli-Öğretmen- idareci- öğrenci ve rehberlik arasında bir güven ortamı oluşması gerekiyor” dedi.

Konuşmacılardan Doç. Dr. Ayşe Burcu Erdoğdu; ‘ Kendine zarar verici davranışlar nedir? Okulda nasıl yönetilmeli?’ başlıklı sunumunda  öğrencilerin intihar teşebbüsünde bulunmasında en büyük etkenin “ davranışı pekiştirme ve soyut bir acıyı somutlaştırma”  olduğuna vurgu yaptı. Popülerlik ve sembolleştirme ile birlikte bulaşıcı yanınında olduğunu vurguladı.

Dr. Tuğçe Poyraz ise ‘Ruhsal zorlukların tedavisinde ilaç kullanımı hakkında okul ortamında neler bilinmeli?” Başlıklı sunumunda kızların %31, Erkeklerin %42 oranında ruhsal zorluklarla karşılaştığını buna karşılık bunların ancak dörtte birinin rehberlik servisine başvurduğunu belirtti.  Tuğçe Poyraz ruh sağlığı krizi yönetimi ve farkındalığı üzerine ise “  Aynı ortam içinde bulunan herkes için aynı ortam değil” diyerek paydaşlar arasında ‘yazılı iletimin’

 önemini vurguladı.

Doç. Dr. Funda Gümüştaş ‘ Zorbalığın yol açtığı ruhsal problemler neler?  Okulda ele alınırken neler yapılmalı? Başlıklı sunumunda “ Zorbalığı yapan ile mağdurun ikisinin de ruhsal kriz durumunun ele alınması gerektiğini belirtti.

2. Eğitim ve Ruh Sağlığı Günü’nin ikinci oturumu ise  Ruh Sağlığı krizi bu kez ‘Yeniden  Okulda’ başlığı ile ele alındı. İlk başta sözalan Psikolojik Danışman Reyhan Eskiçırak, Klinik Psikolog Bedia Kalemzer Karaca; pandemi ile birlikte okulların açılmasıyla  karşılaşılan sorunları bütün olarak  bizlerin önüne getirdi.   Pandeminin kaybettirdikleri, odaklanma sorunları, Sosyal ilişkilerde zorluklar,  sorunları çözmede zorlanmalar, evlerinde yazısız otoriteden yazılı otoriteye geçişlerinde yaşadıkları zorluklardan bahsetti.

Psikolojik Danışman Reyhan Eskiçırak, ‘Pandemi Gelip mi yoksa delip mi geçti’ başlığıyla Klinik Psikolog Bedia Kalemzer Karaca  ‘Okula Dönüş ve Ergenlik’ başlıklı paylaşımları ile Yeni normal nedir? Sorusuna vurgu yaptı.

İkinci oturumun konuşmacılarından Psikanalist Filiz Torun “ Pandemi sonrası ergen-aile-okul üçgeninde; ne kadarı yeni ne kadarı eski?” başlıklı sunumunda  “ Ergenlik bir habersiz buluşmadır. Toplumda herkesi etkiler, bütün mesele bu sorunları dışarda mı bırakacağız yoksa içerimi alacağız, ergenler kendine dur diyen sınırlayan bir yetişkine mutlaka ihtiyaç duyarlar. Eğer pandemi sürecinde kapılarını kapatıp odalarında yalnız başlarına kaldıklarında ‘kapının varlığını unutttuklarında işte tüm krizler o zaman başlar. Kişi her zaman kendini suçlu hissetiğinde suçlar” Diyerek ergenlerin bu süreçte ne kadar etkilendiğini dile getirdi.

“ Uzaktan gelenlerle yeniden okulda”  başlıklı sunumu ile konuşan Klinik Psikolog Seval Yarış Bakır; “ fiziksel olarak var olmak imkansız oldu. Öğretmenlerin ruh halleri duygu dünyaları aynı zamanda öğrencinin de ruhsal yanı ile aynıdır, pandemi sürecinde kişilerin bedenleri yoktur. Bu süreç bütün kayıplara gönderme yapan bir süreç oldu. Dış dünyada görülen belirsizlik iç dünyanın da belirsizliğine neden oldu”

PAYLAŞIM
Önceki İçerikNight Flight Etkinlikleri Başlıyor
Sonraki İçerikUkraynalı Piyanist Anna Fedorova & ABD’li Nicholas Schwartz / Klasik Müzik/ Sabit Doğan Röportajı
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan