Dünyanın ünlü piyanistlerinden Türkmenistanlı Rustam Rahmedov Mersin Müzik Festivali’nde verilen gala konserine şeflik yaptı. Bizde bu konser aracılığı ile biraraya geldik. Müziğini ve konserde seslendirilen eserlerin kökenini konuştuk. Müzik sadece farklı kültür ve coğrafyadaki insanları değil, bunların yanında farklı zamanları da birleştirdi. Ünlü sanatçı kendisini çok şanslı hissettiğini söyledi. Çünkü Sovyetler birliği zamanında birçok eserleri yasaklanmış. Uzun bir süre seslendirilmemiş.  Kurumuş dondurulmuş bir ağacı yeniden canlandırmış olmanın sevincini yaşıyordu. O zamandan gelen eserleri gerek günümüze gerekse de dünya müziğine uyarlaması onu farklı kıldı. Bu başarısının yanına Türkmenistan müzik kültürü ile Türk müziğini de birleştirmeyi ihmal etmedi. Bu güzel eserleri dünya müziğine kazandıran  sanatçı ile yaptığım röportajdan çok şey öğrendim. Dilerim sizlerde beğenirsiniz.

 Rustem Rahmadov Konserde,  Danatar Ovezov ile Yuliy Meytus’un Leyli ve Mecnun operasından Uvertür, Ulvi Cemal Erkin’in Köçekçe, Kara Karaev’in Keman ve Orkestra İçin Konçerto, Ferit Tüzün’ün Esintiler eserleri seslendirildi. Ganiyeva, Keman Konçertosu’nun ardından 100 doğum yılı anısına Arjantinli Besteci Astor Piazzolla’nın Oblivion eserini bis olarak seslendirdi.

Konseri izleyenler  etkisinden uzun bir süre sıyrılamadı. Alışkın olduğumuz hikayeler canlandı gözümüzde. Karşımızda hem bize ait hemde dünyaya ait bir müzik şöleni vardı. Bizim hikayelerimiz, Türkmenistan hikayeleri aynı duyguları ve hisleri taşıyordu. Sonuçta insan özünde aynı değil miydi. Ortak dil ise müzikti.

Rustem Rahmedov Kimdir?

Türkmenistan Aşkabat’ta müzisyen bir ailede dünyaya geldi. Danatar Ovezov Devlet Müzik Kolejinden birincilikle mezun oldu, Türkmen Ulusal Konservatuvarı’na onur öğrencisi olarak kabul edildi. Kısa süre sonra aynı okula piyano ve oda müziği öğretmeni olarak atanan sanatçı, solistlik kariyerini art arda iki prestijli piyano yarışmasında aldığı birincilik ödülleri ile pekiştirdi: Frédéric Chopin Yarışması ve Başkanlık Sanat Yarışması “Altın Çağ” birincilik ödülleri aldı. Ronald Reagan Kültür Merkezi, Tatar Devlet Opera ve Balesi, Kiev Ulusal Opera Evi, Erivan Operası Salonu, Tel-Aviv Opera Evi, Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi, Bilkent Konser Salonu, Süreyya Operası, Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı gibi önemli salonlarda konserler verdi. Dünyanın önde gelen müzisyenleri ile birlikte çalıştı. Türkmen Filarmoni Orkestrası, Türkmen Gençlik Oda Orkestrası, Bilkent Senfoni Orkestrası, Bilkent Solistleri, İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası ve Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası ile solist ve şef olarak pek çok konser verdi. Klasik, caz piyanistliği ve klavsen yorumculuğunun yanı sıra aranjör ve orkestra şefi olan; her yıl İsrail’de gerçekleştirilen Keshet Eilon Uluslararası Yaylı Çalgılar Ustalık Sınıflarına günümüzün değerli sanatçıları ile birlikte davet edilen; Keshet Eilon Ustalık Sınıflarının 2018 ABD turnesi kapsamında Los Angeles, Miami ve New York’ta sahnesinde yer aldı. 

PAYLAŞIM
Önceki İçerikÜnlü şarkıcı Barbaros Mersin’de sevenleriyle buluştu.
Sonraki İçerikADANA ALTIN KOZA FİLM FESTİVALİ’NİN ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan