“Star Trek Sonsuzluk” dünya çapında popüler olan, Gene Roddenberry’nin yarattığı ve 2009’da J. J. Abrams tarafından yeniden sunulan Star Trek sonsuzluk serinin yeni filmi, USS Atılgan ile cesur mürettebatının bu epik yolculuğunun başında yönetmen Justin Lin (Hızlı ve Öfkeli serisi) bulunuyor. Sonsuzluk’ta Atılgan mürettebatı bilinmeyen uzayın uzak köşelerini araştırıyor ve kendilerini ve Federasyon’un temsil ettiği her şeyi sınayan gizemli, yeni bir düşmanla karşılaşıyorlar.Sorumlu yapımcılar Jeffrey Chernov, David Ellison, Dana Goldberg and Tommy Harper.
Star Trek sonsuzluk Yapımcılar J.J. Abrams, Roberto Orci, Lindsey Weber ve Justin Lin. Gene Roddenberry tarafından yaratılan “Star Trek”e dayanmaktadır. Yazarlar Simon Pegg & Doug Jung. Yönetmen Justin Lin.
Oyuncular John Cho, Simon Pegg, Chris Pine, Zachary Quinto, Zoë Saldana, Karl Urban, Anton Yelchin, Sofia Boutella ve Idris Elba.
Star Trek hayranları bu serinin son filmi olan olan Star Trek Sonsuzluk filminde geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz Pvel Chekov karekterini oynayan Anton Yelchin’in göremeyecekler. Anton’unun kaybından dolayı teknik ekip çok etkilendi. Sonuçta uzun yıllar birlikte çalıştıkları iyi uyum sağladıkları birisiydi. Bu tarz seri filmlerin en büyük talihsizliklerinden biridir.
Anton Yelchin, sinemaya karşı daime derin bir sevgisi vardı. “Çalışmasını böyle değerlendirmişti. Birinin izlemesi için bu görüntüleri işlemek için harcanan çaba ve insan gücü inanılmaz ve bunun bir parçası olmak çok özel.”
“Atılgan’ın Yeni Kaptanı”
Bu yıl 50. yıldönümünü kutlayan sevilen bilim kurgu Serisi Star Trek yapımcıları oldukça umutlu ve yaptıkları işe güveniyorlar. Filmin yönetmenliğini Hızlı ve Öfkeli’nin yönetmenliğini de yapan Justin Lin üstleniyor.
Justin Lin olağanüstü bir hikaye anlatıcı olarak kendini tekrar tekrar kanıtladı. Aksiyon sahnelerinde başarılı olduğu bilinen bişey. Yönetmenin seyircilerde çok etkili olduğu konu; karakterlerden sanki tanıdığı insanlarmış gibi söz etmesidir. Eleştirmenler bu işe Gerçekten uygun olduğunu düşünüyor. 80’lerde büyüyen
80’lerde büyüyen Lin, Eskiden beri. “Atılgan mürettebatı’nın ailemizin bir uzantısı gibiydi.”
Lin önce tv yönetmenliğini yaparak mesleğe başlayan farlı zamanlarda yaşıyan varlıkları bir hikaye üzerine dizme konusunda bir hayli zorlandığını dile getiriyor.
“Bölünmüş bir Mürettebat”
Filmin sürecini değiştiren önemli noktalardan biri Yıldız gemisi Atılgan’ın hasar görmesi ve mürettebatı keşfedilmemiş, yabancı bir gezegende karaya oturtmasıydı.”
“Riskler giderek büyüyor. Atılgan’ın parçalara ayrıldığını gören mürettebat farklı yönlere düşer ve hayatta kalmaya ve mürettebatın geri kalanıyla tekrar bağ kurmaya çalışmak zorunda kalır. Çok güzel.
Atılgan’ın tahrip edilmesi mürettebatı Altamid’e, tehlikeli bir uzaylı dünyasına düşürür. Yazarlar daha önce birlikte çok az ekranda görülen karakterleri eşleştirmekten ve her karakteri neyin harekete geçirdiğini görmekten keyif almış.
Örneğin içsel gözleme yeni başlayan Kaptan Kirk (Chris Pine) kendini gençlere özgü bir iyimserliğe sahip Chekov’la (Anton Yelchin) bir arada bulur.
“Kirk (Chris Pine) tüm yanıtlara sahip olan ve kendi inançlarına göre yaşamış biridir. Kendini kanıtlamıştır ve babasının gölgesinden kurtulmuştur. Ama şimdi “Şimdi ne olacak?” gibi bir varoluş sorusuyla karşı karşıyadır. Daha yorgun ve sinik Kirk’ü daha genç, hevesli ve daha az sinik olan Chekov’la (Anton Yelchin) bir araya koyma fikrini iyiydi.
Babası da tahrip edilen bir geminin kaptanıydı. Bu yüzden Atılgan’ın tahrip edilmesi kendi kimliğiyle bağlantılı bir dizi karmaşık duyguyu da ortaya çıkarıyor ve bence Kirk Chekov’da kendisini görüyor.”
Tarihi açıdan Bones ve Spock birbirinden olabildiğince farklıdır.
Kirk ile Spock da bir paranın iki farklı yönü gibiyken Bones ile Spock birbirinden tamamen farklı işlem modlarına sahiptir.
Bones ile Spock’ın ilişkisinin daha önce hiç görmediğiniz şekilde geliştiğini göreceksiniz. İki karakter de bir yol ayrımında ve kendi içsel ikilemleriyle uğraşıyorlar ve yabancı bir gezegende kalmak bizi bunlarla birlikte yüzleşmeye zorluyor.
Leonard Nimoy’un gerçekte hayatta vefat etmesiyle birlikte yapımcılar “Spock Prime’ın ölümünü anmak ve genç Spock üzerindeki etkilerini göstermek istemişler.
Abrams şunları söylüyor; “Lenard Nimoy çok yetenekli bir oyuncuydu ve iyi bir dost olmuştu. Filmdeki ölümüne filmde yer vererek onu onurlandırmak istedik. Aksi halde kötü hissederdim.”
Geminin Rolü
Cho “Gemi olmayınca doğal bir dengesizlik duygusu var.é Fimlde gemiyi mürettebatlar arasında bir aile bağı kurdurmak için kullanıldığını belirtiyor.
Örneğin;Scotty, filmin başında muhtemelen mürettebatta hayatından en memnun olan kişi. Gemide işini yapıyor ve işlerin yürümesini sağlıyor ve bu kısa sürede elinden alınıyor.
Sofia Karekteri
Sofia herkesi büyülüyor. Karakteri o kadar iyi benimsiyor.. Kaynakları çok fazla ve sert biri. Tuhaf, söz dizimsel konuşmasına bayılıyorum. Tam bir uzaylı gibi hissettiriyor. Ama yine de inanılmaz sempatik.”
Makyaj tasarımcı ve makyaj efektleri süpervizörü Joe Harlow şunları söylüyor; “Jaylah’nın öne çıkmasını istedik. Makyajındaki siyah beyaz çizgilerin saçındaki şeritlerle birleşince tamamen unutulmaz bir görünüme sahip oldu.”
“Acımasız Yeni Bir Kötü”
Idris Elba, oyuncu kadrosuna Atılgan’ı yok etmekten sorumlu düşman uzaylı “Krall” rolüyle katılıyor. Elba, karakterin karmaşık katmanlarına çekilmiş.
Elba şöyle anlatıyor; “Klasik kötü adamı oynamak istemedim. Benedict Cumberbatch’i izlemenin zor olacağını biliyordum. Bu yüzden Justin, Simon ve Doug’la kapsamlı bir şekilde çalışarak bu adamın kim olduğunu tam olarak çözmeye çalıştık. Nasıl konuşur? Fiziksel özellikleri nasıldır? Federasyon’la neden böyle bir sorunu var? Buna cevap verdiğinizde artık bir canavar olmaktan çıkıyor. Yaptığı her şeyin bir nedeni var.”
Elba şöyle anlatıyor; “Star Trek evreni hakkındaki her şeyi öğrenmek büyüleyiciydi. Sonra ona meydan okuyacağı, sataşacağı ve yerle bir edecek bir pozisyona geliyor. Krall’ın gerçekten hiç umurunda değil.”
Kostümünü girmesi ve çıkarması beş saat alıyor
Çekimler sırasında Elba protezler altında rol yapmaya karşı bir takdir geliştirmiş. Mandela’da protezler içinde çalışmıştım. Ama Krall çok daha kapsamlıydı. Tam kafa, tam vücut, girmesi beş saat, çıkması iki saat sürüyordu. Bir oyuncu olarak benim için de bir öğrenme eğrisi vardı. Çünkü alıştığınız yüzü kullanamıyordunuz. Yüzünüzün neye benzediğini yeniden hayal etmeniz gerekiyor. Yani biraz kuklacılığa benziyor. Bana ait olmayan bir fizikselliği üstlenmem ve yüzümün ne yaptığını abartmadan bilmem gerekiyordu.”
Sonunda Elba karakterini beslemek için kişisel rahatsızlığını kullanmış. “Benim klostrofobim var. Bu yüzden o şeyin 18 saat boyunca başımda durması Krall’la ilgili düşüncelerimi oluşturmaya başladı. Kendime sürekli olarak ‘Bir sahne daha. Sonra içinden çıkıyorum.’ dedim. Krall kendi nefsini korumak için savaşıyor ve ben de aynı şekilde hissetmeye başladım. Onu besledi.”
Harlow şunları söylüyor; “Idris çok iyiydi. Daha önce bu kadar uç noktada olan kötü bir uzaylımız olmamıştı.
Tasarımı kusursuzlaştırmak için aylarca çalışabilirsiniz. Ama bir oyuncu onu canlandırana kadar bir karakter olmaz. Her zaman verdiğiniz emeği alacak, hevesli birinin olmasını umarsınız. İdris bundan çok daha fazlasını yaptı.”
Star Trek sonsuzluk
“50 Uzaylı Türü”
Jaylah ve Kral’a ek olarak makyaj ve kostüm bölümleri film için 50 eşsiz uzaylı ırkını yaratmak için birlikte çalışmış. Bu sayı daha önceki Star Trek filmlerinden çok daha fazlaymış.
Bu filmde ilk iki filmin toplamından çok daha fazla uzaylı var. 48 tane kadardı. Sonra 50. Yıldönümü olduğunu düşünmüşler ve 50 yapmışlar. 53 benzersiz ırk oldu.
Filmde öne çıkan iki uzaylı Krall’ın mürettebatı Manas (Joe Taslim) ve Kalara (Lydia Wilson).
İkisinin görünümü farklı olsa da Harlow’un ekibi ortak geçmişlerine işaret etmek için aralarında bir benzerlik olması için çabalamış.
Hay şöyle devam ediyor; “Kirk’ün mavi gömleği ve Jaylah benim bebeklerim. Hoş, güçlü ama pratik görünüyorlar. Bu yine de bir aksiyon filmi olduğu için hareket önemli.
STAR TREK SONSUZLUK MEKANLAR
Star Trek Sonsuzluk’un uzaylı dünyalarını tasarlamanın devasa boyuttaki görevi yapım tasarımcı Tom Sanders’a düşmüş. Vancouver ve Dubai’de mekan ve stüdyo çekimleri yapan Sanders Altamid gezegeninin kaba ıssızlığını ve
STAR TREK SONSUZLUK 23. Yüzyıl metropolü Yorktown’ı yaratmış.
Sanders şunları söylüyor; “başka bir yere gittiğinizi düşünmenizi istedik. Bir seyahat filmi olmasını istedik.”
Bir seyahat filmi olmasını istedik.”
Lin şöyle anlatıyor; “Star Trek’te bir sokak köşesinde gidip çekim yapmak gibi bir seçeneğiniz yoktur. Ama Tom’la çalışmayı sevdim çünkü atölyesine gidip muhteşem modelleri görebiliyordum.”
STAR TREK SONSUZLUK MAVİ GEZEGEN
Mavi gezegen Altamid, filmin ikinci perdesinin büyük bölümünde yer alıyor. Nadir bulunan, canlı, nükleer materyal olan ve enerji elde etmek veya mercan gibi organik yapıları inşa etmekte kullanılan “bluebalt”ın bulunduğu yer olması nedeniyle Krall’ın operasyonlarının merkezi.
Altamid setleri Pitt Meadow, Vancouver’da bir taş ocağında inşa edilmiş.
Taş ocağını inceledikten sonra Sanders Krall’ın merkezinin nasıl olacağına dair bir minyatür inşa etmiş. “Vancouver’daki madeni gördükten sonra tasarımı ters çevirdim. Güzel bir yapı olmasını, taş yığınlarının ve tuhaf yıkımların içinde bir cevher olmasını istedim.”
Taş ocağı tehlikelerle ve sürprizlerle kendine ait bir uzaylı dünyası olduğunu kanıtlamış. Sanders şöyle anlatıyor; “Tepeden indiğiniz anda hava 5 derece ısınıyor. Yani sıcaklığa ek olarak kayaların çoğu da zaten patlatılmış bu yüzden son derece keskinler. Mürettebatın ve oyuncuların bacaklarını falan kırmamaları için son derece dikkatli olmaları gerekiyordu. Bende herkesin karakterlerinde kalmalarına yardımı oldu.”
Fütüristik, ütopik uzay limanı Yorktown için yapım ekibi Dubai’ye gitmiş.
Lin şöyle anlatıyor; “Yorktown birçok yönden Gene Roddenberry’nin gelecek vizyonunu barındırıyor. Her türlü insanın ve uzaylının barış içinde birlikte yaşadığı büyük bir toplum. Yorktown sahnelerini stüdyoda çekmekle ilgili bir sohbet oldu. Ama bu epik şehrin büyüklüğünü yakalayabileceğini düşünmedim. Algılanabilir ve gerçek gibi hissedilmesini istedim. Sadece yeşil ekranın önündeki iki kişi olmamalıydı.”
Pine şöyle anlatıyor; “Ne kadar çok emek verildiğini artık kanıksıyorum. Detay çalışmaları inanılmaz. Resimlerden elektronik eşyalara kadar olağanüstü. Belki kimsenin görmeyeceği çok küçük detaylar var. Ama bende bıraktığı etki hesap edilemez. Çocukken arka bahçede oynamaya benziyor ama bütçeniz varsa olabildiğince gerçekçi yapıyorsunuz.”
Abrams şöyle ifade ediyor; “Mucizevi bir şekilde bu karakterleri çok iyi benimseyen bir oyuncu grubu bulduk. Aile gibi, özgün bir bağları var ve bu Gene Roddenberry’nin orijinal Star Trek’inde de var. Bağımız olan, birlikte çalıştığımız veya etrafında olmayı seçtiğimiz insanlarla aileler oluştururuz. Star Trek de işinizin, cesaretinizi, sadakatinizin ve aklınızın önemli olduğu bir yerde olabileceğiniz bir dileğin yerine getirilmesi gibi. Star Trek’te güçlü, iyimser, tatlı, heyecanlı, şoke edici, şaşırtıcı ve bazen de üzücü bir şey var. Çok parlak bir gelecek ve 50. Yıldönümünün önemli bir mihenk taşı olduğunu düşünsem de bence daha fazlası gelecektir.”
