BİR DORMEN KLASİĞİ ” KAÇ BABA KAÇ”

0

Bakırköy Belediye Tiyatroları’nda Yunus Emre Kültür Merkezi Müşfik Kenter sahnesinde Haldun Dormen’in yönetmenliğini yaptığı, “KAÇ BABA KAÇ” tiyatro oyunun galası yapıldı.  Oyunun dekorlarını Osman şengezerin yaptığı oyunda;  Erol Ozan Ayhan, Emre Koç, Yonca Cevher,  Ali Rıza Kubilay,  Nurhayat Atasoy, Alper Kut, Nevşim Ayşen Erzat,  Didem Germen,  Zeynep Köse şengünler, Bulut Akkale,  Murat Şenol,  Aytekin Özen oynadılar. Vodvill tarzında olan komedi  izleyiciler oldukça eğlendiler.  Oyundan sonra Bakırköy Belediye başkanı  Ateş Ünal Erzen sahneye çıkıp tüm Oyuncu ve teknik ekibi kutladı. Konuşmasında; ” Keşke tüm Türkiye’nin bakırköy gibi sanat ve tiyatro ile içe olsa” dedi. ” AKM’nin açılmayacağını açmayacaklarını ”  söyledi.  Devlet Tiyatroları ve diğer tiyatroların  zor dönemler geçirdiğini dile getirerek  kasım ayı içersinde Bakırköyde bir Opera ve Tiyatro Merkezi açılışı yapacaklarının mücdesini verdi.

kaç baba kaç 1

Yazan: Ray COONEY, Çevirenler: Haldun DORMEN – Kemal UZUN,  Yönetmen: Haldun DORMEN, Dekor: Osman ŞENGEZE    Reji Asistanları: Emel TURAN, Onur DURMAZ, Volkan YILMAZ
ROL DAĞILIMI, Erol Ozan AYHAN, Emre KOÇ , Yonca CEVHER, Ali Rıza KUBİLAY, Nurhayat ATASOY, Alper KUT, Nevşim Ayşen ERZAT
Didem GERMEN, Zeynep KÖSE ŞENGÜNLER, Bulut AKKALE, Murat ŞENOL, Aytekin ÖZEN Fars türünün iki usta ismi; yazar Ray Cooney ve yönetmen Haldun Dormen buluşuyor. 

 

‘Kaç Baba Kaç’; kirli geçmişin en umulmadık anda nasıl ortalığa saçılabileceğini gözler önüne seren bir komedi.

Doktor David Morgan oldukça gergindir, kariyerinin en önemli sunumlarından birini yapmaya hazırlanmaktadır. Kariyerinin dönüm noktasını belirleyecek olan sempozyumun başlamasına oldukça kısa bir zaman kalmıştır. Morgan konuşmasının provasını yaptığı esnada geçmişten hiç beklenmedik bir misafir çıkagelir. Yıllar evvel yasak aşk yaşadığı Jane Tate onu görmek istemektedir. Üstelik Doktor’a vereceği bir de havadis vardır. Morgan’ın 18 yıl önce evlilik dışı yaşadığı ilişkiden bir çocuğu dünyaya gelmiştir. Genç adam, babası ile tanışmak ve ona kendini tanıtmak için hastaneye gelmiştir. Ancak babasını henüz tanımayan genç, hastaneye gelirken sarhoş ve ehliyetsiz araba kullandığı için polis tarafından aranmaktadır. Leslie, peşinde polisle hastane koridorlarında babasını aramaktadır. Üstelik Doktor Morgan’ın karısı da hastanededir. Konuşma yapmasına ise artık dakikalar kalmıştır.

Morgan’ın bu çok önemli günde, bir yolunu bulup geçmişin üstüne çöken gölgesinden kurtulması gerekmektedir. Doktor,  meslektaşı Ted’den yardım ister. Ancak zaten karışık olan işler iyice  arapsaçına döner. Yalanlar olayı daha da içinden çıkılmaz hale getirir.

‘Kaç Baba Kaç’ evlilik, yasak aşk ve kariyer üzerine kargaşa ile örülü soluksuz bir komedi.

KAÇ BABA KAÇ BAKIRKÖY’DE

20126haldun_dormenHiç kuşku yok ki, bizde çok sevilen Ray Cooney müthiş bir fars ustası. Matematiksel bir kafayla oyunlarını en ince noktasına kadar adeta dokuyor. Ondan sonra da iş oyunculara ve yönetmene düşüyor. En ufak bir abartı Ray Cooney’nin oyunlarını yok edip, izleyicilerin “Bu da nesi? Saçma sapan bir şey.” diye düşünmesine yol açabilir. Doğru dürüst oynanınca da onları kahkahadan kırıp geçirir ve unutamayacakları bir gece yaşatır.

Amerika’dan ilk geldiğim yıllarda farslar (o zamanlar bizdeki tanımıyla vodviller) ünlü tiyatrocular tarafından küçümsenir ve “Bu da tiyatro mu?” diye düşünülürdü. Böylelikle Plautus, Moliere, Feydeau gibi farsın dehaları da yok sayılırdı. Oysa zamanla bu düşünce değişti. Şimdi bütün oyuncular “Keşke bir fars oynayabilsek” diye düşünüyor ve ellerine böyle bir fırsat geçince de büyük keyif alıyorlar.

Aslına bakacak olursak fars tiyatronun oynanması en güç türü. Bir Shakespeare, bir İbsen, bir Miller oynandığı zaman yazarın sözleri ve tekniği oyuncuyu bir yere kadar kurtarır. Oysa farsta zamanlaması yanlış bir replik, abartılı bir yanıt ya da reaksiyon her şeyi bir anda mahvedebilir. Fars yazarı oyununu oluştururken matematiksel sözlerini ve kurgusunu yönetmenin ve oyuncunun becerisine bırakmıştır.

Kim ne derse desin fars yönetmek ve oynamak gerçekten güçtür ama Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nun oyuncularının Kaç Baba Kaç’ta gösterdikleri olağanüstü çaba ve beceriyle dünyanın en kolay işi gibi görünür ve de hak ettiği başarıyı kazanır.

Haldun Dormen  

PAYLAŞIM
Önceki İçerik'ALİ İLE RAMAZAN' SEYİRCİ KARŞISINDA
Sonraki İçerikBİR DORMEN KLASİĞİ " KAÇ BABA KAÇ"
SABİT DOĞAN Eğitimci • Yazar • Sanat İnsanı • Dijital İçerik Üreticisi Sanatın İzinde Başlayan Bir Yolculuk Samsun 19 Mayıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Biyoloji Öğretmenliği mezunu olan Sabit Doğan, sanatla ilk kez OMÜ Tiyatro Topluluğu’nda (OMÜTİT) tanıştı. “Kanlı Nigar” oyunundaki Narçin karakteriyle sahneye adım attığında, performansı büyük yankı uyandırdı; oyun onlarca kez sahnelendi, her şehirde yoğun ilgi gördü. Eğitimci kimliğine geçişinde idealizmiyle öne çıkan Doğan, öğretmenliğe Şanlıurfa Siverek’in Hanharabe Köyü’nde başladı. İstanbul’un konforunu geride bırakıp, zor koşullarda eğitim vermeyi seçti. Askerliğini Şırnak Beytüşşebap’ta yaptıktan sonra yeniden İstanbul’a döndü. Yazarlık, Dergicilik ve Dijital Yayıncılık İstanbul yıllarında tiyatro oyunculuğu, metin yazarlığı ve senaryo çalışmalarına yöneldi. Hürriyet Gösteri Dergisi'nde Hami Çağdaş’la birlikte hazırladığı kültür–sanat dosyaları ve röportajlar büyük ses getirdi. Daha sonra kurduğu www.dirensanat.com adlı dijital sanat portalı, 15 yıldır Türkiye’nin en saygın kültür–sanat yayınlarından biri olarak varlığını sürdürüyor. Hem kurucusu, hem yayın yönetmeni, hem de editörü olan Doğan; sanatın ve sanatçının sesi olmayı ilke edindi. Portal, “Yılın En Prestijli Sanat Haber Kaynağı” ödülünü kazandı. Diren Sanat YouTube Kanalı’nda ise 200’ü aşkın sanatçı, yönetmen ve yazarla yaptığı röportajlar sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. Eğitimde İnovasyon ve Duyarlılık Sabit Doğan, Beşiktaş Sakıp Sabancı Anadolu Lisesi’nde biyoloji öğretmenliği yapmaktadır. %0,1’lik dilimden öğrenci alan bu okulda 15 yıldır görev yapmakta; sadece ders anlatan değil, öğrencilerini yaşamla tanıştıran bir rehber olarak görülmektedir. Kurucusu olduğu Robotik Kulübü, ulusal ve uluslararası yarışmalarda birincilikler kazandı. Ayrıca Raylı Sistemler Projesi’ni organize edip yürütücülüğünü üstlendi, Beyaz Bayrak Projesi’nde görev aldı, TÜBİTAK Türkiye Birinciliği kazanan öğrenciler yetiştirdi. Türkiye’de mobbing kavramını ilk kez gündeme getiren eğitimcilerden biri olarak dikkat çekti. Bu konuda açtığı ilk davalar ve kamuoyu çalışmaları birçok kişiye cesaret verdi; hakkında tezler yazıldı. Dijital Dönüşümün Sanatçı Yüzü Sabit Doğan bugün, sosyal medyada milyonlara ulaşan içerikleriyle hem sanatın hem eğitimin yüzünü dijital dünyaya taşımaktadır. Eğitim, sanat, mizah, kişisel gelişim, yemek kültürü ve edebiyatı harmanlayan içerikleri; aylık 40 milyondan fazla izlenme elde etmektedir. Kendisini “bilim ve sanatın izinde yürüyen bir eğitimci” olarak tanımlasa da, izleyicileri onu çoğu zaman evin içindeki bir dost, bir ağabey, bir rehber olarak görür. Sıcaklığıyla, derinliğiyle ve üretkenliğiyle hem öğretmen hem anlatıcı, hem sanat insanı hem de dijital çağın vicdanıdır. “Sanat, insanın kalbine dokunmadan hiçbir işe yaramaz.” — Sabit Doğan