YAŞAR İLKSAVAŞ – SORAN VE SORGULAYAN BİR OYUN: ÜÇ YAPRAKLI YONCA

0

Tiyatro Öteki Hayatlar sahneledikleri ilk oyunlarından başlayarak hep dikkatimi ve ilgimi çekmiştir. Her yeni oyunlarında onlardan güzel bir çalışma göreceğime neredeyse hep emindim. Sahneledikleri son oyunda, Hasan Can Utku’nun yazıp yönettiği Üç Yapraklı Yonca’da da bu beklentimi boşa çıkartmadılar, hattâ daha da pekiştirdiler diyebilirim.

 

yasar-ilksavar
YAŞAR İLKSAVAŞ

 

 

 

 

 

Üç Yapraklı Yonca bir kuşağın öyküsü. Buket ve Rıza. Seksen kuşağından genç  bir kız ve erkek. Berlin duvarının yıkıldığı gün bir davette karşılaşırlar. Çekingendirler, utangaçtırlar. Birbirlerini tanımaya çalışırlar. Bu ilişki evliliğe kadar varır. Ama mutlu evlilik pek de uzun sürmez. Çift yirmibirinci yüzyıla boşanmış olarak girer. Seksenlerin genç, cevval atılgan, hayat dolu çifti yirmibirinci yüzyılda yorgun, bitkin, kızgın, kırgın ve küskündür artık. Yaşamlarının bundan sonrasında ne olacaktır? İşte bunu bilemiyoruz, hiç bilemiyoruz. Bu gelecek onlar için de en az bizim kadar meçhul…

yonca03

Hasan Can Utku’nun bu oyununu izlediğimde genç yazarlara beslediğim umudun hiç de boş olmadığını bir kez daha gördüm. Bir yanda eski ve eskimiş oyunlar sahnelenirken, öte yanda yenilik adına bir sürü saçmalık sergilenirken,  Şehir Tiyatroları seyirci çekmek için çalgılı çengili oyunlara başvururken Üç Yapraklı Yonca tiyatromuzda hâlâ güzel şeylerin yapıldığını da gösterdi bize. Oyun sorular soran, sorular sorduran, çağını sorgulayan bir yapıt. Oyunda en beğendiğim şeylerden biri de dili. Abartıya kaçmayan, büyük sözler söyleme çabasında olmayan, ama gençliğe ses yöneltmeyi oldukça başarıyla gerçekleştiren, onlarla aynı dili konuşan, onların sorunlarını gündeme getiren bir çalışma. Oyunda seksenli yılların duygusallığının nasıl maddeciliğe dönüştüğünü, sanal alemin romantikliği nasıl yerle bir ettiğini görüyoruz.

Buket ve Rıza rollerini iki genç oyuncu Eda Erman ve Ufuk Karagöz yorumluyor. H. Can Utku’nun satır aralarını başarıyla çizdiği rejisinde her iki oyuncu da son derece doğal ve yalın bir oyunculuk sergiliyor. İki kişilik oyunlar çok zordur. Oyunculardan birinin aksaması oyunu hemen dibe çeker, öbür oyuncunun da oyununu bozar. Bu oyunda temposu hiç düşmeyen bir ping pong maçı izliyor gibiyiz ve top bir kez olsun yere düşmüyor. Her iki oyuncuyu da yürekten kutluyorum.

yonca07

Bir aşk ilişkisinin başlangıcını, evliliğe varan sonrasını ve daha sonrasını anlatan, bir kuşağın beklentilerini, heyecanlarını, umutlarını ve umutsuzluklarını, hayal kırıklıklarını gündeme getiren, bu kuşağı daha iyi anlamaya çalışan ve daha iyi anlamamız için yol gösteren, çağımızın insanını sahne ışıklarına çıkartan,  bize tiyatro tadını, tiyatro hazzını yaşatan bir oyun.  Gençlerimiz yok edilmeye çalışan tiyatromuz için bir umut.  Gidin, görün, bu gençlerimize destek olun ve bu oyunu aranızda tartışın derim.

YAŞAR İLKSAVAŞ

PAYLAŞIM
Önceki İçerikSCARLET'İN BİLİMKURGU FİLMİ İF'TE
Sonraki İçerikSORAN VE SORGULAYAN BİR OYUN: ÜÇ YAPRAKLI YONCA
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan