Pera Müzesi’nin “Kesişen Dünyalar: Elçiler ve Ressamlar” sergi katında bir ay süreyle gerçekleşecek performans, imzalanmasının 70. yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni mercek altına alıyor.

Pera Müzesi, sanatçı Aslı Uludağ tarafından sunulan “Bir Avuç Hak” isimli uzun soluklu bir performansa ev sahipliği yapıyor. Suna ve İnan Kıraç Vakfı Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu sergisinden esinlenerek yaratılan ve Pera Müzesi’nin “Kesişen Dünyalar: Elçiler ve Ressamlar” sergi katında bir ay süreyle gerçekleşecek performans, imzalanmasının 70. yılında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ni mercek altına alıyor.

Pera Müzesi, Suna ve İnan Kıraç Vakfı koleksiyon sergilerine yeni bir bakış açısı getiren bir performans sunuyor. Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyonu sergisinden esinlenerek oluşturulan performansta sanatçı Aslı Uludağ İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne odaklanıyor. “Bir Avuç Hak” adlı ve çok aşamalı bu performans sırasında İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin kelimeleri izleyici katılımı ile teker teker Türk dilinden silinerek ödünç alınıyor ve Türkçe sözlüğündeki sıraları hesaplanarak sayısal değere tercüme ediliyor. Bu sayılar, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin düzenlemeyi amaçladığı toplu ve yerleşik yaşamın yapı taşlarından olan buğdaya çevrilerek tartılıyor. Performansın son aşamasında ise tartılan buğday ile bildirgenin ağırlığının hesaplanması amaçlanıyor.

Performans sırasında çeşitli dönüşümler geçiren İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, beden ile farklı etkileşimlere girer. Başlangıçtaki yazının görselliği, izleyicinin telaffuzu ile sese dönüşür, ağzından çıkan hava haline gelir, bedenin içinden dışarı doğru hareket eder. Ses, sanatçı tarafından duyulduğunda bedene geri döner, tükürük ile sözlükten silindiğinde ise ağız boşluğundaki yerini geri kazanır. Buğdaya dönüştüğünde sindirim sistemini takip ederek vücutta hareket edebilecek ve işlenebilecek bir nesneye dönüşür. Izgara desenine ‘ekildiğinde’ katılımcıların hareketini, zaman içindeki pozisyonunu kontrol eder, ağırlığa çevrildiğinde ise kişinin vücut ağırlığı ile karşılaştırılıp kıyaslanabilecek bir olguya… Bu dönüşümler dizisi bildirgeyi, bedenin her yanını kaplayan, insanlığın ve insan deneyiminin hem içinde var olan, hem içinde var olduğu bir kavram olarak yansıtır.

Birleşmiş Milletler tarafından 1948’te imzalanan İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi dünya genelinde din, dil, ırk ve cinsiyet ayrımı yapmadan bütün insanlar için eşit hak, özgürlük ve yaşam standardı oluşturuyor. Bildirgenin parçalanıp analiz edildiği bu performans sırasında, bu önemli metin farklı boyut, şekil ve kavramlara tercüme ediliyor ve bizden uzaklaşan, kaybolan anlamı yer yer şiirsel, yer yer absürt yaklaşımlarla, portreleri müzenin Oryantalist Resim Koleksiyonu sergisi “Kesişen Dünyalar: Elçiler ve Ressamlar” katında yer alan Osmanlı dönemi elçileri huzurunda aranıyor.

“Bir Avuç Hak” performansı, 1 Nisan 2018 tarihine kadar her Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri, Kesişen Dünyalar: Elçiler ve Ressamlar sergi katında ücretsiz gerçekleşiyor.

Performans Programı

Çarşamba, Perşembe, Cumartesi / 12:00 – 19:00

Cuma / 15:00 – 22:00

Pazar / 13:00 – 18:00

Aslı Uludağ Hakkında

1990 İstanbul doğumlu Aslı Uludağ, lisans eğitimini The School of the Art Institute of Chicago’da tamamladı. Liseyi Robert Kolej’de okuyan Uludağ’ın tiyatro ve güncel sanatla olan yakın ilişkisi bu yıllara dayanıyor. Eğitiminin ardından çalışmalarında heykele ağırlık veren ve metalden plastiğe, ahşaptan life birçok farklı malzeme ile çalışan Uludağ, son zamanlarda performans ile aktive edilen uzun süreli yerleştirmelere geri dönüş yapıyor. Mimari yapılar, şehir düzenlemesi, sosyal, kültürel ve yasal kuralların oluşturduğu sınırları ve bu sınırların toplum üzerindeki etkisini, bu sınırların yönettiği hareketi, dolayısıyla yaşamı kontrol etmekle beraber yaşamı yansıtmalarını konu alan projeler üzerinde çalışıyor. Yarattığı enstalasyonlar, mimari yapılara benzer şekilde, kendi ya da seyircinin katılımı ile etkinleşiyor. Uludağ’ın uzun bir araştırma sürecinden doğan çok katmanlı projeleri, kavramı destekleyen şiirsel metinler eşliğinde sergileniyor. İşleri şimdiye dek Womanmade Gallery, The Ukrainian Institute of Modern Art ve Union League Club’da sergilendi.

Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri Koleksiyon Sergisi

Anadolu Ağırlık ve Ölçüleri, Suna ve İnan Kıraç Vakfı’nın üç büyük koleksiyon alanından biridir. MÖ 2 binden günümüze, yaklaşık dört bin yıl boyunca Anadolu’da kullanılmış başlıca ağırlık ve ölçü aletlerini kapsayan koleksiyon, bu alandaki en önemli birikimlerden biri olarak kabul ediliyor. Arazi ölçümünden her türlü alışverişe, mimarlıktan sarraflığa, denizcilikten eczacılığa kadar çeşitli alanlarda kullanılan ağırlık ve ölçü aletlerini bünyesinde barındırıyor. Gerek dönemler ve kültürlerarası sistem ilişkilerinin, gerekse dönüşümlerin ve sürekliliklerin izlenmesine olanak veren bilimsel bir kaynak niteliği taşıyor. Koleksiyondan kronolojik bir düzenlemeyle sunulan geniş seçki, Anadolu bilim ve kültür tarihinin bu heyecan verici ilgi alanına ışık tutmayı amaçlıyor, ticari pratiklerin köklü geçmişine, kullanılan ağırlık ve ölçülerden yola çıkarak yeni bir bakış sunuyor.

Kesişen Dünyalar: Elçiler ve Ressamlar Sergisi

Pera Müzesi’nin koleksiyon sergilerinden “Kesişen Dünyalar: Elçiler ve Ressamlar”, Jean-Baptiste Vanmour, George Engelhardt Schröder, Antoine de Favray, Fausto Zonaro gibi önemli ressamların yanı sıra, Louis François Cassas, Carl Fredrik von Breda, Luigi Mayer, Clara Barthold Mayer gibi Oryantalist resim sanatçılarının görkemli sanat eserlerini bir araya getiriyor. Serginin yer aldığı Sevgi ve Erdoğan Gönül Galerisi’nin bir bölümü ise Osman Hamdi Bey’e ve sanatçının başyapıtı Kaplumbağa Terbiyecisi ile Suna ve İnan Kıraç Vakfı Koleksiyonu’ndaki diğer eserlerine ayrılıyor. Suna ve İnan Kıraç Vakfı Oryantalist Resim Koleksiyonu’ndan derlenen “Kesişen Dünyalar: Elçiler ve Ressamlar” sergisinde yer alan seçki, ziyaretçileri sanatın rehberliğinde diplomasi tarihinin dolambaçlı yollarında gezdirirken ilgi çekici kişiliklerle tanıştırıyor. Elçiler ve ressamlar, resimlerin sessiz ama bir o kadar zengin ve renkli diliyle konuşmaya; kendi çağlarını, dünya görüşlerini, katıldıkları törenleri ve gezip gördüklerini anlatmaya devam ediyor. Onların bu olağanüstü öykülerini dinlerken kaybolmuş bir çağın güzellikleri kadar görkemi de izleyeni cezbediyor.

www.dirensanat.com

PAYLAŞIM
Önceki İçerikSanatın 20 Yıllık ‘Özet’i Sergilencek
Sonraki İçerik“HABABAM SINIFI” HER CUMARTESİ BKM TİYATRO DA…
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan