VEHBİ KOÇ’UN BÜYÜKDERE’DEKİ EVİ JOSEPHINE POWELL KOLEKSİYONUNDAN ÖZEL BİR SERGİ İLE ZİYARETE AÇILDI

Vehbi Koç’un ailesi ile birlikte uzun yıllar yaşadığı Sarıyer’deki Büyükdere Evi özel bir sergi ile kapılarını ziyarete açtı. Anadolu’nun son gezginleri arasında gösterilen ABD’li fotoğraf sanatçısı ve koleksiyoncu Josephine Powell’ın 2007 yılında Vehbi Koç Vakfı’na bağışladığı kilim koleksiyonundan bir seçki Vehbi Koç Büyükdere Evi’nde sergileniyor.

Koç Holding’in kurucusu Vehbi Koç’un, yaz aylarında ailesiyle birlikte ikamet ettiği Sarıyer’deki Büyükdere Evi ilk kez bir sergi ile ziyarete açıldı. Anadolu’nun son gezginlerinden Josephine Powell’in 1970-1990 yılları arasında oluşturduğu ve 2007 yılında Vehbi Koç Vakfı’na bağışladığı kilim koleksiyonundan oluşan sergi Büyükdere Evi’nde gezilebilir.

Cumhuriyet’in kuruluşundan sonra Türkiye’nin dört bir yanını dolaşmasına izin verilen ilk yabancı olan gezgin Josephine Powell’ın, Anadolu’ya pek çok kez seyahat ettiği, göçebe kamplarına katıldığı, halı ve kilim satıcılarının dükkânlarını ziyaret ederek çok sayıda fotoğraf çektiği biliniyor. Vehbi Koç Büyükdere Evi’nde süresiz olarak sergilenecek Josephine Powell koleksiyonunda, Osmanlı döneminde 18. yüzyıl ile 20. yüzyılın başı arasında dokunmuş olan ve günümüze ulaşabilen seçkin örneklerden oluşan otuz altı adet kilimin yanı sıra altı adet çuval, bir adet dokuma tezgâhı ve yetmiş üç adet dokuma aleti yer alıyor.

Sadberk Hanım Müzesi Müdürü Hülya Bilgi, müze ekibi ile yaklaşık bir yıl süren detaylı hazırlık sürecinin ardından bu özel koleksiyonu Vehbi Koç Evi’nde ziyaretçilerle buluşturmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi. Hülya Bilgi, şöyle devam etti: “Koleksiyondaki kilimleri ve dokuma aletlerini en uygun koşullarda sergilemek üzere sergi tasarımcımız Metin Deniz’in projelendirmesi sonrasında önemli bir hazırlık süreci geçirdik. Vehbi Koç Büyükdere Evi’nde iklimlendirme ve ışıklandırma dâhil pek çok tadilat çalışması yapıldı. Geçtiğimiz Temmuz ayında ise kilimler ve dokuma aletleri evin 5 odasında sergilenmeye başlandı.”

Yer yaygısı, çuval, heybe, çadır, beşik örtüsü, duvar örtüsü, deve yükü örtüsü, cenaze sargısı, çeyiz örtüsü gibi kullanım alanlarıyla Türklerin yerleşik ve göçebe yaşamının önemli parçası olan kilimler; yüzyıllarca pek çok araştırmacı ve koleksiyoneri etkileyen eli belinde, mihrap, hayat ağacı, çengel, koçboynuzu, altıgen ve eşkenar dörtgen gibi motifleriyle, ziyaretçileri keyifli bir gezintiye çıkarıyor.

Vehbi Koç Büyükdere Evi, çarşamba günleri dışında haftanın her günü 10:00-17:00 saatleri arasında ücretsiz olarak ziyaret edilebilir.

Vehbi Koç Büyükdere Evi Hakkında:

1920’li yıllardan itibaren yazları Ankara’dan İstanbul’a gelerek Büyükdere İkbal Otel’de tatil yapan Vehbi Koç, Büyükdere Evi’ni arkasındaki koruyla birlikte 1938 yılında Frenkyan Ailesi’nden satın almış, büyük bir bahçesi olan evi 1996 yılındaki vefatına kadar ailesiyle birlikte yazlık olarak kullanmıştır.

Josephine Powell hakkında:

15 Mayıs 1919’da New York-Manhattan’da doğan Josephine Powell, II. Dünya Savaşı’ndan sonra, 1946 yılında Amerika’dan ayrılıp Avrupa’ya gitti ve 1952 yılına kadar Birleşmiş Milletler’in Uluslararası Mülteci Örgütü bünyesinde çeşitli görevlerde bulundu. 1952’den itibaren serbest fotoğrafçı olarak çalışmaya başlayan Powell, mimari ve sanat ağırlıklı fotoğraflar çekerken zamanla insan fotoğrafları çekmeye yöneldi. Çektiği fotoğrafları çok sayıda kitapta yayımlandı ve bu bölgelerdeki yapıların görsel belgeleri haline geldi. Amsterdam’daki Tropenmuseum başta olmak üzere çeşitli müzelerde sergilenen koleksiyonlar üretti. Fotoğrafları ve koleksiyonları ve dokuma sanatına katkıları nedeni ile pek çok ödüle de layık görülen Powell 19 Ocak 2007 tarihinde vefat etti ve İstanbul Protestan Kabristanı’na defnedildi. Josephine Powell, Anadolu’dan topladığı düz dokumaları, etnografik obje koleksiyonunu ve tüm fotoğraflarının kopyalarını 2007 yılında Vehbi Koç Vakfı’na bağışladı. Fotoğraf arşivi, Koç Üniversitesi Anadolu Medeniyetleri Araştırma Merkezi Kütüphanesi tarafından, dokuma ve etnografik eser koleksiyonu ise Vehbi Koç Vakfı tarafından muhafaza edilmektedi

PAYLAŞIM
Önceki İçerik25. Aspendos Opera ve Bale Festivali Açılıştı
Sonraki İçerikKenan Doğulu “İhtimaller Projesi” ile  Bodrum’da caz rüzgarı estirdi
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan