‘Leyla, Lena Ve Ötekiler’in Hikayesi

0

Kadın olmak, Türkiye’de Kadın olmak ya da dünyanın herhangi bir yerinde kadın olmak: “Leyla Lena ve Ötekiler”

                                                                                                        Nihal Kuyumcu

Zehra İpşiroğlu’nun şu günlerde Bakırköy Belediye Tiyatrosu’nda ikinci sezon oyununu sürdüren tek kişilik “Lena, Leyla ve Ötekiler” oyunu (Sahneye koyan Ayla Algan, Oynayan Cihan Bıkmaz gerçek bir kadının yaşam öyküsü). Yazarın çeşitli çevrelere ait kadınlarla yıllardır yaptığı röportajlardan yola çıkarak yazılmış bir oyun.

Zehra İpşiroğlu röportaj için bu oyunun kahramanıyla ilk buluşmasında, kadın ilk önce ona şu soruyu soruyor: Lena olarak mı yoksa Leyla olarak mı konuşalım? Böylece bu soru oyunun temel hareket noktasını oluşturuyor.

“Lena Leyla ve Ötekiler” tek kişilik bir oyun. Oyunda, Ukraynalı, eğitimli, -sosyolog- bir genç kız olan Lena âşık olduğu Türk işçisi Mustafa’nın peşinden İstanbul’a geliyor. Geldiği yeni çevre oldukça geri, muhafazakâr bir varoş mahallesidir ve yeni yaşamında Mustafa’nın yanı sıra itaat etmek zorunda olduğu kayınvalidesi ve kayınpederi de vardır. Sahnede Lena’nın Leyla’ya dönüşme sürecinde yaşadıklarını, kimlik bunalımlarını, Leyna olarak yeni bir kimlik üretme sürecini giderek şizofrenik bir yapıyla kendini hastane odasında bulduğu ve Lena, Leyla ve Leyna ile olan hesaplaşmasını izliyoruz. Bu hesaplaşma sürecinde göç, kimlik çatışmaları, din ve kültür farklılıklarının yanı sıra ataerkil yapının dayattığı toplumsal cinsiyet rolleri içinde kadının yaşadığı giderek baskısını daha çok hissettiği sıkışmışlığını da izliyoruz.

Oyunu iki farklı yaklaşımla ele alabiliriz: İlki, yaşadığı sorunlar ve bu sorunlarla baş etme sürecinde kimlik sorunları yaşayan bir kadının hikâyesi. Ukrayna’dan gelmiş, farklı kültür, gelenekler, din ile çevrili muhafazakâr bir çevre içinde var olma savaşı veren kadının, kimlik çatışmaları içinde çıkış yolu araması ve ona eşlik eden yeni kimlikleriyle hesaplaşması.

İkinci yaklaşımda ise kadın olma durumuyla ilgili olarak, hiçbir zaman kendisi olamama, her zaman kendisine dayatılan iyi eş, iyi ev kadını, iyi anne ve itaatkâr bir gelin, eş rolleri içinde aradığı, uyum sürecinde ürettiği, yeni kimliklerle var olmaya çalışan bir kadın. Her iki durumda da gerçek olan aslında kadının eril dünyada, dayatılan eril dünyanın kuralları içinde varoluş sorunu.

Sahnelemede Lena’yı, yüksek gri duvarlarla çevrelenmiş boş bir sahnede kendi kendine, bazen Lena, bazen Leyla, bazen de Leyna olarak diğer kimlikleriyle hesaplaşırken görüyoruz. Fona düşen video görüntülerinde Lena’nın gençliği de hesap soruyor ve suçluyor onu. Lena yeni bir kimlikle Leyla ile Lena’nın karışımı ile Ley+na=Leyna olarak kendini gerçekleştirmek ister, ama içinde yaşadığı düzen buna da izin vermez ve her seferinde başa döner.

lena

Yurt içinde Adana, Bursa Samsun gibi çeşitli kentlere turne yaparak büyük beğeni toplayan bu oyun   bundan birkaç ay önce İstanbul Üniversitesi’nde düzenlediğim “Toplumsal Cinsiyet ve Şiddet” konulu Uluslararası Eğitimde Yaratıcı Drama Sempozyumunda sergilendi. Büyük bir heyecanla oyunu izleyen öğrenciler, oyun sonrası yapılan söyleşide, sahnede birden çok kadının varlığına dikkat çekiyorlardı. Lena bazen iyi anne, bazen iyi gelin ve iyi eş oluyordu. Ama kuşkusuz en ilginci zaman zaman geride bıraktığı hayatıyla, kendi kendinin kuması olduğu ve kendisini ikna etmekte zorlandığı sahnelerdi.

Evet, “kendi kendinin kuması olmak” 21.yüzyılın krizlerle dolu globalleşen, dünyasının kadınlara getirdiği yeni bir kavram… Üstünde düşünmeye değer!

Tek Kişilik Dev kadro

Bir öğrenci oyunla ilgili değerlendirmesini şöyle anlatıyordu “Tek kişilik dev kadroydu gerçekten. Müzikler, mimikler, ezan sesi beni oyunun içine aldı….Oyun sırasında ağladım, aslında bütün kadınlara ağladım. Dışarı çıktığımda erkek arkadaşımı arayıp “evlenenince değişeceksem istemiyorum ben”diyecek kadar birkaç gün etkisinde kaldım…”

Oyun başta da belirttiğimiz gibi tek kişilik bir oyun. Oyunun bütün sorumluluğunu üstlenen Cihan Bıkmaz, ağır bir yük altında, bir yandan 75 dakika boyunca seyircinin beklentilerine cevap vermeğe çalışırken, diğer yandan gerçekten kendisinin de bir kadın olarak bu kişilik bölünmelerini hissetmiş olması oyuncu açısından oyunu ayrıca özel kılıyor.

Sonuç olarak kadın olmak bu eril dünyada çok zor!

Nihal Kuyumcu

www.dirensanat.com

 

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.