OYUNCULARIN NAZİ İŞGALİNE KARŞI DİRENİŞİNİN HİKÂYESİ“YAŞAMAK MI, YOKSA ÖLMEK Mİ”

0

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, Nick Whitby’nin yazdığı, Yücel Erten’in çevirdiği, Hüseyin Köroğlu’nun yönettiği “Yaşamak mı, Yoksa Ölmek mi”adlı oyunu seyirciyle buluşturuyor. Oyun, 7 Şubat 2024 Çarşamba günü 20.30’daÜsküdar Musahipzade Celal Sahnesi’nde ilk kez sahneleniyor.

Polonya’nın Nazi işgalinin hemen öncesinde, Varşova Tiyatrosunda Hitler karşıtı bir oyunun genel provası yapılmaktadır. Diplomatik bir skandala yol açma ihtimali yüzünden son anda gelen bir haberle sansür kurulu tarafından oyun yasaklanır. Daha önce oynadıkları “Hamlet“i yeniden gündeme almak zorunda kalırlar. Tiyatronun sanat yönetmeni ve ünlü oyuncusu Jozef Tura Hamlet’i oynamaktadır. Karısı Maria da ünlü bir oyuncudur ve çok hayranı vardır. Kısa bir süre sonra Almanlar Polonya’yı işgal eder.  Tiyatro kapanır ve oyuncular işsiz kalırlar.  Ancak tiyatronun genel sanat yönetmeninin karısı Maria’ya âşık olan havacı bir teğmen aracılığıyla, aralarına sızan bir Alman casusun Polonya’daki direnişçilerin adlarını oluşturduğu listeyi Nazilere iletmek üzere olduğunu öğrenirler. Casusa engel olmak için herkes üzerine düşeni yapacaktır ve rollerini gerçek hayata taşıma zamanı gelmiştir. Ellerinde sadece sanatsal enstrümanları vardır yani oyunculuk, kostüm ve dekorları.

 

Macar yazar Melchior Lengyel’in romanından uyarlanan ve filme de çekilen bu başarılı oyun izleyicimizle buluşacaktır.

 

“YURTTA BARIŞ, DÜNYA’DA BARIŞ”

 

Oyunun yönetmeni Hüseyin Köroğlu “Yaşamak mı, Yoksa Ölmek mi”de savaşı nasıl ele aldığını şöyle anlatıyor:

 

“Özellikle yönettiğim oyunlarda insanlara savaşın ne kadar kötü, ne kadar aşağılık olduğunu anlatmaya çalışıyorum, nefes aldığım sürece de anlatmaya devam edeceğim. Belki de ilk kez “Yaşamak mı, Yoksa Ölmek mi” oyununu, savaşa tanıklık eden bir çocuğun yüreğinden bakarak izleyeceksiniz. 2. Dünya Savaşı’nda Polonya Naziler tarafından işgal edilince, Varşova Tiyatrosu’ndaki oyuncuların, meslektaşlarımızın nasıl direndiklerini, hayatlarını yok sayarak nasıl mücadele ettiklerini, siz kıymetli seyircilerimizle paylaşmak isteği, bir savaş çocuğu olarak beni çok heyecanlandırdı.

 

1939’da Varşova’da yaşananlar, 1974’te çocukken yaşadıklarımla, bugün Gazze’de, Ukrayna’da yaşananlar aynı. İnsanoğlunun  “her şeye sahip olma” tutkusu,  tüm canlıları hunharca yok etmeye devam ediyor. Tam da bu noktada bir dünya lideri olan Mustafa Kemal Atatürk’ün “Yurtta Barış, Dünya’da Barış” sözünün önemini,  ne kadar kıymetli olduğunu hepimize bir kez daha hatırlatmak isterim.”

 

Müziğini Orçun Tekelioğlu’nun, dekor ve kostüm tasarımını Gamze Kuş’un,koreografisini Senem Oluz’un, ışık tasarımını Özcan Çelik’in, efekt tasarımını Kadir Arlı’nın yaptığı, fotoğraflarını Nesrin Kadıoğlu’nun çektiği oyunda Şenay Saçbüker, Hüseyin Köroğlu, Bahtiyar Engin, Vildan Türkbaş, İrem Arslan, Emre Narcı, Volkan Ayhan, Emre Şen, Ümit Bülent Dinçer, Tarık Köksal, Deniz Yeşil Mavi, Erkan Akkoyunlu, Özge Kırdı, Rüzgar Aşıkoğlu, Özgür Ali Kuruçay rol alıyor.

 

Oyun, 7-10 Şubat 2024 tarihleri arasında Üsküdar Musahipzade Celal Sahnesi’nde.

PAYLAŞIM
Önceki İçerikTİYATROKARE’NİN ÖDÜLLÜ OYUNLARI ŞUBAT AYINDA DA SAHNEDE!
Sonraki İçerikSIRADAN KELİMELERİN BİR ARAYA GELDİĞİNDE YARATTIĞI DERİN ETKİ
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan