34. Ankara Film Festivali Başladı

0

Bir çok şehirde artık film festivalleri düzenliyor. Bunca düzenlenen film festivalleri sinemamızı geliştiremedi. Evet uluslararası Film festivallerinde ödüller alan oyuncularımız, yönetmenlerimiz var. festival filmleri seyirciyi sinema salonlarına çekme konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor. Hala günümüzde filmler; gişe filmi- festival filmleri olarak ayrılıyor. Sanki bazı filmler ancak festivalde izlenilir gibi… Bir çok yönetmen, filmini önce festivallerde gösterip, ödül aldıktan sonra vizyona sokuyor.

Zaten o filmin ulaşacağı kitle de festival seyircisi kadar sınırlı kalıyor. Festivaller iyi yönetmenleri oyuncuları belirlese de festivallerde film gösterimlerinin sinama paydaşlarına bir gelir getirmediği de ortada. nerdeyse bir milyona maledilen bir filmin alacağı birincilik ödülü yüz bini geçmiyor. yönetmenlerin ancak atları duyurulabiliyor. Festival ödülü almış yönetmenler; en iyi ihtimalle bir dizi filmin yönetmeni veya reklam filmleri çekmekten öteye gitmiyor. Şansı yaver giderse tabi… Festivallerdeki verilen ödüllerde bir filmi teşvik edecek kadar değil elbette. Sonuç olarak festivaller ancak sinemacılarımızı birazcık olsun motive etmiş oluyor. Ancak festivalin gerçekleştiği şehrin tanıtımına katkı sunmaktan öteye gitmiyor. Bir de sanatçıları bir araya getirip bir sanatçı buluşması bakımından bir katkısı oluyor.

Gelelim bu yıl gerçekleşen 34. Ankara Film Festivali’ne… Her festivalde açılış töreni onu ödülleri ve özel ödüllerin verilmesi ile başladı. Onur Ödülleri; Aziz Nesin Emek Ödülü oyuncu Nur Sürer’e verildi. son zamanlardaki ‘Camdaki Kız, Aile dizisi ile Nur Sürer bütün tecrübesini ve oyunculuğundaki derinlği geniş kitlelerre bir kez daha hatırlatmış oldu. Nur Sürer her zaman seyirciye neyi vermesi gerektiğini bilen iti bi oyuncuydu. Sanat Çınarı Ödülü ressam ve akademisyen Mustafa Ayaz’a, Kitle İletişim Ödülü Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından takdim edildi.

Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı tarafından düzenlenen, AB Türkiye Delegasyonu, Ankara Büyükşehir Belediyesi ve Çankaya Belediyesi tarafından desteklenen 34. Ankara Film Festivali Büyülü Fener Sinemalarında düzenlenen Açılış Töreni ile başladı.

Sunuculuğunu Ünsal Ünlü’nün yaptığı, festival destekçilerine teşekkür plaketlerinin takdimi ile başlayan törende, Onur Ödülleri ve Vakıf Özel Ödülleri de sahiplerine verildi.

Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı Başkanı İrfan Demirkol festivale destek veren kişi ve kurumlara teşekkür ederek, Ankara Büyükşehir Belediyesi, Büyülü Fener Sinemaları ve Avrupa Birliği Delegasyonu plaketlerini takdim etti.


Festivalin Ulusal Uzun Proje Geliştirme Desteği bu yıl yönetmen Elif Nazlı Duru ve yapımcı Anna Maria Aslanoğlu’nun 100 TL adlı projesine verildi. Elif Nazlı Duru 40 bin TL’lik ödülünü jüri üyesi Mehmet Bahadır’dan aldı.

Onur Ödülleri; Aziz Nesin Emek Ödülü oyuncu Nur Sürer’e, Sanat Çınarı Ödülü ressam ve akademisyen Mustafa Ayaz’a, Kitle İletişim Ödülü Dünya Kitle İletişimi Araştırma Vakfı Yönetim Kurulu Üyeleri tarafından takdim edildi.

“YAŞAR ABİ KİM” NUR SÜRER

Aziz Nesin Emek Ödülü’nü irfan Demirkol’dan alan Nur Sürer, Buradan Mahmut Tali Öngören’e, saygılarımı sunarım. Mahmut Abimiz… Ben öyle diyorum şaşırıyor genç oyuncular. Mesela Aziz Abi diyorum, Aziz Nesin çıkıyor arkasından, bakıyorlar suratıma. Sette genç bir yönetmene ‘’Yaşar Abiyle şuradan çıktık’’ dedim. ‘’Yaşar Abi kim’’ dedi. Yaşar Kemal. ‘’Arkadaşlar seti terk ediyorum şu anda’’ dedi. Çünkü ben gerçekten çok şanslı bir oyuncuyum. 1979’da oyunculuğa başladıktan sonra ülkenin sıkıntıları bizi yazarlarla, şairlerle, heykeltıraşlarla bir araya getirdi -gerçi bu ülkenin sıkıntısı hiç bitmiyor da. Dolayısıyla, 12 Eylül sonrası Aziz Abiyle tanıştım. Sayısını hatırlayamadığım kadar eylemlere gittik. Onun adına böyle bir ödül aldığım için gerçekten çok heyecanlıyım ve mutluyum. O hayatını yüzlerce kitap, yoksul çocuklara adadı. En son Sivas katliamından kurtulan bir adamdan söz ediyoruz. Aziz Nesin’in belki sadece evlatları biliyor ama mezarı yok. Çünkü mezar istememiş. Sadece çocuklar üzerinde gezinsin istemiş. Onun mezarı yok ama onu bütün ülke tanıyor. Dünyada kitapları en çok çevrilmiş yazar olarak üçüncü sırada. Ben çok mutlu oldum Aziz Abi adına bu ödülü almaktan… Gerçekten çok teşekkür ediyorum sizlere… İyi ki bu mesleği yapıyorum. Sürekli ne kadar çok çalışıyorsun diyorlar bana. Çünkü çalışmayı çok seviyorum. Sürekli başka kadınları oynamak çok hoşuma gidiyor. Bu ülkenin kadınlarını oynamak; acılı, dertli, öfkeli… Çok güzel bir şey. İyi ki oyuncu olmuşum, ‘ diye konuştu.  

Kitle İletişim Ödülü’nü İrfan Demirkol’dan alan Cahit Berkay, ‘Sansür ve engellemeler.  Bunlar çok ortada gözüken şeyler ama gizli bir şey var, engel var. Gizli bir otosansür var. O sansür dediğimiz şey fena halde çalışıyor ki özgür sanat üretme anlamında baktığımız zaman sinemaya; o sinemaya gönül vermiş, hayalini kurmuş ve hayallerini yaşayan insanın o filmini kotarması, yapması zor hale geliyor… Şimdi televizyonlarda filmler oynuyor ya -isimlerini söylemediğim kanallar, benim de başıma geldi bu sene- oyuncuyu, senaryoyu, müziği seçiyorlar. Öyle bir müdahale var ki bu sinemanın özgür ruhunu tamamen ortadan kaldırıyor. Buna boyun eğmeyenlerin hepsini selamlıyorum’ dedi.

Sanat Çınarı Ödülü’nü Mustafa Ayaz adına kızı Nilay Ayaz aldı.

34. Ankara Film Festivali’nin Onur Ödülleri’ne ek olarak  verdiği  Vakıf Özel Ödülleri iki ayrı alanda başarı göstermiş sanatçıya; yönetmen Burak Çevik ve oyuncu Merve Dizdar’a verildi.

Vakıf Özel Ödülü’nü Vakıf Yönetim Kurulu Üyeleri Nihan Gider Işıkman, Ruken Öztürk ve Hacer Koç’tan alan Merve Dizdar, ‘Böyle güzel bir sinemada böyle bir ödül almaktan ötürü çok mutluyum. Çünkü kendimi var ettiğim bir yerde böyle bir ödül alıyorum. Çok iyi hissediyorum kendimi. Bunun için çok teşekkür ederim. Ankara Film Festivali’ne çok teşekkür ediyorum. Eskiden yani ben küçükken Ankara seyircisi bir sınavdır, Ankara seyircisi zordur, oradan geçmek gerekir derlerdi tiyatroda, sinemada. İnanılmaz bir şey bu. Çok önemli.  En sevdiğim şey burada olmak, film festivallerinde beraber film izlemek. Bizim sektörümüz eğlence sektörü gibi anlaşılsın istemiyorum. Çünkü gerçekten kendimi var ettiğim bir yer burası. Burası ruhumun gıdası. Bence bütün buradaki herkes için öyle. Sadece kafamız dağılsın diye yapmıyoruz bu işleri. O yüzden ne olursa olsun, zor zamanlarımız da olsa iyi zamanlarımız da olsa tek benim yaptığım şey çalışmak, üretmek, oynamaya devam etmek. Çehov der ya bizi çalışmak kurtarır. Başka bir şey bilmiyorum. İyi ki varsınız. Hepinize saygı duyuyorum. Bu ödülü aldığım için çok gurur duyuyorum. Teşekkür ederim, ‘  diyerek sözlerini bitirdi.

Vakıf Özel Ödülü’nü Burak Çevik adına Sezer Koç aldı.

Festivalde Bugün (3 Kasım Cuma)

BÜYÜLÜ FENER SALON I

14:00 Kayıp Ülke / Lost Country

16:30 Sanat Okulu 1994 / Art College 1994

19:00 Kızıl Gökyüzü / Afire

21:30 Şeflerin Aşkı / The Taste of Things

 BÜYÜLÜ FENER SALON II

14:00 Ulusal Belgesel Film Yarışması 1 – Aşk, Ateş ve Anarşi Günleri: Türk Sinemateki ve Onat Kutlar

16:30 Ulusal Belgesel Film Yarışması 2 – Dal Değdi Gözüme / Dinamo Mesken

19:00 Ulusal Belgesel Film Yarışması 3 – Kavur

21:30 Türk Korku Sinema Tarihi 1: Cinema 1 / Makineler Arasında Sinema: Necip Sarıcı

 BÜYÜLÜ FENER SALON III

14:00 Yakamoz

16:30 Kötü Yaşamak

19:00 Vincent Ölmeli

21:30 Yaşamak Kötü

4 KASIM 2023, CUMARTESİ (Festivalde Yarın)

BÜYÜLÜ FENER SALON I

14:00 Kidnapped

16:30 Yakamoz

19:00 Öğretmenler Odası

21:30 Güzel Günler

BÜYÜLÜ FENER SALON II

14:00 Ulusal Belgesel Film Yarışması 4 – Rodakisi Ararken

16:30 Ulusal Belgesel Film Yarışması 5 – Bir Gün 365 Saat

19:00 Ulusal Belgesel Film Yarışması 6 – Duvar / Flanöz

BÜYÜLÜ FENER SALON III

14:00 Devrimler Arası

16:30 Şeflerin Aşkı

19:00 Kim’in Videoları

21:30 Ve Kral Dedi Ki: Ne Harika Bir Makine

PAYLAŞIM
Önceki İçerik40. İstanbul Kitap Fuarı “Yaşasın Cumhuriyet” Teması ile
Sonraki İçerikAtatürk’ü Anma Konseri 
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan