Komşu Kapısı bu haftanın programı ;Zer Film Gösterimi , Yüksel Taşkın Söyleşisi, Top Yuvarlak mıdır? etkinlikleriyle 1-2 Kasım’da seyircisiyle buluşacak.
1 Kasım Perşembe 20:00 Zer Film Gösterimi
Yerimiz kısıtlı olduğu için rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederiz.
Zer bir çok festivalden ödülle dönmüş en son çektiği Bir Varmış Bir Yokmuş isimli belgeseli ile 35. İstanbul Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü ve FIPRESCI ödülü ile dönen Türkiye sinemasının en üretken sinemacılarından Kazım Öz’ün üçüncü uzun metraj filmidir.
Film dünya prömiyerini 36. İstanbul film Festivali’nde yaparken uluslararası prömiyerini dünyanın sayılı festivallerinden olan 71. Edinburgh Uluslararası Film Festivali’nde yaptı. En son 23. Nancy Uluslararası Film Festivalin’nden En İyi Film ödülü ile dönen film festival yolculuğuna Amerika, Yunanistan, Almanya ve Türkiye’deki festivallerle devam ediyor.
Zer ölüm döşeğinde Dersim 38 katliamının yaşayan tanıklarından olan babaannesinin kendisine söylediği şarkının peşinden giden Jan’ın hikâyesidir. Zarife bugüne kadar bu şarkıda kimliğini, geçmişi ve kendi tarihini saklamıştır. New York’tan Dersime bir arayış hikâyesine çıkan Jan yolun sonunda kendisine ulaşmayı amaçlar.
Zarife kanser tedavisi için New York’a getirildiğinde birbirlerini çok az tanıyan Jan ve babaannesi, daha da yakınlaşırlar ve Jan’ın hayatı değişmeye başlar.
Zarife öldükten sonra, Jan Zarife’nin kendisine söylediği şarkının izini sürmek için bir yolculuğa çıkar. Kendisini bir katliamın kalıntıları arasında; Dersim’de bulur. Jan Zarife’nin en derin sırrına değmiştir.
2 Kasım Cuma 20:00 Yüksel Taşkın Söyleşisi
TÜRKİYE SİYASETİNİ EDEBİYATTAN OKUMAK

Bu defa siyaseti üç önemli romandan okuyoruz. Ölmeye Yatmak, Yenişehir’de Bir Öğle Vakti ve Sessiz Ev.
Prof. Dr. Yüksel Taşkın ile Adalet Ağaoğlu, Sevgi Soysal ve Orhan Pamuk’un bu çok önemli eserleri üzerinden, kuşak çatışmasına ve gençliğin siyaset algısına bakacağız.

Yüksel Taşkın, 1994 yılında Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden mezun oldu. Yüksek Lisans (1995) ve Doktora (2001) derecelerini de aynı üniversiteden alan Taşkın, 2002 yılından Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümünde yardımcı doçent olarak çalışmaya başladı. Taşkın 2009 yılında doçent, 2015 yılında da profesör unvanını almıştır. Taşkın, Barış Bildirisini imzaladığı gerekçesiyle Şubat 2017’de üniversiteden ihraç edilmiştir.
Taşkın’ın Anti-Komünizmden Küreselleşme Karşıtlığına: Milliyetçi Muhafazakâr Entelijansiya (İstanbul: İletişim Yayınları, 2007); AKP Devri: Türkiye Siyaseti, İslamcılık ve Arap Baharı (İstanbul: Birikim Yayınları, 2013), Suavi Aydın’la beraber yazdıkları, 1960’tan Günümüze Türkiye Tarihi (İstanbul: İletişim Yayınları, 2014),
Sosyal Demokrasi ve Din (Ankara: Bence Kitap, 2016), Siyaseti Anlamak ve Anlamlandırmak (Ankara: Bence Kitap, 2016) başlıklı beş kitabı bulunmaktadır.
Taşkın, Siyaset: Kavramlar, Kurumlar, Süreçler (İstanbul: İletişim Yayınları, 2014) kitabının da editörlüğünü yapmıştır.
Taşkın’ın çalışma alanları olan, Türkiye siyaseti; Türkiye’de Milliyetçilik, Muhafazakârlık ve siyasal İslam; Demokratikleşme meseleleri; Ortadoğu’da toplum ve siyaset; Entelektüeller ve toplumsal hareketler, Gençlik ve siyaset konularında çok sayıda kitap bölümü ve makalesi yayınlanmıştır.

TOP YUVARLAK MIDIR?

Bir topum var lastikten
Lastik değil çelikten
Atar oynarım hop hop
Ne güzeldir lastik top
Hop hop lastik top, bundan başka oyun yok.
Yok mu gerçekten? Yoksa oyunun bini bin para mı? Yani biz kediler için top ve ipten gayrısı pek oyun alanına girmez. Aslında bir çeşit av pratiği ama bunu farklı yorumlayan insanlar da yok değil ve sanki hep de olacaklar. Kedileri ve topları, insanları eğlendirmek için icat edilmiş bir oyunun nesneleri gibi görüyorlar. Aslında top asla bir nesne değildir, biz kedileri hiç tartışmıyorum bile, tartışanı ise tımıklıyorum. Mesela elinde kırmızı ışık tutup bizi oynattığını sanan insan evlatlarının sayısı % 50’yi aşmış, neredeyse % 90’lara bile varmıştır. Amma biz asla kandırılan bir ırk değiliz! Aslında hiç farkında değiller, biz de o arada insanlarla maytap geçiyoruz. Şu televizyonlardaki sigara buğulama olayı var ya, işte onu kedilere yapın ve sadece insanları seyredin. Ellerinde bir pointer (İngilizce de biliyorum) yukarı aşağı oynatıyor ve kahkahadan yattıkları yeri bilmiyorlar. Ne kadar şapşal göründüklerini bilseler, belki kedi değil, kendi videolarını koyup yayınlarlar.
Konudan bir top vuruşu uzaklaştım galiba, hemen pas vereyim. Şimdi olay yine Osmanlı’da geçiyor. Komşu Kapısı bu aralar Osmanlı’ya sardı ya da Osmanlı bize sardırılıyor da, Komşu bunu kördüğüm olmaktan mı kurtarmaya çalışıyor, diye beynimde fır, fır dönüyor, o dönen soruları gördükçe hop atlıyorum. Kedilik işte, harekete kayıtsız kalamıyorum.
Baktım Melih Şabanoğlu bu hafta Komşu’ya konuk, yahu Galatasaray’ın Heredot’u gelmiş! Kaçar mı dedim, atladım gittim. Aslında hiç oradan ayrılmadım ama neyse hareket olsun diye öyle dedim. Efenim gelemeyenler için bir iki şey yazayım ama gelemeyenler, futbol sever olsun, futboldan nefret eder olsun, cidden tarihsel bir olayı kaçırdılar. Komşu Kapısı her zaman olduğu gibi yine tarihe bir not düştü. Youtube kanalında düştüğü bu notu yayınlayacak, mutlaka ama mutlaka izleyin derim. Teklif var, ısrar yok, diyemiyorum, çünkü ısrar ediyorum, izlemenin şart olduğunu düşünüyorum, olay oldu yav daha ne diyeyim, bilemiyorum.
Melih Şabanoğlu bir kere hafızasının kuvvetiyle beni tuş etti. Konuya hakim olmak tarifi yetersiz kalır, çünkü konunun kendisi gibiydi ve ötesi bizi de konunun bir parçası yaptı. Şahsen Balck Stocking’ten, Moda FC, Kadıköy FC, Baltalimanı FC, Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş’a olan yolculukta bir top koşturmadığım kalmıştı, Papaz’ın çayırından, Baltalimanı çayırına, çayır, çimen onu da yapmış olduk. Mektep, Semt, Cemiyet ve ideoloji seyrinde paslaşa paslaşa, offside’a düşmeden ilerledik ve GOOOOL oldu. Kime? Hepimize! Hem attık, hem yedik. Topun hep yuvarlak olmadığını gördük (sadece mecazı değil, gerçekten yuvarlak olmadığını da gördük) ama sorun etmedik. Farklılıklara yer vermenin, vermemenin pratiğini futbol üzerinden okuduk. Bahriyeli Kedinin taraftar, seyirci ayrımını düşündük. Kulüplerin kuruluş tarihinin sıkıştırıldığı tartışma alanından hop diye kolayca çıkıp tarihe başka gözle baktık ama kötü gözle değil, gözlerimizi aça aça baktık. ‘Fanatik’ kelimesinin, fanus’a da kök olan ‘faun’ dan, yani ‘kutsanmış olandan’ geldiğini duyarak, vardığı yeri anlamada epey aşama kaydettik.

30 Ekim 2018
2. Sezon 4. Yazı

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.