‘Woyzeck’ Oyun Atölyesi’nde

0

Oyun Atölyesi 2017-2018 Tiyatro Sezonunda çok genç yaşta hayatını kaybeden Alman yazar Georg Büchner’in ‘Woyzeck’ adlı eserini sahneliyor.

Woyzeck at Betty Nansen Teatret, September 2002. Photo: Hansen-Hansen.com
Sabit Doğan

Devrimler Çağı’nın getirdiği değişimi oyunlarında yansıtan Büchner Alman Romantizmi’nin kapanışı, doğalcılığın mücdecisi oldu. Haluk Bilginer’in çevirisini yaptığı, yönetmenlğini Muharrem Özcan’ın üstlendiği oyunda; Emre Yetim, Hazar İspirli, Aydın Şentürk, Sefa Tontoğlu, Yiğit Çakır, Sinan Aslan, Dilara Topuklular, Ayça Koptur, Numan Aydın rol alıyor.

 

Woyzeck’in Yazarı: Karl Georg Büchner Kimdir?

17 Ekim 1813 tarihinde dünyaya gelen Alman yazar. 20 yüzyıl Alman tiyatrosunun temellerini atmıştır. Romantizmin dışına çıkarak insanı toplumsal ve psikolojik boyutları ile ele aldı. İlk oyunu 1835 yılında ‘Danton’un Ölümü’nü yazarak Fransız devrimini anlattı. 1836 yılında çok genç yaşta hayata veda ederken yazmakta olduğu ‘Woyzeck’ yarım kaldı. Oyunu daha sonradan Alban Berg opera olarak besteledi.

1831’de Strasbourg’da önce tıp bölümünü okurken, daha sonra felsefe ve tarih bölümlerine geçti. 1834’te onu hayal kırıklığına uğratan bir olay yaşadı. “Hessenli Köy Habercisi” adlı bir bildiri dağıtarak, köylülere kendi haklarını elde etmeleri ile ilgili bir çağrıda bulundu. Ancak bizzat köylüler tarafından ihbar edilip, kaçmak zorunda kaldı. 1835’te Zürih Üniversitesi’nde doğa bilimleri doktorası yaptıktan sonra Victor Hugo’dan oyunlar çevirdi. Bir yandan da tıp alanındaki çalışmalarını sürdürdü, bu alanda da yenilikler yaparak Karşılaştırmalı Anatomi Bölümü’nü kurdu.

Çağdaş tiyatronun gelişmesinde derin bir etkisi olan Büchner, bir oyun yazarının tarihle ilgilenmesi gerektiğini savunur. Fransız Devrimi ve Aydınlanma hareketinin etkilerini taşıyan yapıtlarında, tarihte halkın konumu, toplumsal katmanlar arasındaki iletişimsizliğin getirdiği sorunları (Danton’un Ölümü); monarşinin gülünçlüğünü (Leonce ve Lena); insan kişiliğini ezen toplumsal baskıyı ve bu baskıya karşı bilincin uyanışını (Woyzeck) işler. Büchnerin oyunlarının dışında Lenz başlıklı bir uzun öyküsü vardır. 23 yaşında tifo hastalığı yüzünden Woyzeck’i tamamlayamadan hayatını kaybetti.

Woyzeck’in Yazılış Öyküsü

1837 yılında yazarın erken ölümü ile yarım kalan oyun ilk olarak 1879 yılında Karl Emil Franzos tarafından düzeltilip tekrar yayınlandı. İlk gösterimi 1913’te Münih Residenztheatre’da gerçekleştirildi.

Oyun, Ordu ve Doktorların genç bir adam üzerindeki etkilerini daha doğrusu onu nasıl insanlıktan çıkardıklarını konu alır. Woyzeck çoğu kez bir işçi sınıfı veya çalışan kesim trajedisi olarak ele alınsa da insanın insana neler yapabileceğini anlatır. Oyun sıradan bir berberken askere alınan ve hayatı trajik bir biçimde değişen Johann Christian Woyzeck’in gerçek yaşam hikâyesine dayanır. Woyzeck adlı biri 1821 yılında çeşitli nedenlerle ruh sağlığı bozulması sonucu bir kıskançlık krizi geçirir ve beraber yaşadığı kadını öldürür. Mahkeme sonucunda boynu vurularak cezalandırılır.

Yüzbaşı olarak Steffan Rhodri ve Woyzeck olarak John Boyega. Fotoğraf: Manuel Harlan

Woyzeck’in Konusu

 

Franz Woyzeck Almanya’da bir taşra kasabasında düşük rütbeli bir askerdir. Aynı zamanda metresi Maria’dan gayrimeşru bir çocuğun da babasıdır. Daha çok para kazanma hırsı yüzünden bir yüzbaşının adi işlerine koşmaktadır. Öyle ki bu hırsı onu bir doktorun tıbbi deneylerinde denek olarak kullanılmasına kadar varır. Deneylerden birisi Woyzeck’in sadece bezelye yemesi gerektiğidir. Tek tür besinle beslenmesi onun gittikçe akıl ve ruh sağlığını bozmaya başlar. Gittikçe halüsünasyonlar görür. Bu durumdan sıkılan Maria’nın gözü daha yakışıklı bir bando şefine kayar. Çok geçmeden bando şefi tarafından tecavüze uğrar.

Sorulan her soru başka bir şüpheyi de beraberinde getirir. Artık kıskançlığın önü alınamaz boyuttadır. Woyzeck’i bando şefi ile yüzleştirildiğinde aşağılanmalarına maruz kalıp bir de dayak yiyecektir. Bu yaşananlara dayanamayan Woyzeck Maria’yı bir göl kenarında bıçaklayarak öldürür.

Oyunun finali hep tartışılır. bazıları Woyzeck’in bıçağı göle attığı andan itibaren oyunu bitirirken. Bazıları Woyzeck bıçağı göle attıktan sonra üzerindeki kanları temizlerken boğulmasıyla sonlandırır.

Oyun yakın geçmişte Tatbikat sahnesi’nde (Woyzeck Masalı (Bir Rock Müzikali), Tatbikat Sahnesi, 2015, Yönetmen: Erdal Beşikçioğlu, Müzik: Onur Yüce) ve Versus Tiyatro (2015 Yönetmen: Kayhan Berk) şimdi ise Oyun Atölyesi; (2017-2018 yönetmen:Muharrem Özcan) tarafından sahnelenecek.

fotoğraflar:

www.dirensanat.com

PAYLAŞIM
Önceki İçerikBODRUM BAYRAMI SILA VE MFÖ İLE KUTLAYACAK
Sonraki İçerikBREZİLYA’LI ÜNLÜ GRUP QUINTETO VIOLADO, TÜRKİYE’DE
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan