DOĞU DEMİRKOL: “NEFRET ETMESİNLERDİYE ŞİVELİ KONUŞMAYA BAŞLADIM”

0

 

Burak Kut ve Doğu Demirkol’un konuk olduğu Dayı Şov’da bu hafta, müzik, mizah, hatıralar ve kahkahalar havada uçuştu. Ünlü komedyen ve oyuncu Doğu Demirkol, neden şiveli konuştuğuyla ilgili az bilinen hikayeyi ilk kez canlı yayında anlattı. Kimsenin kendisini Ahlat Ağacı’ndan tanımadığını söyleyen Demirkol, “Bayii Toplantısı” filmindeki rolüne işaret ederek, “Polis çevirince, ‘Vay Konyalım ne haber’ diyerek bırakıyor” dedi. 90’lardaki starların başarısıyla ilgili, “Bir devrim yapar gibi çalıştık” ifadelerini kullanan Burak Kut, konservatuar yıllarında hocalarının kendisine dünya çapındaki 10 tenordan biri olabileceğini söylediğini ancak bugün bulunduğu noktadan pişman olmadığını aktardı.

Her anı dolu dolu geçen programa 90’lardan bugüne kadar ne kendisi ne de şarkıları yaşlanan Burak Kut’un, Paptircem eşliğinde tüm stüdyoyu coşturduğu “Benimle Oynama” ve “Yaşandı Bitti” performansları damga vurdu. 

Dayı Şov’da bu hafta sohbet yine hızlı başladı. Burak Kut, nasıl hep genç kalabildiğiyle ilgili soruya, “Pozitif düşünceye inanıyorum, sabah kalktığımda güne iyi başlamaya çalışıyorum. Şaka bir yana, benimki genetik bir avantaj. Özel bir formül ya da Burak Kut diyeti diye bir şey yok” dedi.

Programdan kısa bir kesit izlemek isterseniz. Aşağıdan izleyebilirsiniz.

İki konuktan güldüren “ilk tanışma” hikayesi 

İki ünlü konuk, ilk kez bir dizi çekimleri sırasında Burak Kut’un Doğu Demirkol’un arabasının camına tıklayıp selam vermesiyle tanıştıklarını anlattı. Demirkol hikayeyi, “Bir gün arabaya bindim. Biri cama tak tak vuruyor. Severek takip ediyoruz diyor. Bir döndüm; adam Burak Kut’a ne kadar benziyor diye düşündüm. Yılların pop starı böyle bir şey yapar mı dedim” sözleriyle anlattı.

Neden şiveli konuştuğunun hikayesini anlattı

Demirkol, anne babasında olmamasına rağmen kendisinin neden şiveli konuştuğunu ise, “Ben Amasya’da büyüdüm. Çocukluğumda Amasya’da bir tane genel cerrah vardı. O da benim babamdı. Ameliyat yapabilen bir tane doktor var. Küçük şehirde rockstar gibi. Ben de gıcık çocuğum; doktor çocuğuyum diye nefret ediyorlar. ‘Nefret etmeyin, ben de şiveliyim, ben de sizin gibiyim’ demek istedim. Şimdi Amasyalı arkadaşlarım jön gibi konuşuyor. Ben böyle kaldım” ifadeleriyle aktardı.

Demirkol, babasının komedyen olmasından çok memnun olmadığını söyleyerek, “Bilgisayar mühendisliği okuduk ya, onu yapmam için hala çaba sarf ediyor” dedi.

“Kız arkadaşı çok gülünce, nefret ediyor”

Stand-up’larına gelip hiç gülmeyen izleyiciler için, “Genelde komedyen olma isteği olan gençlerde oluyor. Ben de yaparım gibi bir düşünceyle geliyor. Başta gülüyor. Ama bir zaman sonra gıcık kapmaya başlıyor. Kız arkadaşı daha çok güldükçe, o nefret ediyor” yorumunu yaptı.

“Biri ateist bir doktor, biri tarikatçı bir avukat”

Dayı’nın artık metrobüse binmediği için malzemelerinin eksilip eksilmediğiyle ilgili sorusu üzerine, “Şimdi metrobüsle ilgili şaka yapsam ne alaka diyecekler. Ne yaşıyorsan ondan malzeme bulmak lazım” ifadelerini kullanan Demirkol, ebeveynlerini stand-up’larında kullanmasıyla ilgili ise, “Birisi ateist bir doktor, birisi tarikatçı bir avukat. Bu ikisinin arasındaki tartışmayı aslında inanç ekseninde anlatıyorum” dedi.

“Bana gelenleri, ‘Gözünde çok büyütüyorsun’ deyip yollardım”

Burak Kut, 90’larda kazandığı şöhretten sonra kendini nasıl kaybetmediğini soran Dayı’ya, “Sınırdan döndüm. Gerçekten yönetemeyeceğim bir duruma gelmişti. Kelimenin tam anlamıyla ‘sokağa çıkamaz’ durumdaydım. Adresim, telefonlarım anında tespit ediliyordu. Biraz ürkmeye başladım. Sonra neden koruma tuttular demeye başladılar” yanıtını verdi. Evden kaçıp kendisine gelen çok kişiyi, “Bu hayranlık işi senin için iyi değil. Gözünde çok büyütüyorsun” deyip evine yolladığını da ekledi.

Burak Kut hayranlarının evine girme hikayesini ise şu sözlerle anlattı: “Çok izole bir yerde oturduğumu düşünüyordum. Duştaydım. Allahtan bornozumu giyip çıkmışım. Salona bir baktım. Bir hanımefendi ve kızı oturuyorlar salonda. Yaşadığım paniği düşünebiliyor musun?”

“90’larda bir devrim yapar gibi çalıştık”

Burak Kut, 90’lı yıllarda herkesin tanıdığı büyük star’ların çıkmasıyla ilgili, “Özel televizyonların yaygınlaşması, gençlerin kendilerinden birini görme istekleri, hepsinin karışımı etkili oldu denebilir. Bir de biz çok tutkulu müzisyenleriz. O dönem çok iyi şeyler yapmaya çalıştık. Bir devrim yapar gibi…” ifadelerini kullandı.

“Polis çevirince, ‘Vay Konyalım ne haber’ deyip bırakıyor”

“Kimse beni Ölümlü Dünya’dan, Ahlat Ağacı’ndan tanımıyor” diyen Doğu Demirkol, sözlerini “Bayii Toplantısı daha geniş bir kitleye hitap ediyor. Benim işime yarıyor. Ne zaman polis çevirse, ‘Vay Konyalım ne haber’ deyip bırakıyorlar. O yüzden avantajı var” şeklinde sürdürdü.

“Pagan neye tapar bilmem”

Demirkol, jüri üyeleri arasında olduğu Maske ile ilgili çıkan “Pagan ayini” haberleri hakkında, “Benim annem Evde kadın beni süzüyor. ‘Ben de inançlıyım. Abdestliyim. Anne bak, ben yatsı namazını kılacağım, beni biliyorsun’ dedim. Pagan neye tapar bilmem. Paganlığın 5 şartını say desen, bilmem. Bilmediğim bir şeyle itham edildim” yorumunu yaptı.

“Hocaların dünya çapında bir tenor olabilirsin diyordu”

Burak Kut, Dayı’nın hiç pop yerine klasik müzikte kariyer yapsaydım deyip demediğini sorması üzerine, “Beni eğiten hocalarımın böyle yorumları oldu. Hocalarım bana dünya çapındaki 10 tenor arasına girebileceğimin gazını çok veriyorlardı. O tür işler yaptım ama tamamen yönelmedim. Bu renkleri seviyorum. Farklı şeyler yapmayı seviyorum” dedi.

Dayı ve Doğu Demirkol’un, “Gel Bakalım Yanıma” bölümünde düzenledikleri, “Bir stand-up’ta yapılmaması gereken şeyler” workshop’u stüdyoyu güldürdü.  

Dayı Şov’a 3 hafta ara

Dayı’nın “ünlü detoksu” yapmak istemesi sebebiyle, Dayı Şov önümüzdeki 3 hafta kendini sevenlerine özletecek. Sonrasında eğlence, yine renkli konuklar ve gündem yaratan sohbetlere kaldığı yerden devam edecek.

PAYLAŞIM
Önceki İçerikTRT’den 101. Yılına Özel Yayınlar
Sonraki İçerikCEVİZ AĞACI FİLMİ SİNEMADA
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan