1. İstanbul Tiyatro Festivali Studio Oyuncularının Sahneleyeceği Şahika Tekand’ın yazıp yönettiği ‘IO’ ile açılışı yapıyor. “”13-30 Kasım tarihlerinde UNiQ Hall’de sahnelencek oyunda Gizem Bilgen, (Kratos)Deniz Karaoğlu, (Hermes)Gökhan Küçük, (Prometheus) Yiğit Özşener, ve  (Io) Şahika Tekand rol alıyor.

Sabit Doğan
info@dirensanat.comıo,

Henüz oyunun içeriği hakkında kesin bir bilgi sahibi değilsek bile Şahika Tekand’ın Tiyatro festivalinde hep başarılı işler çıkardığını söyleyebiliriz. Özellikle oyuncuların başarılı bedensel ağırlıklı performanslarını görmek için sabırsızlanıyorum. Fiziksel oyunculuğa Ses, Işık, özgün kurgu ve sahneleme tekniği de eklendiğinde alacağımız haz kaçınılmaz. Önceki festival açılışında Şahika Tekand’ın ‘Godoyu Beklerken, Gergedanlar gibi oyunlarını izlemiştik. Rejisini hep özgün buldum… İçimden “tiyatromuz nerelere kadar gelmiş” dedim.  Şahika Tekand ve Studio oyuncularının ortaya koyduğu eseri hep ufuk açıcı buldum…  Çıtamızı her seferinde biraz daha yükselttiler.

Ekibe baktığımda ilk göze çarpan isim, geçtiğimiz yıl Sadri Alışık Tiyatro Oyuncu Ödüllerinde ‘Kader Can’ ile En İyi Erkek Oyuncu Ödülünü alan Deniz Karaoğlu oluyor. Başarılı oyuncunun bir buçuk saat sahnede  hem dans edip hem de hikayesini bir rapçinin diliyle anlatması olağan üstüydü. Buradan bakıldığında ‘IO’ oyununa ilgimiz daha da arttı… Ama şunu da belirtmek gerekir; Tiyatroların oyunun tanıtım metinlerinin daha anlaşılabilir ifade kullanılarak yazılması önemli bir husus. Şöyle Deniliyor tanıtımında  “Tragedya ve klasikleri özgün yaklaşımıyla sahneye taşıyan Şahika Tekand, bu kez; tragedyası Io aracılığıyla, Olympos ve Zeus’la hesaplaşıyor. Mitolojiyi başka bir ele alışla okuyan oyun; ataerkil dünya düzenini, hafızasını ve sorgulama yetisini terk eden bugünün insanını, şiirsel bir aksiyon düzeni ile sahneye taşıyor. Işık, ses ve hareketin dinamik ve gerilimli birlikteliğiyle yürüyen oyunda, hareket düzeni hareketin müziğini görünür kılarken, konuşma düzeni de dilin müziğini esas alarak esere müzikal bir dinleti niteliği kazandırıyor” Açıkça belirtmek gerekirse Şahika Tekand’ı tanımasam, daha önceki çalışmalarını takip etmesem bu ifadelere bakarak bu oyuna gitme fikri oluşmaz bende. Normal bir tiyatro seyircisinin de aynı fikirde olduğu kanısındayım. Ama  Şahika Tekand’ın ismi Studio Oyuncuları, performans, festival Açılışı deyip merak eder giderim elbette.

Oyunu görmeden de bir şey söylemek mümkün değil elbet. Ama ben çok güzel bir çalışma çıkacağı düşüncesindeyim. Festivalin açılış oyununu merakla bekliyorum.

 

STUDIO OYUNCULARI

  • Yazan ve Yöneten: Şahika Tekand
  • Sahne ve Kostüm Tasarımı: Esat Tekand
  • Işık Tasarımı: Şahika Tekand
  • Dramaturji: Verda Habif
  • Kratos ve Bia Hareket Düzeni: Gizem Bilgen
  • Koro Lideri: Nilgün Kurtar
  • Prodüksiyon Amiri: Murat Ersan
  • Yönetmen Yardımcıları (alfabetik sırayla): Verda Habif, Nilgün Kurtar
  • Yönetmen 2. Yardımcıları (alfabetik sırayla): Hilal Altıntaş, Emre Denizoğlu, Betül İngin
  • Oynayanlar (alfabetik sırayla): (Bia)Gizem Bilgen, (Kratos) Deniz Karaoğlu, (Hermes) Gökhan Küçük, (Prometheus) Yiğit Özşener, (Io) Şahika Tekand
  • Koro (alfabetik sırayla): Anıl Albayrak, Huriye Aliefendioğlu, Selinay Duman, Aren Fındık, Mehmet Bahattin Genç, Verda Habif, Altay İcimsoy, Bilal Yiğit İnal, Betül İngin, Seda Kandemir, Buket Koyuncu, Nilgün Kurtar, Gökhan Özcan, Can Özmen, Cihat Parıltı, Bulut B. Sezer, Burcu Bacanak Şahin, Onur Tanyeri, Gizem Tileylioğlu, Nazlı Deniz Topçam, Burak Zafer
  • Işık Masası Oyuncusu: Melike Durukan

Tragedya ve klasikleri özgün yaklaşımıyla sahneye taşıyan Şahika Tekand, bu kez; tragedyası Io aracılığıyla, Olympos ve Zeus’la hesaplaşıyor. Mitolojiyi başka bir ele alışla okuyan oyun; ataerkil dünya düzenini, hafızasını ve sorgulama yetisini terk eden bugünün insanını, şiirsel bir aksiyon düzeni ile sahneye taşıyor. Işık, ses ve hareketin dinamik ve gerilimli birlikteliğiyle yürüyen oyunda, hareket düzeni hareketin müziğini görünür kılarken, konuşma düzeni de dilin müziğini esas alarak esere müzikal bir dinleti niteliği kazandırıyor.

PAYLAŞIM
Önceki İçerikİş Sanat’ın 2020 Kültür Sanat Programı Açıklandı
Sonraki İçerikFazıl Say, İzmir Suiti ile 8 Ekim’de ENKA’da
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan