Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından bu yıl 20. kez gerçekleştirilecek olan Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali, fark yaratacak etkinliklerini sinemaseverlerle buluşturmak için gün sayıyor.

Her yıl farklı bir ülkenin sinemasını mercek altına alan “Randevu İstanbul” bu yıl Çin Sinemasını konuk ediyor.

1-7 Aralık tarihleri arasında Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı’nın (TÜRSAK) T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın desteğiyle gerçekleştireceği 20.Randevu İstanbul Uluslararası Film Festivali bu yıl günümüz “Çin Sineması”na odaklanıyor.

CRI (China Radio International) iş birliğiyle gerçekleştirilen “Çin’e Bak, Dünyayı Gör”adlı bu bölüm kapsamında Festival, günümüz Çin Sineması’ndaki film üretimini tüm çeşitliliğiyle yansıtmayı hedefleyen 10 yeni filmden oluşan bir seçkiyi seyirciyle buluşturacak. Festivale konuk olacak film ekiplerinin katılımıyla gerçekleştirilecek olan gösterimlerden sonra film ekipleri izleyiciyle buluşacak.

Çoğunluğu son iki yılın filmlerinden oluşan seçki, ağırlıklı olarak geçtiğimiz yıl dünya festivallerinde Çin sinemasını temsil eden arthouse filmlerden oluşsa da, Çin dışında seyirciyle buluşmamış olan gişede başarılı tipik bir güldürü örneğini keşfetme fırsatı da sunuyor.

Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı için yarışan Çin yapımı ilk animasyon olan, Liu Jian’in filmi “İYİ GÜNLER” (HAO JI LE), Çin sinema endüstrisinde son yıllarda özel önem verilen animasyon yapımlar zincirine eklenen parlak bir halka.

54. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde Altın Portakal kazanan “Melekler Beyaz Giyer”(JIA NIAN HU) bu kez İstanbul seyiricisinin karşısına çıkıyor. Derinlikli karakterler çizen ve eleştirmenlerden övgüler alan dört yıl önceki “Kayıp Sokak” (Shuiyin Jie) ile dikkat çekici bir çıkış gerçekleştiren Vivian Qu, ikinci filmiyle de seyirciyi sarsmayı başarıyor.

Güney Çin’de küçük bir köyken Batı resim sanatının ünlü yapıtlarının taklit-üretiminin yapıldığı bir merkeze dönüşen Dafen’ın ve Van Gogh’un dünyasını daha yakından tanımak için Hollanda’ya gitmek isteyen köylü-ressam Zhao Xiaoyong’un belgesel öyküsü olan “ÇİN’İN VAN GOGH’LARI” (CHINA’S VAN GOGHS) da programın önemli yapımlarından birisi.

Çin’de katı kurallara bağlı olan iç göç sorununa, ülkenin kuzeyinden güneyine gelmiş Yang ailesinin öyküsü üzerinden bakan KAYIP GELECEK (LU GUO WEI LAI) kuşaklararası ilişkileri çarpıcı biçimde ele alan bir dram. Cannes 2017’nin Belirli Bir Bakış programında yankı yaratan film, günümüzün hoşnutsuz Çin gençliğine yalnızlık, iletişimsizlik, sosyal medya ve refah arayışı temaları üzerinden bakıyor.

İlk filminde umut vaateden bir yönetmen olduğunun sinyallerini veren Liu Fang, dünya galasını 33. Varşova Film Festivali’nde yapan ESKİ GÜZEL GÜNLER”de (SAN XIAN HAO QING NIAN) günümüz Çin gençliğine çarpıcı bir bakış sunuyor.

Geçen yıl uluslararası festivallerde saygıyla söz edilen bir ilk film: Zhang Dalei, Taiwan Altın At Film Festivali’nde birincilik kazanan filmi YAZ BİTTİ” (BA YUE) ile seyirciyi kendi doğduğu topraklara, İç Moğolistan özerk bölgesinin Hohhot kentine götürüyor. 1990’larda devlet işletmelerinde özelleştirmelerin başladığı dönemde ekonomik sıkıntıların bir aileyi nasıl etkilediğini sade ve romantik dille öyküleyen “Yaz Bitti” Taiwan’da FIPRESCI ödülünün de sahibi oldu.

Dong Libu’nun kısa öyküsünden uyarlanan, Çin ölçülerinde hayli yıkıcı olarak nitelenebilecek bir taşlama: KARPUZU ÖLDÜRMEK” (TO KILL A WATERMELON) sıcak bir yaz gününde yol kenarındaki karpuz tezgâhına, satıcıya, karısına ve diğer yerel karakterlere odaklanan film suç ve adalet ilişkisine yaklaşımındaki açık sözlülükle dikkat çekiyor. “Karpuzu Öldürmek”, 2012’deki ilk filmi “Witness” ile ses getiren yönetmen Gao Zehao’dan alabildiğine sembolik ve alabildiğine gerçekçi bir çalışma.

Kaza sonucu bir çocuğun ölümüne neden olmak ve vicdani bedel ödemenin yeterli olmadığı şaşırtıcı, altüst edici bir süreç yaşamak… 2001’de başladığı yönetmenlik kariyerinde az ama sağlam adımlar atan Emily Tang (Xiaobai Tang) 2012 yapımı üçüncü filmi “ÖZÜR DİLİYORUM”da (ALL APOLOGIES) Çin’in alt-orta sınıflarına, kadın sorununa da değinerek acı dolu bir bakış gerçekleştiriyor. Hong Kong’lu görüntü yönetmeni Lai Yiufai’nin yalın tarzıyla şiirsellik kazanan “Özür Diliyorum”, etkisini salondan çıktıktan sonra da uzun süre hissettiren filmlerden.

Çin popüler güldürü sinemasından tipik bir örnek: BABASININ OĞLU” (FU ZI XIONG BING) yönetmen Yuan Weidong, Çin’de Bill Gates ve Steve Jobs’u idolleştiren genç girişimcilere neşeyle el sallıyor.

Senaryo yazarlığından yönetmenliğe geçen Mei Feng’in ilk filmi “Mr. No Problem” (BU CHENG WEN TI DE WEN TI) bu yıl Beijing Uluslararası Film Festivali’nde en iyi senaryo ve en iyi erkek oyuncu ödüllerine uzanarak dikkatleri çekmişti. Lao She’nın 1943’te yayımlanan kısa öyküsünden uyarlanan siyah-beyaz film, Çin’in güneybatısında yer alan Chongqing kentinde Japon işgaline kayıtsız kalınan zengin bir çiftlikte yaşananları anlatıyor.

İPEK YOLU SEKTÖR BULUŞMASI “RANDEVU İSTANBUL”DA

20. Randevu İstanbul’da “Çin’e Bak, Dünyayı Gör” bölümü kapsamında film gösterimlerinin yanı sıra Odak Ülke ile Türkiye arasında hem kültürel alışveriş hem de sektörel iş birliği yaratmayı hedefleyen bir dizi etkinlik de gerçekleştirilecek.

Çin Uluslararası Radyosu (CRI) ve Bahçeşehir Üniversitesi iş birliğiyle bir gün sürecek “Çin – Türk Sinema Sektörleri Paneli” sinema yazarı Tunca Aslan moderatörlüğünde 2 Aralık Cumartesi günü Bahçeşehir Üniversitesi Galata Kampüsü’nde gerçekleştirilecek.

“ÇİN – TÜRK SİNEMA SEKTÖRLERİ” PANEL PROGRAMI

2 Aralık 2017 Cumartesi

Güncel Çin-Türkiye Sineması ve Sinema Sektörleri

Saat: 10:00 – 11:30

Çinli ve Türk Sinemacılardan konuşmacıların katılacağı bu panelde, Çin ve Türk sinemalarında güncel yönelimler, sektörlerin gelişme planları, İpek Yolu’nda Sinema, Çin ve Türkiye arasındaki geçmişten gelen kültürel bağlar ve geleceğe yönelik iş birliği olanakları ele alınacaktır.

Çin ve Türk Sinemalarında “Kadın Bakışı”

Saat: 13:30 – 15:00

Her iki ülkeden kadın yönetmenler, akademisyenler ve sinema yazarlarının katılacağı bu panelde, her iki ülkedeki kadın yönetmenlerin güncel sinema çalışmaları, vizyonları ve kadın sinemacıların üretimlerinin evrimi ele alınacak. Bu panelin amaçlarından birisi de her iki ülkenin kadın sinemacıları arasında bir iletişim ortamının yaratılması için ilk adım niteliği taşıması.

Çin ve Türk Sinemalarında “Yeni Nesil Sinemacılar”

Saat: 15:30 – 17:00

Her iki ülkeden genç sinemacıların katılımıyla gerçekleştirilecek bu oturumda yeni nesil sinemacıların sinema sanatına bakışları, yeni eğilimler ve üretim imkânları ele alınacak, iş birliği ve iletişim ortamı yaratımı için olasılıklar üzerinde durulacak.

http://tursak.org.tr

http://randevuistanbul.tursak.org.tr/

tursak@tursak.org.tr

PAYLAŞIM
Önceki İçerik2017’ye Veda Konserleri
Sonraki İçerik“Vahşi Krallık: İsyan” 3 Aralık’ta Nat Geo Wild’da başlıyor!
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan