MEKÂN ARTI SAHNESİ KAPANIYOR

0

2010 yılından bu yana sahnelediği oyunlarla tiyatro dünyasında bir ilgi odağı oluşturan Mekân Artı Elmadağ Üftade Sokak’taki sahnesini kapatıyor. Sahnenin bulunduğu binanın satıldığı için binayı mart ayında tahliye edecek olan Mekân Artı, bu konuda bir bildiri yayınladı. Bildiriyi aynen yayımlarken en kısa zamanda yeni sahnelerinde Mekân Artı ile birlikte olmayı diliyoruz.

2010-2015 yılları arasında Mekân Artı projesine, fikrine, inancına, mücadelesine destek veren, katkı sağlayan herkese teşekkür ederiz.

İstanbul gibi büyük ve çok-kültürlü bir metropolde alan bulma sancısı çeken bir grup heyecanlı, istekli ve inançlı kişiler olarak, 2010 yılının Haziran ayında eski bir oto-yıkamayı, aynı sıkıntıları yaşayan, aynı sorunlarla boğuşan sanatçıların ortakça kullanabileceği bir sahne sanatları merkezine dönüştürme çabası içerisine girdik.

Türkiye’deki sanat ve kültür politikalarının nasıl işlediğini, sanatçının yaşamasına yönelik değil, her an cezalandırılmasına yönelik bir sistemin hakim olduğunu, bizden önce mücadele eden ve bayrağı teslim aldığımız değerli sanatçılardan biliyorduk. Fakat bu durması imkansız bir koşuydu artık. Bayrağı devralan engellere aldırmadan koşacaktı.

Zaman ilerledi;Mekân Artı küçük bir ekipten kocaman bir aileye dönüştü. Ardımıza baktığımızda bu kalabalık aile en çok bizi şaşırttı. Sayısı yüzü geçen bireysel destekçilerimizle, oyunlarımızda bizi yalnız bırakmayan izleyicilerimizle; yolu Mekân Artı’dan geçen tüm tiyatrocu dostlarımızla, desteklerini hep yanımızda hissettiğimiz diğer sahnelerle ve bize gönül veren tüm ekip arkadaşlarımızla bugünlere geldik.

Mekân Artı’da beş sezon boyunca neredeyse her gün kapılarımızı açık tuttuk. Kendi bünyemizde gerçekleştirdiğimiz onlarca projenin yanında, yüzün üstünde farklı etkinliğe yer verdik. Sosyal sorumluluk bilinciyle, sanatın dönüştürücülüğü ve ulaşılabilirliği ilkesiyle projeler ürettik. Bugüne kadar yaratıcı ve yeni her türlü projeye destek vererek, projelerimizde gösteri sanatlarının gelişimine, deneyselliğine, diline ve bugün üzerine söylediklerine önem vererek, yeni fikirleri destekledik.

Tüm bu mücadele ve dayanışmaya rağmen; 6 Kasım 2010’da açarak beş sezon faaliyet gösterdiğimiz Elmadağ’daki Mekân Artı Sahnesi kapanıyor! Artık alışageldiğimiz sahnelerin kapanma haberlerine bir yenisi daha ekleniyor. Ne yazık ki içinde bulunduğumuz sistem sahnelerin ömrünü uzatmak, onlara destek olmak ve varlıklarını sürdürmelerine olanak vermek üzerine kurulu değil.

Büyük emeklerle oto-yıkamadan bir çağdaş sahne sanatları mekanına dönüştürdüğümüz Mekân Artı sahnesi, ev sahibesinin mekânı satması ve yeni sahiplerinin mekânı bir sahneden çamaşırhaneye çevirmek istemesi nedeniyle kapanıyor.

Üftade Sokak’taki bir dönüşüm hikayesi de böylece tamamlanıyor.

Peki Şimdi Ne Olacak?

Mekân Artı olarak dileğimiz yolumuza kaldığımız yerden devam etmek. Bu nedenle önerilerinize, desteklerinize, fikirlerinize açığız! Dönüştürebileceğimiz yeni bir yer arayışındayız. Ancak yüksek kiralar, kentsel dönüşümün yarattığı olumsuz etkiler yeni bir yer bulmamızı zorlaştırıyor. Bu nedenle sanatseverlerin fikirlerini, önerilerini, desteklerini bekliyoruz. Yeni yer arayışımızda her türlü yardıma ve öneriye açığız!

Nasıl Kapatacağız?

Mekan Artı olarak son ayımızda, geniş bir seçkiyle, hem var olan hem de geçmişte sahnelediğimiz oyunlardan bir program hazırlıyoruz. Artık sahnelenmeyen ama sevilen oyunlarımızı son ayımızda tekrar seyirciyle buluşturacağız. ‘üçKİŞİ – Tek Seyircilik Oyun’, ‘Bizde Yok’, ‘Sesler’, ‘Şiddet Üçlemesi 1-Ayna, Şiddet Üçlemesi 2-Şeker, Şiddet Üçlemesi 3-Kalem’, ‘80’lerde Lubunya Olmak’, ‘90’larda Lubunya Olmak’, ‘Şahmeran’ın Bacakları’ Şubat ve Mart ayı içinde sahnelenecek. Mekân Artı kapanışını 14 Mart 2015 tarihinde,Mekân Artı’nın ilk oyunu olan ‘Kök’ ile yapacak.

Oyunlarımızı izleyerek yeni mekanımızın giderleri için destek olacağınızı unutmayın!

Bizler beş yıl önceki heyecanımızı muhafaza ederek, yeni bir yer bulup yolumuza devam edeceğiz. Sanatın, popüler olandan beslendiği, tek bir sese dönüştüğü bu dönemde; güçlü olanı güçlendirmek ve güçsüz bir muhalife dönüştürerek hükmedenin varlığını kuvvetlendirmek için değil, aykırı olan sanatı, hükmeden yanında güçlü ve sert bir zıt olarak var etmek için kendi varlığımızı koruyacağız!

Yolumuza devam edeceğiz!

PAYLAŞIM
Önceki İçerikMUHSIN ERTUGRUL: FIRINLAR AÇIKSA TİYATROLAR DA AÇILIR
Sonraki İçerikBitiyatro Şubat 2015 Programı
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan