Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi’nin (ANAMED) 2017’de arkeoloji ve tarih meraklılarıyla buluşturduğu ve Çatalhöyük Araştırma Projesi’nin 25. yılının kutlandığı “Bir Kazı Hikâyesi: Çatalhöyük” sergisi, yurt dışına taşındı. UNESCO Dünya Kültür Mirası listesindeki Çatalhöyük’te yürütülen arkeolojik çalışmaları interaktif sergileme yöntemleriyle aktaran sergi, 12 Ekim- 15 Aralık tarihleri arasında The Brunei Gallery, SOAS, University of London’da arkeoloji ve tarih meraklılarıyla buluşacak.

Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi’nin (ANAMED), 2017‘de açtığı ve en çok ilgi gören sergilerinden biri olan Bir Kazı Hikâyesi: Çatalhöyük” School of Oriental and African Studies’in (SOAS) davetiyle Londra’ya taşındı. 25 yıldır Çatalhöyük’te sürdürülen arkeolojik kazıların bilinmeyen yönlerini yenilikçi sergileme teknikleriyle sunan sergi, 12 Ekim’de Russell Square’da bulunan Brunei Gallery’de açıldı.

Geçtiğimiz yıl İstanbul’da arkeoloji ve tarih meraklılarına etkileşimli deneyimler de sunan serginin ünü ülke sınırlarımızı aştı. UNESCO Dünya Kültür Mirası Çatalhöyük yerleşmesindeki araştırmaları deneyimleme fırsatı sunan sergi, Türkiye’nin yurt dışındaki bilim elçilerinden biri olarak ülkemizi temsil edecek.

Neolitik döneme tarihlenen Konya’daki Çatalhöyük yerleşmesinin 1993’ten beri kazı başkanlığını yürüten Prof. Dr. Ian Hodder danışmanlığında geliştirilen serginin içeriği Duygu Tarkan küratörlüğünde, Şeyda Çetin yönetiminde ve Çatalhöyük araştırmacılarının katkılarıyla hazırlandı. Deneyime dayalı sergileme yöntemlerine başvurulan serginin tasarımını ise PATTU Mimarlık yaptı. 1997 yılından beri Çatalhöyük kazılarının ana sponsoru olan Yapı Kredi’nin katkılarının yanı sıra Grundig’in teknoloji sponsorluğunda gerçekleştirilen sergi, dünyanın en eski topluluklarından birinin avcı toplayıcılıktan tarım toplumuna geçiş sürecine ve sosyo-ekonomik organizasyonuna ışık tutmak için yürütülen araştırmaları inceleme fırsatı sunuyor.

Çatalhöyük Araştırma Projesi tarafından yürütülen bilimsel çalışmaların ışığında üç boyutlu modellemeyle seçili buluntuların yeniden üretilmesinin yanı sıra kazı alanlarında girilemeyen bölümlerinin incelendiği lazer tarama görüntüleri sergileniyor. Medya sanatçısı Refik Anadol’un ilk kez arkeolojik bir veri tabanını makine zekâsı ile yorumladığı dijital eser, serginin merkezinde yer alarak bilimsel çalışmaların veriyle olan ilişkisini izleyiciler için bir deneyime dönüştürüyor. Ayrıca, sergi kapsamında kurulacak VR (sanal gerçeklik) yeniden canlandırması, ziyaretçileri binlerce yıl öncesinde Çatalhöyük yerleşmesinde bir yolculuğa çıkarıyor.

15 Aralık’a kadar Londra’da The Brunei Gallery, SOAS, University of London’da açık kalacak sergide ziyaretçiler, arkeologların verilere nasıl ulaştığını ve laboratuvarlardaki merak uyandıran bilimsel analizleri etkileşimli olarak deneyimleyebilecek.

“Bir Kazı Hikâyesi: Çatalhöyük” Sergisi Londra’da

Bir Kazı Hikâyesi: Çatalhöyük

The Brunei Gallery, SOAS

12 Ekim–15 Aralık 2018

Küratör: Duygu Tarkan

Sergi Yönetimi ve İçerik Geliştirme: Şeyda Çetin

Danışman: Prof. Dr. Ian Hodder

Tasarım: PATTU Mimarlık

Çatalhöyük Hakkında:

Konya’nın 45 kilometre güneydoğusundaki Çatalhöyük’te ilk yerleşimin Neolitik dönem olarak adlandırılan MÖ 7100’lü yıllara dayandığı düşünülüyor. Araştırmalar, en kalabalık olduğu dönemde 3000 ila 8000 kişinin burada yaşayıp, çalışıp, öldüğünü ortaya koyuyor.

Yerleşme, 11 Kasım 1958’de İngiliz arkeologlar David French ve James Mellaart tarafından keşfedildi. Mellaart, Türk ve uluslararası araştırmacılar ve Türk işçilerden oluşan büyük bir ekiple, 1961–1965 yılları arasında Çatalhöyük’te kazılar yaparak 160 konutu ortaya çıkardı. Aynı zamanda, buluntuları geniş çaplı olarak kamuoyuna duyurdu ve Çatalhöyük’ün dünya çapında tanınmasını sağladı. 1960’lı yıllardan bu yana devam eden kazılar, M.Ö. 6000’e tarihlenebilecek, yoğun şekilde kullanılmış bir neolitik yerleşim yerini uygarlık tarihine kazandırdı. Mellaart’tan 28 yıl sonra 1993’te bir başka İngiliz araştırmacı Ian Hodder, höyük üzerinde yeniden araştırmalara başladı. Ian Hodder’ın önderlik ettiği Çatalhöyük Araştırma Projesi, 1993 yılından beri dünyanın en eski topluluklarından birinin avcı toplayıcılıktan tarım toplumuna geçiş sürecine ve sosyoekonomik organizasyonuna ışık tutmak için araştırmalarını sürdürüyor. Hodder kazı çalışmalarında, Mellaart’ın elde ettiği geniş çaplı sonuçlara daha fazla ışık tutacak yoğun ve detaylı araştırmaları yapabilmek için, yeni bilimsel tekniklerin uygulanması esasına dayalı bir sistem izliyor. Bu nedenle bugün ulaşılan sonuçlar birbirinden farklı ancak birbirini besleyen iki çalışmanın harmanlanması ile oluşuyor. Hodder ve ekibinin kazı çalışmaları 2017 yılı Ağustos ayında sona erdi; ancak onların rehberliğinde gelecek kuşak araştırmacılara emanet edilecek olan Çatalhöyük’ün hikâyesi daha yeni başlıyor.

PAYLAŞIM
Önceki İçerikFerzan Özpeteğin Filmi Napoli’nin Sırrı Sinemalarda
Sonraki İçerik Gary Oldman Yeni Filmi Hunter Killer Vizyonda
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan