YASAR ILKSAVAS'IN 'SANAT' YAZISI

0

SANAT
Yaşar İLKSAVAŞ

Tiyatro Gerçek geçen yıl sahneye koymuş olduğu Sanat’ı bu yıl da sergilemeyi sürdürüyor. Sanat’ı yıllar önce Tiyatro İstanbul’da Cüneyt Türel, Cihan Ünal, Can Gürzap üçlüsünden de izlemiş olduğumuz oyunda ender rastlanılır bir oyunculuk başarısına tanık olmuştuk. Bu üç oyuncunun unutulmaz başarılarının ardından aynı oyunu yeniden sahneye getirmek bir cesaret işiydi ve Hakan gerçek bu cesareti göze almıştı. Hem bu nedenle, hem de Hakan Gerçek ve Bekir Aksoy’un oyunculuklarını her zaman sevdiğimden (Rüzgâr Aksoy’u hiç izlememiştim) oyuna ayrı bir merakla gittim.

20131124-143702.jpg

Sanat, Tiyatro Gerçek’ten izlediğim ilk oyun. On beş yıldır arkadaşlıklarını sürdüren üç yakın dost: Marc, Serge ve İvan, Serge’in evinde bir araya gelirler. Bu üç dostu bu kez bir araya getirten, Serge’in astronomik bir paraya satın aldığı, beyaz üstüne beyaz çizgili, sanatsal değeri oldukça tartışmalı bir tablodur. Ve bu tablo, üç arkadaşın ilişkilerini, dostluklarını, karakterlerini, kişiliklerini “teşrih” masasına yatırmalarına neden olur. Arkadaşları üzerinde her zaman bir ağırlığı olan, düşündüğünü hiç çekinmeden, hiç sakınmadan söyleyen, matematiksel kafasıyla hep haklılığını savunan Marc; kimseyi kınamamak uğruna hep iki arada bir derede kalan, tüm yumuşaklığı, sakinliği ve duygusallığı yanında içinde fırtınalar esen İvan; varsıllığı yanında arkadaşlarına entellektüelliğini kanıtlamaya çalışan Serge… Ve modern bir tablo çevresinde başlayan sanat ve beğeni tartışmasının giderek bir kişilik tartışmasına, bir hesaplaşmaya dönüşmesi. Belki de on beş yıllık bir bilançonun çıkarılma çabası, yıllarca içe atılmış duyguların dışa vurulması…
Yasmina Reza’nın yazmış olduğu oyunu Gencay Gürün her zamanki dil ustalığıyla Türkçe’ye çevirmiş. Sanat çok zekice, hattâ kurnazca yazılmış bir oyun. Güldürü oyunun içinde hiçbir zorlama olmaksızın çıkıyor, duygu ve düşünceyle birleşiyor, tamamlanıyor ve yine kahkaha olarak dönüyor seyirciye. Oyunu izlerken, zaman zaman bir dostunuza, bazan bir yakınınıza, bazan da kendinize gülümsemekte olduğunuzu fark ediyorsunuz.
Sanat sağlam metninin yanı sıra oyuncularının virtüozitelerini de şart kılan, en küçük bir aksamaya bile izin vermeyen bir oyun.

20131124-143806.jpg
Atilla Şendil yalın, abartıdan uzak, eskisine oranla güldürü ögesini biraz daha fazla öne çıkaran, ama önemli satırların arasını özenle çizen bir reji gerçekleştirmiş. Bu reji altında üç oyuncunun sımsıcak, başarılı performanslarına tanık oluyoruz.
Daha önce de söylediğim gibi, Hakan Gerçek’le Bekir Aksoy yakından tanıdığım, her zaman zevkle izlediğim, neyi niçin yaptıklarını çok iyi bilen ve hiçbir zaman belli bir düzeyin altına düşmeyen oyuncular. Bu oyunda da rollerini kusursuz yorumluyorlar, canlandirdiklari  karakterlere yine hayat ve kişilik kazandıran yorumlarıyla karşımıza çıkıyorlar. İlk kez bu oyunda izlediğim Rüzgâr Aksoy’un yarattığı sıms1cak sevimli kompozisyona, sahne sıcaklığına, sahne performansına, oyunculuk yeteneğine hayran kaldım. Rüzgâr Aksoy’un bundan sonraki oyunlarını merakla beklediğimi söylemeliyim. Sanat’ın üç genç oyuncu tarafından yorumlanması oyuna başka bir sıcaklık, bir enerji, bir renk katmış kanımca. Tiyatro İstanbul’daki yorumuyla bir karşılaştırma yapma gereği bile duymuyor insan.
Kısaca söylemek gerekirse, Sanat, tiyatro gerçeğiyle yaşam gerçeğinin kesiştiği, hattâ örtüştüğü, tiyatronun hazzını yaşatan, geçen tiyatro mevsiminde olduğu gibi, bu tiyatro mevsiminin de önemli, bu tiyatro mevsiminin de önemli, izlenmesi ve üzerinde konuşulması gereken oyunlarından.

 

 

20131124-143702.jpg

 

 

PAYLAŞIM
Önceki İçerikYASAR ILKSAVAS’IN ‘SANAT’ YAZISI
Sonraki İçerikYAŞAR İLKSAVAŞ:’SANAT’ ÜZERİNE
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan