YAŞAR İLKSAVAŞ: MARKO PAŞA

0

İlkgençlik yıllarımdı. Hazım, Kel Hasan, Naşit hayranı büyük dayım bana asıl sanatın tulûat olduğunu anlatırdı sürekli. Ve bunu kanıtlamak için de beni birkaç kez İsmail Dümbüllü’nün gösterilerine götürmüştü. Dayım yaşındaki seyirciler kahkahalarla gülerken, ben her seferinde sıkıntıdan patlamıştım. Sürekli tekrarlanan yanlış anlamalar, deyimlerden güldürü çıkartma çabaları, kaba espriler… belki bir döneme damgasını vurmuştu ama benim tiyatro zevkime asla hitap etmiyordu.

 

YAŞAR İLKSAVAŞ
YAŞAR İLKSAVAŞ

Sonraları Nejat Uygur Tiyatrosu’yla tanıştım. Nejat Uygur da tulûat ağırlıklı bir tiyatro yapıyordu. Yani bana asla hitap etmeyen bir tiyatro tarzı. Ne ki, bu kez, geleneksel ortaoyunu ağırlıkta olmakla birlikte batı anlamdaki tiyatronun bir karışımını izliyorduk sahnede. Nejat Uygur’un çok farklı bir elektriği vardı. Oyunun tek komiğiydi, diğer oyuncuların görevi ona pas vermekti yalnızca. Nejat Uygur’a büyük saygı ve hayranlık duydum. Onca insanı tiyatroya çekmiş, tüm zor koşullara rağmen tiyatroyu Anadolu’nun en uzak köşelerine götürmüştü. Yine de “büyük usta”nın yaptığı tiyatronun benim tarzım olmadığını söyleye söyleye hemen tüm oyunlarını büyük bir merak, büyük bir ilgi ve büyük bir hayranlıkla izledim. Eşi benzeri az görülen bir dialog içine giriyordu seyirciyle. Gençliğin verdiği ukalâlıktan olsa gerek, açıkca itiraf edemesem de, burun kıvırır görünsem de Nejat Uygur’un büyük hayranlarındanmışım anlaşılan. Ve bugün önemini çok daha iyi anlıyorum.

Sonra oğulları Süheyl ve Behzat Uygur bayrağı babalarından devraldılar. Babalarının oyun geleneğini batı tiyatrosuyla birleştirerek sürdürdüler. Vodvillerin içine geleneksel tiyatromuzdan ögeleri başarıyla yedirdiler. Tulûat oyunculuğunun tekniğini ve estetiğini modernleştirerek uyguladılar. Ve Nejat Uygur gibi büyük seyirci kitlelerini kendilerine bağladılar. Sahneledikleri son oyun, bir Nejat Uygur klasiği olan Marko Paşa bunun en güzel örneklerinden biri.

Franz Von Schöntan ve Gustav Kadelburg’un yazmış olduğu oyunu Nejat Uygur türkçeye uyarlamış. Uyarlamadan da öte, tulûatı öne çıkartarak oyunu yeniden yazmış. Oyun tam anlamıyla yerli bir oyun olup çıkmış.

Hayrullah, soyluluk meraklısı paşanın kızıyla evlenerek konağa içgüveysi girmiştir. Evleneli üç ay olmuştur ama, ezikliği ve paşanın korkusundan karısıyla birlikte olamamıştır. Paşa, oğlu Seyfettin’i Rüstem Paşa’nın kızıyla evlendirmek istemektedir ama Seyfettin bir öğretmenin kızına aşıktır. Bu konuda Paşa’yı ikna etmek için eve,

Hayrullah’ın da arkadaşı olan, avukat Suat gelir. Ve Suat’ın gelişiyle birlikte gülünç olaylar birbirini izlemeye başlar…

nejat-uygurun-oyunu-yeniden-tiyatro-sahnesinde_1576537_720_400marko_pa_a_m_zikali_1_

Oyunu Uğur Babürhan durum komedilerini öne çıkartarak sahneye koymuş. Tulûat tiyatrosundaki “bir tiyatroda bir komik olur” kuralını yıkmış. Tabiî ki oyuncuların pas verdiği, oyunun ağırlıklı oyuncuları Süheyl ve Behzat Uygur ama, diğer oyuncuları da bir karakter olarak yaratmış sahnede. Böylece her oyuncunun payını aldığı, oyuncuya değil, oyuna katkı sağladığı dengeli bir oyun çıkmış ortaya. Uğur Babürhan yönetmenlikteki başarısını dekor tasarımında ve söz yazarlığında da yinelemiş.

Dönem kostümü denilince ilk akla gelen isimlerin başındadır Sadık Kızılağaç. Bu oyunda da tüm kostümler dönemi kusursuz yansıtmasının ve şıklıklarının yanısıra kişilerin karakterine de birebir uyan son derece başarılı, herbir ayrıntının özenle tasarlandığı çalışmalar.

markopasa-muzikali (2)markopasa-muzikali (3)

Serpil Günseli’yi müziklerinden ötürü özellikle kutlamak isterim. Kulakta yer yer kanto nağmeleri bırakan, çok başarılı operet tadında parçalar. Bence asıl önemli olan da şarkı sözlerinin her kelimesinin anlaşılır olması.

Süheyl ve Behzat Uygur’un gelenekselden gelen bir oyun tarzları ve tanrı vergisi bir sahne sıcaklıkları var. Sahneye adım attıkları andan itibaren seyirci ile hiç kopmayan bir dialog halindeler. Ve yine sahneye adım attıkları anda aldıkları alkış bana baba Uygur’u, Celal Sururi’yi, Muammer Karaca’yı, Ali sururi’yi anımsattı. Bugün böyle bir şey yok tiyatromuzda ama genç Uygurların bir geleneği ne denli başarıyla sürdürdüklerinin bir kanıtı bu. Bunun yanısıra Süheyl Uygur da, Behzat Uygur da çok başarılı iki vodvil oyuncusu. “Meziyet” rolü Şahnaz Çakıralp’e ölçü üzerine dikilmiş bir elbise gibi oturmuş. Sahnede son derece rahat ve doğal. “Paşa”, Uğur babürhan’ın oyunculuğuyla akılda kalan bir tip olmuş. Sahnede ilk kez izlediğim Ömer Yılmaz abartıyı bıçak sırtı bir dengede tutarak çok başarılı bir komedi oyuncusu olduğunu kanıtlamış. Leyla Yüngül son derece olanaklı bir rolün sahibi. Giderek rolüne oturacağına inanıyorum.

markopasa-muzikali (1)markopasa-muzikali

Nejla Uygur’u 15 yıl sonra yeniden sahnede görmek beni çok etkiledi. Her zamanki alçakgönüllülüğüyle, öne çıkma çabası olmaksızın Paşa’nın eşi Hanımefendi’yi en yalın, en doğal ve en doğru biçimde canlandırıyor. Küçücük bir rolde akılda kalacak bir kompozisyon çiziyor.

Marko Paşa tuluat ve modern tiyatronun başarıyla harmanlandığı, geleneksel tiyatromuzun nasıl yaşatılabileceğini gösteren, müzikleriyle operet tadında izlenen, seyircisine çok keyifli iki saat geçirten bir oyun.

YAŞAR İLKSAVAŞ

www.dirensanat.com

 

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.