Rengin Uz/ Çehov’un İzinden: Vanya, Sonya, Maşa ve Spike

0
  Tiyatro Pera’nın sahnelediği, çağdaş Amerikalı yazar Christopher Durang’ın, Anton Çehov’un oyunlarından yola çıkarak kaleme aldığı ‘Vanya, Sonya, Maşa ve Spike’ güçlü kadrosu ve dinamik rejisi ile sezonun izlenmesi gereken oyunlarından.

 

Rengin Uz
Rengin Uz

Oyunlarında, karamsarlığı şiirsel bir gerçekçilikle anlatan Anton Çehov’u çok severim, Konservatuar yıllarından beri, bütün oyunlarını okumuşluğum ve her sahnelendiğinde birkaç kez izlemişliğim vardır. Çehov’un hüzünlü, yaşamdan sıkılan, hayallerini ve özlemlerini geçerleştiremedikleri için umutsuzluk içinde kıvranan, mutsuz ve talihsiz kahramanları hep etkilemiştir beni. Onlar, geçiş dönemi Rusya’sının, sancısını çeken, monoton yaşamlarını değiştirmek isterken, kısır bir döngünün içine hapsolmuş, hayatları ve aşkları ellerinden kayıp gitmiş figürlerdir. Daha iyi bir yaşam isterler ama bunun için mücadele etmezler. Çehov, oyunlarını ‘komedi’ olarak tanımlasa da, benim için karakterlerdeki hüzün ağır basar. Hiç bir zaman anlaşılamamış olmaları, edilginlikleri, yaşamın gerçeklerinden devamlı kaçmaları, onları zaman zaman gülünç duruma düşürse bence ‘Çehov karakteri’ komik değildir…

İlk kez 20. İstanbul Tiyatro Festivali’nde perde açan, Christopher Durang’in Çehov oyunlarından etkilenerek ve onlara dayanarak yazdığı ‘ Vanya, Sonya, Maşa ve Spike’a, Çehov aşkımdan dolayı büyük bir istek ve merakla gittim. Oyunun Amerikalı yazarı, Christopher Durang (1949), cesur ve absürd komedileriyle tanınıyor. Film, tiyatro ve televizyon oyunculuğu da yapan Durang’ın oyunları, Broadway ve Off Broadway dahil birçok yerde sahneleniyor. 2013 yılında, Vanya, Sonya, Maşa ve Spike ile Tony’de ‘En İyi Oyun’ ödülünü almış. Bunun dışında da pek çok ödülün sahibi.

Durang, Anton Çehov’dan ve karakter isimlerinden etkilenmiş ama özellikle kolaj yapmaktan çekinerek yepyeni bir oyun yaratmış. Vanya, Sonya, Maşa ve Spike, oyununda, adından da anlaşılacağı gibi, kahramanlar isimlerini Çehov karakterlerinden alıyor ve bu durum yazgılarını etkiliyor. Yazar, günümüzde geçen hikayeyi, modern dünyanın yarattığı sorunlar, globalizm, insanların yalnızlığı, iletişimsizlik, taşra yaşamının umutsuzluğu üzerine kurmuş. Yeni dünya düzeninde, insanların, giderek artan psikolojik sorunlarıyla başa çıkamamaları, depresyona girmeleri, bireyin tek başına sanal bir ortamda kaybolması ve dünya değerlerinden habersiz, kendini önemseyerek, içi boş bir hayatın girdabına kapılmasını konu ediyor. Oyun, giderek yüzleşmeye ve yaşanan dünyadan hesap sormaya kadar varıyor.

Taşrada, göle bakan eski evlerinde, birbirlerine sataşmaktan ve sıkılmaktan başka yapacak işleri olmayan, göle mavi balıkçıl kuşunun gelmesini bekleyen iki yalnız insan, iki yol arkadaşı; Evlatlık Sonya ve ağabeyi Vanya. Onlar, yıllarca evde yaşlı anne babaya bakarken, üçüncü kardeş Maşa, hayallerinin peşinden giderek ünlü bir film yıldızı olmuştur. Hayatı dolu dolu yaşayan Maşa, hiç yaşamadan yaşlanan kardeşlerinin yanına, genç sevgilisi Spike’la birlikte gelir. Maşa, yıllardır tek başına çalışıp masraflarını ödediği evi satışa çıkarmak istemektedir. Bu yetmezmiş gibi, evin içinde, yarı çıplak vaziyette seks ilahı gibi dolaşıp boş konuşan genç bir de adam vardır artık! Bu garip dörtlünün arasına, ‘oyuncu’ olma hayalleri kuran genç komşu kız, Nina da katılır. Bir yandan evi temizlerken bir yandan da bitmeyen kehanetleriyle evi karıştıran Kassandra’yı da unutmayalım!

Nesrin Kazankaya’nın Türkçeye çevirdiği, Vanya, Sonya, Maşa ve Spike’yi Yücel Erten sahneye koymuş. Çehov’un ruhuna sadık kalarak trajedi ve komediyi dengeli bir biçimde harmanlayarak, abartıdan uzak, yalın bir anlatımı tercih etmiş. Sağlam kadronun desteğiyle, 2, 5 saat sürmesine rağmen hiç sıkmayan, akıp giden dinamik bir oyun çıkarmış. Yönetmen ve oyuncuların keyifle çalıştıkları hissediliyor. Tiyatro Pera’da, Nesrin Kazankaya’nın sağ kolu dramaturg Şafak Eruyar’ın, Çehov’un günümüze taşınan kahramanlarını bize hiç yabancı kılmamaktaki başarısına da değinmek isterim.

b_s007KADROYA ALKIŞ

Vanya, Sonya, Maşa ve Spike oyununda, Tiyatro Pera’nın yıllardır kemikleşmiş kendi kadrosunun yanı sıra, iki güçlü konuk oyuncu var; Tilbe Saran ve Şerif Erol. Alkışlanacak bir seçim.

Tilbe Saran, sürekli ‘Çok mutsuzum. Benim bir hayata, değişime ihtiyacım’ var diye yakınan, Maşa’ya ve hayata öfke duyan, 8 yaşında bu aileye evlatlık gelen Sonya’yı oynuyor. Hem de ne oynamak! Gözleriyle, ruhuyla, onca yılın deneyimiyle, tat alarak, seyirciye de o tadı vererek. Sonya’nın hüzünlü ve komik yanlarının altını çok iyi çizerek. Tek kelimeyle muhteşem bir performans. Şerif Erol, entelektüel ama evde pineklemekten başka bir şey yapmamış, yıllarca oyun yazma isteğini bastırmış Vanya’da, yumuşak, sakin ama yeri geldiğinde de ‘sesini yükseltebilen’ baştan sona hayranlıkla kendini izlettiren bir yoruma sahip. Çok istediği halde saygın bir aktrist olamamış ama şöhreti yakalamış, beş kez evlenip ayrılmış, o da kendi dünyasında sıkılan, genç sevgiliyi elinde tutmak için çırpınan, Maşa’da’da Nesrin Kazankaya’nın enerjisi Maşa’nınkiyle çok iyi örtüşmüş.

Kendi küçük, hayalleri büyük Nina’da Serin Öztoprak’ı izledik. Oyunun yapım asistanıyken, rolün sahibi Gamze İpek ayağını kırınca kendini sahnede bulmuş. Tiyatro eğitimine, Nesrin Kazankaya ile Pera’da başlayan 18 yaşındaki Öztoprak, Kadir Has Üniversitesi tiyatro 1. Sınıf öğrencisi. İyi ve deneyimli oyuncular arasında kendini göstermeyi başardığı için kendisini kutlamak istiyorum.

Başak Meşe, Tiyatro Pera izleyicisinin yanında tanıdığı bir isim. Topluluğun hemen her oyunda rol alır ve her rolün altından da başarıyla kalkar. Eski Yunan tanrıçalarından kehanetler(!) alan ve onları ev halkına ileten temizlikçi kadın komposizyonu unutulur gibi değil. Tam zamane genci diye tanımlayabileceğiniz, aktör özentisi, sürekli ‘boş konuşan’, kendinle övünen, oyunun en aykırısı Spike’da, Doğan Akdoğan, tüm kadroyla uyum içinde.

Başak Özdoğan’ın, tüm sahneye yayılmış dekor tasarımını sevdim. Eski evin yaşanmışlıkları sinmişti her bir köşeye. Kostüm, Fatma Öztürk, ışık tasarımı, Tiyatro Pera’nın olmazsa olmaz oyuncusu Zeynep Özden (aynı zamanda yönetmen yardımcısı) imzasını taşıyor.

nesrin-adamGelelim en önemli soruya ‘ Çehov’u ve onun yapıtlarını bilmeyen seyirci ‘Vanya, Sonya, Maşa ve Spike’ oyunundan zevk alır mı? ‘. Evet, alır. Ancak, Çehov karakterlerini bilenlerin, oyundaki göndermelerinin ayırdına varıp, dip notları iyi okuyacakları için daha mutlu olacakları kesin. Benim gibi! İzlerken, ‘Üç Kızkardeş’i,’ Vanya Dayı’yı, ‘Martı’yı ve ‘Vişne Bahçesi’ni andım! Çehov’un duygusal dünyaları çökmüş karakterleri, Olga, Maşa, İrina, Andrey, Verşinin, Sonya, Vanya, Yelena Andreevna, Astrov, Nina, Arkadina, Trigorin, Treplev, Anya, Lopahin, Gayev, Pisçik, Dunyaşa…. resmigeçit yaptılar sanki gözümün önünde…Kısacası, bana Çehov’un ruhunu hissettiren bu duyarlı oyunu çok sevdim.

Tiyatro Pera ve Pera Güzel Sanatlar Akademisi Tiyatro Okulu 16 yıldır Taksim – Sıraselviler’de. Nesrin Kazankaya ve ekibi, emekle, tiyatro aşkıyla, o küçücük salonda ne oyunlar sahnelediler. Bir süre önce, okul müfettişlerin verdiği raporla Bomonti’ye taşındı. 5 ortaklı bina, tümüyle kiraya verilmek istendiğinden, kiracı bulunduğunda, Tiyatro Pera da yuvasından ayrılmak zorunda kalacak. Bu habere üzüldüm doğrusu. Özel Tiyatrolarının salon sıkıntısı ortada, dileğim bu sezonu, alıştıkları, seyircinin de ayağının alıştığı mekanda bitirmeleri. Eğer bir taşınma durumu söz konusu olursa benim aklıma hemen Kenter Tiyatrosu geldi. Bu sezon, orda perde açan Dostlar Tiyatrosu ile ortaklaşa kullanabilirler salonu diye düşündüm.

Her nerde sahnelenirse sahnelensin iyi oyun duyulur ve seyircisiyle buluşur. Tiyatro Pera’nın ‘ Vanya, Sonya, Maşa ve Spike’ı da sezonun izlenesi oyunlardan…

Rengin Uz

www.dirensanat.com

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.