Türkiye’nin üzüm bağlarındaki ilk konseri Alaşehir’de gerçekleştirildi

Alaşehir Belediyesi, Alaşehir Bağ Bozumu Gecesi ile bir “ilk”e imza attı ve 6 Eylül 2017 tarihinde Türkiye’nin üzüm bağlarındaki ilk konserini gerçekleştirdi. Üzümkent’in uçsuz bucaksız bağlarından dünyaca ünlü opera sanatçılarımız Hakan Aysev ile Levent Gündüz’ün eşsiz tınıları yükseldi. Geceye Sunay Akın da sunduğu gösteriyle özel bir keyif kattı.

Uçsuz bucaksız bağlarıyla Türkiye’nin en büyük üzüm rekoltesine ve çeşitliliğe sahip ilçesi olan Alaşehir, her geçen gün gelişip büyüyor ve bir dünya markası olma vizyonuyla ilerliyor. Üzümkent Alaşehir, Alaşehir Belediyesi’nin düzenlediği “Âlâ Akşamlar” etkinlikleri kapsamında, 6 Eylül 2017 tarihinde Alaşehir Bağ Bozumu Gecesi’ni hayata geçirdi.

Sadık Doğrusöz bağ evinin bahçesinde yapılan Alaşehir Bağ Bozumu Gecesi’nde Sunay Akın, farklı anlatımıyla  bir gösteri sundu. Dünyaca ünlü opera sanatçılarımızdan “Türk Pavarotti” diye anılan Hakan Aysev ve Levent Gündüz ikilisi ise eşsiz bir konsere imza attı. İkili; Alaşehir’in tanıtımı kapsamında gerçekleştirilen gecede Napolitenlerden, türkülerden, klasik ve popüler şarkılardan oluşan bir repertuar sundu.

Türkiye’nin en büyük üzüm ihracatçısı olan Alaşehir’in  Belediye Başkanı Dr. Gökhan Karaçoban, gecede yaptığı konuşmada “Ülkemizin en geniş kapsamlı bağlarından önce tüm Türkiye’ye, sonra da dünyaya yayılmasını arzuladığımız bir vizyonumuz var. Bu vizyonu gerçekleştirmek için odaklandık ve tüm gücümüzle çalışmalara başladık. Öncelikli hedefimiz, bu ‘âlâ’ şehrin değişimini ve gelişimini sürdürülebilir kılmak” dedi.

Dr. Gökhan Karaçoban,, “Üzümüne çok güvenen ve sahip çıkan Alaşehir, iki yıl gibi çok yakın bir gelecekte üzümle anılan bir marka kent olma hedefiyle yola çıkmış bulunuyor. 21. yüzyılı yakalamak için teknolojiden de yararlanarak tarımda yapacağımız iyileştirmeler ile daha rekabetçi bir ülke olmak gerektiğinin bilincindeyiz, çünkü geleceğe sözümüz var. Alaşehir olarak tüm paydaşlarımızla birlikte üzümün geleceğine sahip çıkmak, öngörülebilir bir gelecek için küresel ölçekte projeler hazırlayarak adım adım hayata geçirmek zorundayız” açıklamasında bulundu.

Üzümkent’in işgalden kurtuluşa uzanan öyküsünü anlatan sergi de Alaşehir’de açıldı

Alaşehir Belediyesi’nin 5 Eylül Alaşehir Kurtuluş Günü çerçevesinde düzenlediği “İşgalden Kurtuluşa Alaşehir; Karanlıktan Aydınlığa Bir Üzümkent Öyküsü” başlıklı sergi, 5 Eylül 2017 Salı günü saat 19.00’da Alaşehir Gençlik Merkezi’nde açıldı.

Alaşehir Belediye Başkanı Dr. Gökhan Karaçoban, “Halkımızın ve ülkemizin özgürlük ve aydınlığa nasıl kavuştuğunu, şehrimizin küllerinden doğuşunu, halkımızın yorgunluk ve yoksunluk içerisinde ama azim ve kararlılıkla Alaşehir Kongresi’ni gerçekleştirme öyküsünü anlatan; Kurtuluş Savaşı’nın bilinmeyen bir savaşçısı olan Alaşehirli kadın efe Ruhiye Hanım’ı tarihin sayfalarından çıkararak bizlerle tanıştıran bu sergiyi hemşehrilerimle, her yaştan kültür-sanat dostuyla ve tarih severlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyorum” açıklamasında bulundu.

Sergi 5 Ekim 2017 tarihine kadar ziyarete açık olacak.

Manisa’nın Alaşehir Belediyesi, şehrin kurtuluş günü olan 5 Eylül’de çok özel bir sergiye imza attı: “İşgalden Kurtuluşa Alaşehir Sergisi; Karanlıktan Aydınlığa Bir Üzümkent Öyküsü.” Alaşehir Gençlik Merkezi’ndeki serginin açılışına Manisa Büyükşehir Belediyesi Başkanı Cengiz Ergün, Alaşehir Kaymakamı Abdullah Uçgun ve Alaşehir Belediye Başkanı Dr. Gökhan Karaçoban katıldı.

Prof. Dr. Engin Berber ve Uzman Sanat Tarihçisi Ayşegül Güngören’in küratörlüğünde, koleksiyoner Cem Üsküp’ün ve Uluğhan Aslan ile Talat Sağıroğlu’nun desteğiyle, Kenan Demiroğlu’nun görsel tasarımlarıyla hazırlanan sergi, 5 Eylül-5 Ekim 2017 tarihlerinde izlenebilecek.

Tarihi çok yönlü olarak sergileniyor

Bir halkın özgürlük için neler yapabileceğini ziyaretçilere duyumsatmak ve ulusal birlik düşüncesini pekiştirmeye katkı sağlamak amacıyla hazırlanan sergi; Yunan Ordusu’nun İzmir’i işgal ettiği 15 Mayıs 1919 tarihiyle başlayıp Batı Anadolu’yu kaygı ve karanlığa boğan tarihsel bir kesiti, hem bölge geneli hem de  özelinde gün yüzüne çıkarıyor. Sergide, emperyalist güçlere ve onların taşeronluğunu yapan Yunan Ordusu’na karşı Türk halkının zafer ve bağımsızlıkla sonuçlanan savaşı ve adı cumhuriyet olan yeni bir yönetim biçimine evrilmesi çok yönlü olarak ele alınıyor. Ziyaretçiler  tarihin pek çok yönünü tanıma fırsatı bulurken, öte yandan şehrin varoluş öyküsüne tanık oluyor.

Yaklaşık 100 eser sergileniyor

Sergide, Serv Antlaşması’nın 1920 yılında Konya’da basılan bir kitapçığı, 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan Yakındoğu Sorunlarına İlişkin Lozan Konferansı Antlaşması Osmanlı Türkçesi metni, 1927 yılında Tayyare Cemiyeti’nce basılmış Nutuk’un ilk baskısı, Gazi Mustafa Kemal ıslak imzalı ve 14 Mayıs 1343 tarihli istiklâl madalyası ve beraberinde verilen takdirname de yer alıyor.

Ayrıca ilk kez, Alaşehir Kongresi Reisi Hacı Muhittin Bey’e (Çarıklı) verilmiş el yapımı hatıra Bayrak, Hacı Muhittin’in kendi el yazısıyla kaleme aldığı evrak ile kartviziti de sergileniyor. Yunan Ordusu’nca Türk siperlerine fırlatılmış top mermilerinin boş kovanlarından devşirilmiş cephe hatırası vazolar, istiklal madalyaları, hat levhalar, harp madalyası ve beratı, liyakat madalyası, mecidi nişanı ve Alman demir salip nişanı, milli müdafaa yüzükleri ve Kuvayi Milliye müfrezelerince kullanılmış silah, teçhizat ve mühimmattan oluşan yaklaşık 100 parça obje görülebiliyor. Sosyal ve iktisadi yaşama ayna tutan mermer üzerine Osmanlıca yazılmış gayrimüslim bir üzüm ihracatçısına ait tabela, üzüm desenli seramik ve cam eserler, Sarıkız maden suyunun Fransız baskısı etiketi ve benzeri eserler de sergileniyor.

Sergi Küratörü Ayşegül Güngören: “Alaşehir, bölgenin işgale karşı direnişinde etkin bir rol üstlenmiştir”

Ayşegül Güngören ise “Bağımsızlık için verilen mücadelede şehir, kararlı ve öncü bir tutuma sahip olmuştur. Tarihin sayfalarında anılacak kahramanlarıyla bölgenin işgale karşı direnişinde etkin bir rol üstlenmiştir. Bu döneme tanıklık etmiş taşınır kültür varlıkları, işgal acısı ve kurtuluş günlerinin geride kalan belge değeri yüksek nitelikleri gözetilerek hazırlanmış bir seçkidir. Sergi, görsel ve işitsel anlamda duyumsamayı kolaylaştıracak, yakın geçmişin farkındalığını artıracak bir bakış açısıyla hazırlanmıştır. Serginin dönemin teknolojisi, sosyal ve iktisadi yaşamı ve üretim teknikleri gibi pek çok çağrışımı yapmasını sağlamak da ayrıca önemsenmiştir” açıklamasında bulundu.

Serginin açılış töreninde İzmir Kent Orkestrası Şefi Hüseyin Çebi’nin piyano dinletisi eşliğinde İzmir Devlet Tiyatrosu sanatçısı Hülya Savaş ile oyuncu Burak Özbaykuş’un dramatik sunumu ve efelerin gösterisi de izlendi.

PAYLAŞIM
Önceki İçerikGökhan Türkmen ile İlhan İrem Zorlu PSM’de
Sonraki İçerikÇocukların Hayalleri Tiyatro Sahnesinde Gerçekleşiyor
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan