ŞEHİR TİYATROLARI’NIN İLK GALASI: GÖZLERİMİ KAPARIM VAZİFEMİ YAPARIM

0

 

IMG_5605

Haldun Taner’in 1964 yılında yazdığı,‘Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’ oyunu, II. Meşrutiyet’ten başlayarak, Cumhuriyet’e uzanan ve Türkiye’nin içinden geçtiği toplumsal ve tarihsel değişimleri, aynı mahallede yetişen Vicdani ve Efruz adlı karakterlerinin yaşam öyküleri üzerinden anlatır. İlk kez 1964-1965 tiyatro sezonunda Küçük Sahne’de Ulvi Uraz Tiyatrosu tarafından sahnelenen oyununu, Haldun Taner, on yıl sonra toplumsal değişikleri göz önünde bulundurarak elden geçirdi ve 12 mart dönemini de kapsayacak tablolar ekledi.

Bugüne dek pek çok amatör, özel ve ödenekli tiyatro tarafından sahnelenen ‘Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım’ oyununu, İstanbul Şehir Tiyatroları, 2013-1014 repertuarına aldı.7 Ekim Pazartesi akşamı da Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’nde sezonun ilk galasını Haldun Taner’in bu çok sevilen oyunu ile gerçekleştirdi.

Can Doğan, Haldun Taner’in eserini, Selim Atakan’ın müziği eşliğinde sahneye koymuş. Dekor tasarımı Ayhan Doğan, kostüm tasarımı Gamze Kuş, ışık tasarımı

Fatih Mehmet Haroğlu, koreografi, oyunda Paşa ve Sarhoş rollerini üstlenen Eftal Gülbudak’a ait. Video tasarımı Funda Köseoğlu, illüstrasyon Eylül Gürcan imzasını taşıyor. Kalabalık bir oyuncu kadrosu olan ve orkestra şefliğini Deniz Noyan’ın üslendiği oyunda, saf, iyi niyetli, dürüst, kendini vatanına adamış, hiçbir fikir suçu işlememiş, gözlerini kapatıp vazifesini yapan Vicdani’yi Uğur Dilbaz, iş bitirici, üç kağıtçı, her fırsatta en yakınını bile sömürmekten kaçınmayan, ahlak kavramı nedir bilmeyen Efruz’u Can Ertuğrul oynuyor. Anlatıcılar, İrem Arslan Aydın ve Ersin Umulu.

Harbiye Muhsin Ertuğrul Tiyatrosu’nda gerçekleşen galaya, birçok tiyatro sanatçısının yanı sıra, 1964 yılında Ulvi Uraz Tiyatrosu’nda genç bir aktörken bu oyunda 6 rol birden canlandıran Zeki Alasya ile 1974-1975 sezonunda aynı oyunu oynayan Ali Poyrazoğlu da katıldı. Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım oyununu ayakta alkışlayanlar arasında, müzisyen Atilla Atasoy da vardı.

 

Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, 11-13 Ekim tarihleri arasında Kağıthane Sadabad Sahnesi’nde, 18-20 Ekim tarihleri arasında Ümraniye Sahnesi’nde, 30 Ekim-3 Kasım tarihleri arasında Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesi’nde seyirci ile buluşacak.

PAYLAŞIM
Önceki İçerikSON DURAK
Sonraki İçerikİKİNCİ KAT KARAKÖYDE YENİ SAHNE AÇIYOR. AÇILIŞ GENCO ERKAL’IN ‘İNSANLARIM’I İLE
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan