Zehra İpşiroğlu- Terör

TERÖR

Sahne bir mahkeme salonu: Sanık, avukat, hakim ve tanıklar… Biz izleyiciler de jüriyiz. Sanık Alman Hava Kuvvetlerinin savaş jet pilotu Binbaşı Lars Koch büyük bir terör olayını önlemek amacıyla 1.4. 2016 tarihinde, içinde 164 kişinin olduğu bir yolcu uçağını düşürmekle suçlanıyor.

ZEHRA İPŞİROĞLU
ZEHRA İPŞİROĞLU

Uçağı ele geçiren bir İşit teröristi 70. 000 kişinin olduğu bir futbol stadyumuna intihar inişi yapmayı planlıyor. Bunu önlemek amacıyla olay yerine gönderilen savaş uçağının pilotu Binbaşı Olan Lars Koch uçaktaki 164 kişinin hayatı ile stadyumdaki 70.000 kişinin hayatı arasında bir seçim yaparak bir karar vermek zorunda kalıyor ve anayasaya aykırı   hareket ederek son anda uçağı düşürüyor, böylece içindekilerin ölümüne neden oluyor. Avukatı sanık Lars Koch’un 70000 kişinin ölümünü engelleyen bir kahraman olduğunu iddia ederken, savcı onu yasalara aykırı davranarak uçaktakilerin ölümüne neden olmakla suçluyor. Savcının sunduğu gerekçelerde bu konuyla ilgili bir çok soru da belirsiz kalıyor. Stadyum terör uyarısı gelir gelmez neden hemen boşaltılmadı? Uçaktakilerin teröristi etkisiz hale getirmesi söz konusu olamaz mıydı, neden bu seçenek hiç hesaba katılmadı? Bütün bu soruların üstüne gidilmesi oyuna farklı bir akış getirebilirdi. Yazarın bunu özellikle yapmaması oyunun tek yönlü bir biçimde gelişmesine yol açıyor.

Oyunda gündeme gelen en önemli sorun insan yaşamının sayılarla değerlendirilemeyecek kadar değerli olması. Bu da şu sorulara yol açıyor: Bir insanın yaşamı başka bir insanın ya da insanların yaşamıyla teraziye konulabilir mi? 164 kişiye şu kadar kişi hesabı yapılabilir mi? Bu sadece insanın yaşama hakkını savunan anyasaya karşı değil aynı zamanda insanın saygınlığına, insan onuruna karşı da çok açık bir saldırı değil mi? Öyleyse sanık Lars Koch militan ve keyfi davranışıyla 164 kişinin ölümüne yol açan bir suçlu mu, yoksa hızlı, spontan ama doğru hareket ederek onca insanın yaşamını kurtaran bir kahraman mı? Oyunun sonunda seçim izleyiciye bırakılıyor. İzleyici sanık Lars Koch’un suçlu olup olmadığına oylama ile karar veriyor.

terror_100

Köln Keller Tiyatrosu’nda Heinz Simon Keller’in yönetiminde sahnelenen oyunda yüzleri izleyicilere yönelik olarak mahkemede yer alan oyuncular bir mahkeme sahnesini canlandırıyorlar. Minimalist bir yaklaşımın ağırlıkta olduğu bu sahnelemede izleyicinin dikkati mahkeme sürecinde odaklaşıyor. Böylece daha ilk andan itibaren izleyici belli bir düşünce ve tartışma sürecinin içine çekiliyor.

Sahnedeki kişiler tıpkı belgesel tiyatroda olduğu gibi olabildiğince nesnel olarak canlandırılıyorlar. O kadar ki dikkatler konuşan kişilerden çok konuşulanlarda odaklaşıyor. Yine de avukat var olan yasalara ve bürokrasiye karşı tepkiselliği, kadın savcı insancıllığı, hakim babacan tavrı ile dikkati çekiyorlar. Sanık Lars Koch’ a gelince bu sahne yorumunda. duygularını nerdeyse hiç belli etmeyen bir kişi olarak canlandırılıyor.

Sahne ile izleyiciler arasındaki interaktif süreç içinde her izleyici kendi yaşam deneyimine, kaygı ve korkularına göre farklı bir izleme ve düşünme sürecinin içine çekiliyor. Tabii ki izleyicinin alımlamasında sahne yorumunun payı da büyük. Ben başlangıçta avukatın aşırı tepkiselliğinden, var olan yasalara karşı çıkan kendini beğenmiş, narsis halinden zaman zaman rahatsız olmakla birlikte getirdiği gerekçelerini doğru bularak   stadyumdaki izleyicileri korumak amacıyla uçağı düşürmek zorunda kalan sanığın belki de haklı düşünmeye başladım. Çünkü mahkemenin ilk aşamasında yasaları ne olursa olsun korumayı savunan savcının görüşleri de biraz sönük kalıyordu. Ama oyun süresince savcının getirdiği gerekçeleri doğru bularak ona hak verirken, avukatın ve sanığın kullandıkları sözcükler ve ifadelerden de iyice rahatsız olmaya başladım. “Günümüzde uçağa binen herkes bir riske girdiğinin bilincinde olmalıdır, çünkü terör döneminde yaşıyoruz”, “Teröre karşı savaş içindeyiz”, “Savaşta her şey olabilir”, “Terörist sivil halkı acımasızcana silah olarak kullanırsa biz de gerekirse bu silahı yok etmeyi biliriz” gibi söylemler, tutucu ve otoriter bir toplumdaki söylemlerle örtüşmüyor mu? Sözgelimi bugün Almanya’da yabancılara, göçmenlere karşı tavır alan en radikal ve tutucu parti Af D de aynı söylemleri içselleştirmemiş mi?

Avukatın ve sanığın söylediklerini ciddiye aldığımızda, teröre karşı silahlanmayı öngören militan bir ortamı onaylamamız, böylelikle insan hakları ve özgürlük gibi değerleri bütünüyle yok etmemiz gerekiyor. Bu da bireyin saygınlığını ve özgürlüğünü her şeyin üstünde tutan demokrasi anlayışından bütünüyle vazgeçmemiz anlamına geliyor. Öyleyse bundan böyle hangi yasalara ve kurallara göre yaşayacağız?

İzlediğim sahnelemede izleyiciler çok heyecanlıydılar. Seçime gitmemiz için Ara yapıldığında birbirini hiç tanımayan insanlar bir anda kaynaşıvermişlerdi. Herkes birbiriyle konuşuyor ve tartışıyordu. Ancak kısa Ara’dan sonra bildirilen sonuçlar hiç de iç açıcı değildi. Lars Koch 38 ‘ e 23 kişi suçlu bulunmuştu. Yani çoğunluk uçağı düşürerek Lars Koch’un doğru hareket ettiğini düşünüyordu. Buna şaşırdığımı söylemeliyim, çünkü sanığı canlandıran oyuncu hiç bir şekilde empati uyandırmıyordu. Sahne yorumunda sanığın iç çatışmalar yaşayan biri olarak değil de duygularını pek belli etmeyen teknik bir adam olarak gösterilmesi onu haklı çıkarmayı büsbütün güçleştiriyordu. Ancak bu sonuç da tabii izleyicinin profiline göre oyundan oyuna değişiyor. Nitekim oyunun Köln’deki galasında sanık yüzde 57 ile suçlu bulunmuştu. Tartışmalar oyun bittikten sonra da hararetle devam etti. Bu arada oyundan çıkan oyunculara da görüşleri soruldu. Yargıcı canlandıran oyuncu kararsızdı ama savcıyı oynayan kadın oyuncu benim gibi sanık Lars Koch’u suçlu buluyordu, bu açıdan da rolüyle bütünüyle özdeşleşmişti.

Hukukçu ve yazar Ferdinand von Schirach’ın “Terör”oyunu bugün Almanya’da en çok oynanan oyunların arasında yer alıyor ve şu sırada tam 40 tiyatroda sahneleniyor. İzleyicilerin Almanya genelindeki değerlendirmesi ise oyunu yayınlayan yayınevi tarafından internette açıklanıyor. Şu günlerde 346.000 kişiden yüzde 60, 9’unun uçaktakilerin ölümüne neden olan sanık Lars Koch’u suçsuz bulması korkuların toplumu giderek nasıl ele geçirdiğini gösteriyor.

terror_5553

Beni oyunda ilk andan itibaren tedirgin eden yazarın konuyu sunuş biçimi oldu. Neden hukuk devleti bu kadar güçsüz gösteriliyor? Neden pilotun uçağı düşürmesinin dışında başka hiçbir olanak yokmuş gibi böylesine tek yönlü bir biçimde sunuluyor? Yazarın terör gibi karmaşık ve çok boyutlu bir sorunu bu kadar basitleştirmesi ve izleyiciyi de interaktif oyuna katarak seçime zorlaması doğru mu? Öte yandan yazarın bir röportajında Lars Koch’u kesin olarak suçlu bulduğunu söylemesi de onu haklı çıkartmıyor. Çünkü oyunun yazılış ve çoğunlukla yorumlanış biçimi de (bizim izlediğimiz oyun belki de bir istisnayı oluşturuyordu) izleyicilerin çoğunluğunun sanıkla özdeşleşmesine böylece onu suçsuz bulmasına yol açıyor. Güvenlik kuşkusuz yaşadığımız ortam ve koşullarda çok önemli ama teröre karşı tek çözüm buymuş, başka alternatif yokmuş gibi kesin bir sonucun çıkması kaygı ve korkuların demokrasi bilincinin önüne geçtiği ortama işaret ediyor. Bu açıdan da oyunun izleyicinin doğrudan korkularını hedef alan popülist bir oyun olduğu söylenebilir.

Oyunun en etkileyici yanı interaktif biçimi. Son yıllarda izlediğim hiç bir oyunda izleyicilerle sahne arasında bu kadar yoğun bir etkileşim yaşamamıştım. Bu etkileşim çok önemli.  Bu açıdan oyun sonrasında uzmanların da katılımıyla sorunları farklı açılardan ele alan verimli bir tartışma ortamının yaratılması ya da bu oyun üzerinden internette böyle bir forum oluşturulması anlamlı olabilirdi.

Yücel Erten’in Türkçeye kazandırdığı bu oyun bizim izleyicimize de yabancı değil. Bir süredir Sahne Ankara tarafından oynanıyor. İnternette yayınlanan sonuçlara göre 238’e karşı 88 kişinin sanığı suçlu bulması ise çok şaşırtıcı değil, çünkü biz hem terör olaylarının tam içinde yaşıyoruz hem de demokrasi bilincimiz yeterince gelişmemiş.

Sonuçta bu kadar çarpıcı ve güncel bir konuyu ele alan bu ilginç oyunun soruna kısıtlı ve yüzeysel baktığını, izleyiciyi de tek yönlü bir yönlendirmenin içine çektiğini düşünüyorum. Terör konusunu anlamak istiyorsak, terörü oluşturan ortam ve koşullarla hesaplaşmamız gerekiyor ki, bu teröre karşı çözümler üretebilmemizin temel koşulu. Bu açıdan böylesine güncel bir konuyu ancak farklı boyutlarıyla derinlemesine işleyen bir yaklaşım soruna yeni bir bakış getirebilir. Umarım önümüzdeki yıllarda böyle oyunlar da yazılır.

www.dirensanat.com

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.